3 Gün diye geçti içimden, koskaca 3 gün boyunca sokaktaydım. Defalarca ölümün eşiğinden dönmüş olmak bile bana sıradan gelmeye başlamıştı.
Duyduğum polis sireni irkilmeme sebep olurken oturduğum banktan hızlıca kalktım. Saniyeler içerisinde boğazıma oturan yumruk beni o günlere götürürken düşüncelerimden sıyrılmak için hafifçe yanaklarıma vurdum.
-“Sakin ol Azra” diye mırıldandım kendi kendime “Nehir seni bekliyor...Sakin ol...Kendine gel...” kendi kendime mırıldandığım motive edici cümlelerim bittikten sonra hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Dondurucu derecede soğuk olan hava kemiklerime kadar titretirken üzerimdeki siyah montuma biraz daha sarındım. Üşüyen ellerimi montumun cebine koyduğumda kaşlarımın çatıldığını hissettim. Avuçlarımın arasına yerleşen şeyi görmek için elimi cebimden çıkardım.
Yüzümde beliren tebessüm içimi biraz da olsa umutla doldurmuştu. Kontrolsüzce akan gözyaşlarım boynuma ilişirken derin bir nefes aldım. Avuçlarımın arasında duran pembe boncuklu toka ona aitti...Nehir’e, kız kardeşime.
Pembe tokayı yavaşca burnuma götürdüğümde bedenimin kas katı kesildiğini hissetim. Burnuma ilişen kokusu içimi tuhaf bir hisle doldururken bir yandan ağlıyor, bir yandan da gülümsüyordum. Muhtemelen biri beni bu halde görse bir akıl hastanesinden kaçmïş olduğumu düşünebilirdi.
Farkındaydım, berbat bir haldeydim.
-“Korkma” diye mırıldandım gökyüzüne doğru. Beni duyduğunu, duymasa bile hissettiğini umarak “ait olduğun yere geri döneceksin birtanem. Sadece biraz daha dayan”
Tokayı montumun cebine geri koyup kollarımı göğsümde birleştirdim. Soğumaya devam eden havayla beraber hızlanan adımlarım beni her bir saniye bir bilinmemezliğe sürüklüyordu. Nereye dahi gittiğimi bilmeden, yolu tanımadan, kimseyi umursamadan. Sadece yürüyor, her bir adımda bütün kirli anılarımdan kurtuluyordum sanki. Evimden uzaklaşsam da kendime yaklaşıyordum.
Kendimi yıllar önce kaybetmiştim... Ve şimdi en büyük hatta tek hedefim buydu, kaybolan yıllarımın ve ya eksik anılarımın peşinde değildim. Amacım beni bulmaktı. Altı yaşında ruhunu kaybeden o küçük kızı. Azra Aksoy’u.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Gibi
RomanceKendimi yıllar önce kaybetmiştim... Ve şimdi en büyük hatta tek hedefim buydu, kaybolan yıllarımın ve ya eksik anılarımın peşinde değildim. Amacım beni bulmaktı. Altı yaşında ruhunu kaybeden o küçük kızı. Azra Aksoy'u.