Bölüm 2

60 9 56
                                    

+" Ö- ölüceğim, d- demiştim."

.

Hızlı nefes alışverişlerle yataktan aniden doğrulmuştum. Masanın altından çıkan kişi ile küçük bir çığlık attım.

-" Sakin ol. İyi misin?"

Korkmuş gözlerle ben ona, endişeli gözlerle o bana bakıyordu. Sessiz boş oda da kalp atışlarımın sesi çok net duyulabiliyordu. Kabus görmüştüm sanırım. Odasındaki küçük buz dolabından bir şişe su çıkartıp bana uzattı. Yavaş yudumlarla suyu içirken konuşmaya başladı.

-" İyi görünmüyorsun. Hastaneye götürmemi ister misin?"

Gerek yok dercesine kafamı sallamıştım. Yataktan doğrulurken kalbimin yakınındaki acıyla, göğsümü tuttum. Tuttuğum yer, kabusta katilin beni öldürdüğü yerdi ve acıyordu. Bir müddet etrafı inceledim. Korkmuştum. Korktuğumu ve 'nerdeyim ben' bakışları atmanın üzerine konuşmaya başlamıştı.

-" İsmimi hatırlıyor musun bilmiyorum. Ben Lee Minho, dün gece  çok sarhoştun ne yapacağımı bilemedim. Etrafta arkadaşlarınıda pek göremedim bende seni buraya getirdim."

Çok garipti. Dedikleri gördüğüm kabusta ki ile aynıydı. Sanırım kafayı sıyırdım. Hızlı hareketlerle ayaklandım, masanın üzerinde duran tişörtümü alıp üstüme geçirdim. Hızlı adımlarla odadan çıktım. Birkaç adım attıktan sonra koridorda birisi ile karşılaştım.

-" Oh, selam ben Changbin."

Yaklaşık 15 saniye kadar garip gözlerle onu izledikten sonra, bana ne oldu bakışı atması ile irkildim.

+" Selam, Jisung."

-" Minho'nun getirdiği çocuk sensin sanırım."

Arkamı döndüm Minho oradaydı. Anlamıyorum, gördüğüm kabusta da aynı şeyler oluyordu.

-" İyi misin? Dalgın görünüyorsun."

+" İyiyim. Sadece dün ne olduğunu hatırlamaya çaşılışıyorum. "

Changbin denilen çocuğun hızla yanından giderken sokak kapısını aramaya başladım. Birkaç dakika boş boş evde gezdikten sonra bulmuştum. Hızla ayakkabılarımın bağcıklarını bağlarken arkamdan bir ses işittim. Bu Minho'ydu.

-" Kahvaltı yapmadın. "

+" Size yeterince rahatsızlık verdim. Teşekkürler, iyi günler."

Hızla evden çıkıp etrafıma bakındım. Evimize yakındı. Adımlarımı daha da hızlandırıp, cebimden telefonumu çıkarttım. Babam aramıştı, 4 kez. Ona geri dönüş yaptığımda 5. çalışta açmıştı.

-"  Tanrım, Jisungie! İyi misin? Birşey mi oldu? Neden aramalarıma cevap vermedin!?"

+" Üzgünüm dün gece geç yatmıştım. Her neyse, sen nasılsın? "

-" İyiyim ama tam 1 saattir seni anlaştığımız restoranta bekliyorum. "

Kalp atışlarım hızlanmıştı. Olduğum yerde donakalmıştım.

Ölüm Günün Kutlu olsun //MinSung//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin