Siyah montlu adamin avuclarinda olan anahtar soğuk ve sertti. havanın soguk olmasina karşın elleri ve teni sicakti.
hizli adimlarla, birkac sokak ileride olan yüksekliği nedeniyle bulunduğu yerden dahi görünen yapıya geç kalmis olmanin verdigi gerginlik ve daha once almis olduğu uyarilar dolayisiyla endiseyle yürüdü. yaklastikca adimlari hizlandi. saatine baktı. 08.21 idi. daha 9 dakikasi olduğunu görmek onu onu biraz olsun rahatlattı.
ama bu kalabalık arasından asansörü kullanarak yirmi beş kat cikmak dokuz dakikasindan fazla zaman alırdı. yalnız isinlanirsam gec kalmam diye düşündü Brian. ve korktuğu başına geldi."Bay Murphy, zannedersem bundan daha geç kaldiginiz olmustu." ses patronu Bay Allen'a aitti. agarmis saclari, hafif pembe burnu, yuvarlak bir cenesi ve ince bir biyikla disaridan cok sevimli ve cana yakin gozuksede, aslinda oyle degildi. en azindan Brian için. oysaki sadece birkac dakika geciktim diye düşündü ve yine her sabahki sozcukler dokuldu dudaklarindan "cok uzgunum, Bay Allen"
tamam belki cok dakik ve çokta guven veren biri degildi Brian, ama o hep asil onemli olanin pratiklik ve azim oldugunu düşünüyordu. hatta neredeyse ergenlik dönemlerinden beri cevresine bu konudan yakinirdi. kimsenin- basta ogretmenler ve aile olmak üzere- kisinin kapasitesi olmadigi sadece pratik dusunme ve azmin herkeste olmadığını bilmemesi canını sikardi çoğu defa.
"evet bunu gorebiliyorum fakat size gosterilen müsamahanin da bir siniri oldugunu bilmenizi isterim. iyi calismalar Bay Murphy"
teslim olmus bir tavırla Bay Allen'ı gozleriyle onayladi ve gidisini izledikten sonra cebinden anahtarlarini cikarip arkasindaki cam kapiya dogru yürüdü. odasinin kilidini acip -aslinda neden kilitledigini bilmiyordu- masasina dogru yurudu montunu da calisma masasinin arkasinda pencerenin onunde bulunan uzun askiliga taktı. odanin kasvetini biraz daha olsun dagitmak icin pencereyi ardina kadar açtı. odanin icindeki esyalarin koyulugundan olsa gerek burasi onun içini daraltiyor ve hemen sıkılıyordu
bilgisayarini acip maillerini kontrol etmekle başladı. yapılacak epey is biriktirmis olmaliydi. hizli denecek bir tempoda ama sakince ogle molasina kadar calisti. arada bir kendine kahve almak ve isemek icin kalksada fazla hareket ettigi soylenemezdi. zaten kendini isine kaptirmaya bayiliyordu. sadece yapılacak yeni projeler ve yeni reklam ajanslariyla gorusmek kendine ait olan sorunlarından uzak tutuyordu onu. saat geldiginde disariya cikti. binlerce insanın oldugu meydandan aceleci adimlarla her zaman yemek yedigi sadece ve hesapli olam restauranta dogru yuruyordu.
neredeyse ofisten ayrıldığında beri açlıktan olduğunu düşündüğü bir mide bulantisi ve halsizlik vardı. giderek adimlari yavasladi, nefes alis verisi hizlandi. koseye geldiginde durdu ve basini yerden kaldirip arabalarin vizir vizir gectigi caddeye bakti. son zamanlarda nedendir bilinmez bir şüphesi vardi Brian'in. izlendigi şüphesi. sanki yasadiklari bu butun seyler bir senaristin ya da yazarin kalemindendi öyle miydi?
basi çok agriyordu. belki de eczaneye gidip bir agri kesici almaliydi ya da eve gidip guzel bir uyku cekmeyi bekleyecekti.
basina feci bir agri girerken gozlerini kapayıp yani basindaki bir sokak lambasina dayadigi kollarina başını yasladı. birden ensesinden aşağıya doğru soguk su bosaliyormuscasina serin hissetti sırtını. dizlerinin titredigini ve bacaklarinin onu tasimadigini sandi. yanilmiyordu. yagmur ve zeminin kokusunu daha yakindan aliyordu. yığılmıştı. gozlerini yavasca araladiginda basinda ondan fazla insan duruyordu. ne dediklerini tam anlayamiyordu ama hepsise anlamsız bos gozlerle bakiyordu. hepsinin kafasindan farkli sesler çıkıyordu. butun bu laf kalabalığından kacmak istiyordu fakat bedeni buna izin vermiyordu. kalabalik ne dagiliyor ne de soğuk zeminde, beti benzi atmis ve üşümüş bu adama yardim ediyorlardi. nefesini duzenleyip gozlerini guc toplayabilmek icin son kez kapatti ve o anda biri ona yardim edebilmek adina koluna girdi. yavasca dogruldu. tesekkur etmek icin bakislarini ayak ucundan elin sahibine doğru dondugunde ufak capli bir kalp krizi geçirdi. alnindaki yagmur damlalarini silerken kalabalik dagilmaya başladı ama o hariç. hala orada Brian icin endişeli gözleriyle duran biri vardı. oturdugu yerden hizlica kalktigi icin gorusu bulaniklassa da aldiris etmedi ve yalpalarak ona yardim eden kisiden uzaklasmaya çalıştı. koşmak ve uzaklasmak istedi ama o bunu yapamadı.