8

18 3 0
                                    

Dersler nihayet bittiğinde herkes yaklaşık 4 gün sonraki baloyu konuşuyordu. Bu konu açıkçası bana biraz sıkıcı gelmişti. Tabii Yaseminlere belli etmek istemiyordum. Hemen arkamızda Bulut ve Uraz'ın oturduğu sıraya sarışın bir kız yaklaştı. Gözleri de maviydi. Abiminkiler gibi. Ama fazla makyaj yapıyordu.

"Ee Uraz, sen kiminle gidiyorsun baloya?"

Flörtöz bir şekilde sorduğu soruyla arkama dönme ihtiyacı hissettim. Bulut ve Uraz'ın gözleri anında beni bulurken Bulut sanki bir şey yapmamı ister gibi bakıyordu.

"Seni tanıyor muyum?"

Uraz'ın ağzından çıkan cümleyle kızın yüzü tökezlemiş gibi bir ifade aldı.

"Hazal ben. Birinci sınıfta birlikteydik."

Uraz'ın gözlerindeki ifadeyi çözemiyordum. Gerçi daha göz rengini bile seçemiyordum.

"Bir şey ifade etmedi Hazal. Kusura bakma. Ama çok merak ediyorsan, hayır baloya henüz gittiğim birisi yok."

Henüz..

Demek ki aklında biri vardı. Garip ortamda Bulut'un gözlerini benim üzerimden çekmediğini anladığımda önüme döndüm. Bu benim umrumda olmamalıydı. Uraz kiminle ne yapmak isterse yapabilirdi.

"Elif hadi güzelim."

Yasemin'in sesiyle kaçmak istercesine ayaklandım. Ve sınıftan ilk çıkan kişi ben oldum. Birilerine bir şey anlatmak her zaman benim için zor olmuştu. Ve kızların bu aptal hareketlerimi sorgulayacaklarına emindim. Titreyen ellerim durmuyordu. Bu ya çok stres olduğumda olurdu ya da sinirlendiğimde.

Kendime gelmeliydim.

"Bana gelin." dedi Bulut.

Aslında iyi bir fikirdi. Belki kafam biraz da olsa dağılırdı. Kızların gözleri bana onay almak için çevrildiğinde belli belirsiz kafamı salladım. Sabah bana haber vermedikleri için kızacağımı sanmışlardı sanırım.

Kızlar rahatlamış bir tavırla Bulut'a döndüğünde onun da suratında zafer kazanmış bir ifade vardı.

"Hadi gidelim o zaman."

Çok geçmeden Uraz'ın sesini duydum bu kez.

"Siz geçin kardeşim. Hemen arkanızdan geleceğim bende."

Bulut Uraz'a dönüp ne iş dercesine bir bakış attı. Tabii Uraz karşılık vermeden yürümeye başladı. Başımı hafifçe yere eğip ayaklarıma baktım. Neden bu hareketi yaptığımı hiç bir zaman anlamamıştım. Omzumdaki ele sıçrayarak karşılık verdiğimde Bulut'un endişeli sesini duydum.

"Hey benim. Sakin ol."

Yürümeye başladığımızda okul merdivenlerinden iniyorduk. Ben ise olanları düşünüyordum. Biraz da Uraz'ı. Bu hafta içinde bana hiç külkedisi dememişti mesela. Aramız mı bozuktu? Bir şey mi yapmıştım?

***

Bahçeye çıktığımızda beklemediğimiz bir manzara vardı karşımızda. En azından Bulut ve benim açımdan.

Hazal koşarak Uraz'ın yanına gitti önce. Eline uzandı. Eline. Tuttu. Elini tuttu. Derin bir nefes aldım önce. Yine neden yaptığımı bilmiyordum. Bu ara ne yaptığımı hiç bilmiyordum. Mert kızları okuldan tamamen çıkarırken ben ve Bulut sadece izliyorduk. Bulut'un gözleri aldığım nefesle bir kaç saniye üzerimde gezindi. Ben ise önümdeki manzaraya kilitlenmiştim. Uraz ne elini çekiyordu ne de bir tepki veriyordu. Hazal'a baktım bu kez. Parmak uçları yükseldi bir anda. Dudakları Uraz'ın yanağındaydı şimdi.

Parçalı BulutluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin