Ben ki...

1.4K 79 71
                                    


(Bu bölümü okumadan önce 'sadece sadece uykuya ihtiyacım var' bölümünü okursanız olaylar daha berraklaşabilir. Hala hatırlıyorsanız burdan da devam edebilirsiniz. Keyifli okumalar.)

"O monta ne oldu?" Diye yarı iç geçirme yarı sesli bir şekilde mırındandım. Hayal dünyamın etkisinden sonunda çıkmış olduğumun verdiği rahatlığı ve o yorganı bir daha asla koklayamadığım gerçeği biraz üzüyordu beni.

"Hangi mont?"

Diye bir ses beni ikinci defa düşüncelerimden arındırarak ona bakmamı sağladı.

"A- şey ehe... Hani ben eskiden soğuk bi havada kaybolmuştum da baban beni bulmuştu yahatırlıyor  musun?"

"Hı-Hı" dedi Rusya bu anda cüzdanındaki kredi kartını bulmakla meşguldü. En sonunda buldu ve duraksadı.

"Devam edebilirsin seni dinliyorum Yıldız."

"Oh evet. Ondan sonra sizin eve gelmiştim ve bir gün yatılıya kalmıştım. Sonra da sabah olunca gitmiştim. Şeyi hatırlamıyorum. Montumu geri aldığımı."

Rusya Türkiye konuşurken kartı okuttu ve kıyafetleri aldı.

"Tamam hadi gidebiliriz."

"Hey sen beni dinlio muydun?"

Rusya biraz durdu sonra çevik bir hamleyle elimi yakaladı. Elimi tutarak yürümeye devam etti aynı sırada bende onun yanında bir kar tanesi edasıyla sürükleniyordum adeta.

"Evet dinliyorum. Bize geldiğini söylemiştin."
"Evet!"

Sesim sebepsizce yüksek çıkmıştı. Dükkan çalışanları bir anda dikkatlerini bize yoğunlaştıdılar ama sonra o kadar da kafalarına takmadılar sanırım.

"Pardon biraz hızlı yükseldim de." Dedim sesimi biraz daha kısarak ve sırıtmaya çalışarak.
"Onu fark ettim."
"..."
"Devam etmeyecek misin Kızıl?" Dedi şakaya karışık. Sonra tuttuğu elimi bırakıp yanağımda bir makas aldı.

"Ah! Manyak napıyosun zaten bayram ziyaretlerinde canım yeterince acıyo bide sen başlama lütfen." Dedim gülerek. Elimi yanağıma götürdüm ve büyük ihtimalle kızarmış yanaklarımı ovuşturmaya başladım.

"Öyle kolay affedeceğini sanma." Dedim ağzımda geveleyerek.

"Yaa~ Napcaksın peki?" Dedi hınzır bir yüzle

Boğazımı temizledim bu an o andı atalarımdan bana kalma en önemli lafı ortaya koyacaktım işte.

"Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah'ın yer yüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz'in Karadeniz'in Rumeli'nin Anadolu'nun Karaman'ın Rum'un Dulkadiroğulları Vilayeti'nin Diyarbakır'ın Kürdistan'ın Azerbaycan'ın Acem'in Şam'ın Halep'in Mısır'ın Mekke'nin Medine'nin Kudüs'ün ve bütün Arap memleketlerinin Yemen'in daha nice ülkelerin ki, büyük atalarımın Allah kabirlerini nurlu etsin karşı konulmaz kuvvetleriyle fetih ettikleri ve benim muhteşemliğimde ateş saçan mızrağımın ve Zafer getiren kılıcımın gücüyle fetih ettiğim nice memleketimin sultanı ve padişahı ol-"

"Yemek yiyelim mi, ben ısmarlıyorum."

"Oluuur." Dedim en güleç yüzümle. Rusya'nın yüzünde sonunda sustu şu aq dediği belli olan bir ifade vardı. Kendimi bi anda kollarına attım. E yemek ısmarlıyo adam. Rusya bi anda irkildi. Bense çoktan sağ koluna bir koala edasıyla sarılmıştım bile.

"Çantaları taşiyim mi?"
Güldü.
"Hayırdır ya yemek lafını duyunca bi değiştin."
"Yok canım ne değişmesi benim normal halim bu ya."
"Öyle olsun. Sağol gerek yok sen kendine hakim ol yeter de artar bile."

Kolundan hemen ayrıldım. Yanaklarımı yatıştırmaya çalışırken. Onun da omzuna hafiften bi yumruk attım.

"Hakimim ben.. Kendime."
"Tabii bende öyle demedim mi ki az önce?"
İçinden öfke fışkıran gözlerle Rus a baktım. O kadar baktım ki gözlerimde lazer falan olsaydı çocuğun şah damarı gitmişti çoktan.

"Noldu gözlerini benim gibi yakışıklı ve karizmatik birinden alamıyorsun heralde. Hemide centilmen."

Ya ya centilmen göstercem sana centilmeni diye içimden geçirdim.

O kadar yürüyen merdiven çıktıktan ve ikide bi birbirimizi hafiften dövdükten sonra sonunda yemek katına ulaşmıştık. Caniler en yüksekteki kata koymuşlar. Yemeği yemeden bi bayılmak gerekiyor heralde. Güvenlikler seni çıkaracak omuzlarında. Asansör de yok burda. Bu mağazayı yapanın ben-

"Kızıl ne yiyeceğine karar verdin mi?"

"Ha- A yemek doğru. Ehe... Şey ne yesemmm?"
Çocuğun önünde küfrediyoduk ya la.

"Yine kime sövüp saydın ha?"

Bu çocuk mutant. Net. Başka açıklaması yok çünkü. Telekinezi yapan ufak bir mutant dev. Ufak Dev. Uydu la bu ona, telefonumda öyle kaydederim ben onu. İyi fikir Türkiye. Aferin.

"Hiç, öyle dağlara taşlara, denk gelirse bulutlara, yeri gelince de toprağa."

Sırıttı. 'Komik mi oç' diye bağırasın geldi ama kendimi yatıştırdım.

"Pide yiyelim mi?"

"Olur bi yere oturalım da yeter. Yoruldum bunları taşımaktan."

Çocuğu askılıda çevirdik lan. Yakışır koçuma. Ama her zamanki gibi bir beyefendi olup sözüme başladım.

"Ben sana demiştim dimi ağırdır birazını bana ver ama yoooook illa kendin taşıyacaksın bak ne oldu kesin bel fıtığında olcak senin büyünce vah vah. Ben bu günleri görecek miydim. Öleydim de görmeyeydim senin bu halini."

Ağıt yakmaya ne zaman başladığımı bilmiyorum ama ben devam ederken Rusya çoktan beni kolumdan tutmuş bi elinde hüzünlü hüzünlü konuşan bide arada onu hafiften fırçalayan ben. Diğer elinde de mağaza poşetleri artık böyle durumlara alışmış sürüklene sürüklene  pidesiyle giden bir Rusya vardı.

Pideciye geldiğimizde benim dramam durdu ve sonunda normal bir insan gibi sakin sakin oturmaya başladım.

"Hiç susmayacaksın sandım Kızıl"
"Bende öyle sandım bi an."

Sonra garson geldi ve siparişleri istedi. Ben bir ayran bide pastırmalı ve yumurtalı pide Rusya da sadece bi salata aldı. Zevksiz.

"Diyete mi başladın la. Sadece salatayla doyulmaz ki. Bak istesen bile paylaşmam senle ona göre.
"Yok ya ben tokum zaten çok yemiyorum biliyorsun."
"Göstercem ben sana toku."

Sırttı, "Sen ye ben doyarım sana baktıkça. Zaten su içsem kilo yapıyo bende. Sen bari şanslısın kilo almıyorsun."

"Yaa. Yerim ben seni ama."

Böyle bayağı bi sohbet ettik Rusya ile. Aslında ikimiz de ötekinin içini dışını ezbere bilecek seviyedeydik ama yine de buluyorduk konuşmak için konu. Onla sohbet etmek aşırı zevkliydi.
Sabaha kadar, hayır sonsuza kadar böyle onunla incir çekirdeğini doldurmayacak konulardan konuşabilirim. Umarım o da seviyordur benle konuşmayı benim sevdiğim kadar.

_______________________________________________________________
Yeu bitti sonunda uwu. Hadi gene iyisiniz öslöcjaşdmvhlw
Ama şu an o kadar uykum var ki anlatılmaz yaşanır derecede.
Sabahın 8'inden beri ayaktayım ve durmadan ders çalışıyorum be pestilim çıktı. Şu yaz bi erken gelsin ya Allah'ım elini ayağını öpim.

Neys umarım beğenmişsinizdir canlarım bişey sormam bunları hemen sew yapalım mı yoksa slow burn mu olsun kararsız kaldım o yüzden size bırakıyorum. Sorumluluklarımdan kaçmakta dünya markasıyım xd.

Kelime sayısı (burası hariç): 900

Hergün yb atsam paragraf sorusu çözmeme gerek kalmaz yeminle sjdgıdhd.
(Şey bi de oylanabilir misiniz qwp)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 22, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

○.•°Philopofobi°•.○Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin