#Sevgilim, sonunda benimsin, benimlesin ve gözlerimin göreceği; ellerimin ulaşabileceği bir uzaklıktasın.
Gerisi hiçbir zaman önemli olmadı, önemli olan benimle olduğunu bilmemdi.Çünkü ben hala seninleyim.
#jeonjungkook
Yavaş yürüdüğümüz için uzun süren yolcuğun ardından onu ikinci kez gördüğüm o yere, gölün oraya gelmiştik. Buraya gelene kadar elini elimden bir saniye bile ayırmamış oluşu içimdeki umudu daha da besliyordu. Yine de bir yanım tamamen karanlık ve olacaklardan dolayı korku doluydu. Ben Jeon Jungkook, karşımdaki kadına tapıyordum; ve onu bir daha kaybetmek benim içim ölümden farksızdı. Bir kere onu kaybetmeyi deneyimlemiştim, ikincisine katlanacak gücüm yoktu. Onu bu dünyanın bir ucundaki küçük kasaba da kader karşıma çıkartmıştı, ve bu kaderin bizi ayırmayacağından emin olmam gerekiyordu.
Arkamızda kalan küçük kulübeden bir kilim ve iki ayrı battaniye getirmişti. İkimizde sessizdik. Belki de duyacağı şeyleri ertelemeye çalışıyor ve yavaş hareket ediyordu. Ben ise anlatmaktan korksam dahi, artık ona kavuşmak istiyordum. Sonunda yapacağı hiçbir şey kalmamış olmalı ki çimenlerin üzerine serdiği kilime oturup battaniyeyi omzuna sardı ve kafasını kaldırarak bana baktı. Güzel yüzlü kadınımın yaptıklarını taklit ederken ellerimi bağdaş kurduğum bacaklarımın üzerine koydum ve hafifçe vücudumu ona döndürdüm. Görüş açımdan çıkmasını hiç istemediğim yüzü hafifçe pembeleşti ve başını göle doğru çevirdi, bu görüntü yüzümde silik bir tebessüm oluşmasına sebep oldu. Bir süre daha bütün yüz hatlarını binlerce kez daha ezberlememe sebep olacak şekilde onu izledikten sonra, konuşmak için derin bir nefes aldım.
"Ülkenin en iyi ve en yetenekli polisiydin. Babanın kızıydın diyebilirim." Yüzünde oluşan özlem dolu acı tebessüm kalbimi delip geçti.
"Bunları Dae'nin sana anlattığını tahmin edebiliyorum. Beni ilk bir ödül töreninde meydana gelen cinayetten dolayı gördün. Muazzam görünüyordun ve ortama hakim oluşun beni fazlasıyla etkilemişti. Sana benimle görüşmen için küçük oyunlar oynasam da benden her zaman yüzlerce adım daha öndeydin ve beynimin içindekileri çok rahatlıkla okuyordun." Aklıma gelen anılar gözlerimin dolmasını sağlarken aynı zaman da gülümsedim.
"Ama ben seni çok daha öncesinde görmüştüm. Bir gece klübünde, üzerinde muazzam seksi duran kırmızı bir elbiseyle. Her Cuma günü bir adamla seviştiğini de yanımdaki o zaman ki kız arkadaşım olan Sana'dan öğrenmiştim. Sana ile aramızda çok duygusal bir ilişki olmasa da birbirimizin dilinden anladığımız için beraberdik. Üniversitede psikoloji okuyordu ve bitirme projesi olarak seni seçmişti." Yutkundum. Gençliğimin verdiği ateşle girdiğim bu yol beni karşımdaki kadına çıkarsa da, yolum kesinlikle yanlıştı. Sevdiğim kadının kaşları çatılırken bir süre yüzüme baksa da bir şey demedi ve tekrardan gölü izlemeye geri döndü.
"İnsanlara bakarak düşüncelerini okuyordun, beyninde tilkilerin vardı ve onlarla yaşamaya fazlasıyla alışıktın. Sana ise çoklu kişilik bozukluğu tedavisi altında seninle ilgileniyordu, ve benden sana yakın olmamı istedi. Ben de seninle o ödül töreninde tanışmamı vesile ederek sana yakın olmaya çalıştım. Ama Min-Hee, seni tanıdıktan sonra bir daha yolumu bulamadım." Gözümden bir damla yaş akarken, kollarımın arasındaki kanlı görüntüyü atamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schlau, still | Jeon Jungkook
FanfictionSchlau kurgusunun devamıdır. Lütfen önce ilk kurguyu okuyunuz. Ne zaman olacak bilmiyorum ama, eğer seni görürsem gözlerine bakacağım ve seni sevdiğimi söyleyeceğim. Jeon Jungkook mini fic. Yetişkin içerik bulundurur.