Bölüm 29

117 36 21
                                    

"Yaren eşyalar geldi."

"Yaren dükkanı temizlemeye gidiyoruz hadi."

"Yaren anahtar nerde!"

"Yaren ben açım ha."

"Ya-"

"Lan yeter, bir susun!"

Artık dayanamamıştım. Sabahtandır Yaren de Yaren. Yok onu yap, yok bu olmuş. Yeter be!

Evet, bugün hem sipariş ettiklerimiz ve yerinden gidip aldığımız eşyalar gelmişti, hem de dükkanı temizleyip dizecektik. Bizimkiler ise beni sinir etmek için uğraşıyorlardı. Yarın da açılışımız vardı. Bir ton işim vardı anlayacağınız. Ve malesef bugün tektim. Bir tek ben işten izin alabilmiştim. Diğerleri de işe gitmeden önce benimle uğraşıyorlardı.

Ali önemli toplantısı olduğu için gitmek zorundaydı, Hasan da yanında çalıştığı için ve toplantıdan dolayı gidiyordu. Ela çalıştığı yerde dört kişi izinli diye izin alamamıştı. Dilan ise çalıştığı yerde sayım olduğu için kalamıyordu. Eren'in kontrolü de bugüne denk gelmişti. Yarın da açılış olunca mecbur onlar gelene kadar halledebildiğim tüm işleri halletmem gerekiyordu.

Evet, şansım bugün pek yaver gitmemişti ama olsun. En azından hayalim gerçekleşiyordu. Benim bu beş meleğim sayesinde bugün yüzüm gülüyordu ve sanırım kimsenin bu gülüşü söndürmeye gücü yetmezdi.

Bizimkileri, annesi çocuklarını okula yollarmış gibi öğütleye öğütleye işe gönderdim. Ablamı da sulu sulu öperek işe gönderdikten sonra annemle evde tek kalmıştık.

"Validem şimdiden söyleyeyim yorulmana izin vermem, sen bana yemek yap valla yeter," dedim gülerek çünkü hastalığı da vardı ve yorulmak ona iyi gelmiyordu.

Annem gülerek yanıma geldi. Sıkıca sarılıp öptü, saçlarımı okşadı. Annemle birkaç dakikamı aşk yaşayarak geçirdim.

Biraz sonra odama gidip rahat edeceğim kıyafetler giydim. Salaş badimin üzerine bahçıvan kot elbisemi giymiştim. Saçımı topuz yapıp bandana takmıştık. Aynada kendimle aşk yaşamam bitince de odadan çıktım. Anneme haber verip evden çıktım.

Dükkan boyasını Allah'tan akşamdan yapmıştı erkekler. Gittiğimde kurumuştu duvarlar. Ilk iş yerin tozunu süpürüp sildim. Yer kuruyunca tek tek rafların tozunu alıp planladığımız gibi yerleştirdim. Çokta ağır olmamaları işimi kolaylaştırmıştı. Raflarla işim bittikten sonra aynaların, sandalyelerin, bekleyen müşterinin oturması için konulan koltukların ve masanın tozunu alıp sildim. Işimi bir buçuk saate bitirmiştim. Biraz oturup dinlendiğim sırada annem elinde kupa bardağı ve sıcak poğaçalarla kapıda göründü.

"Bitirdin mi temizliği?"

"Şimdi bitirdim anne."

"Hamarat kızım benim, sana çayla poğaça getirdim."

"İşte bu be," diyerek güldüm.

Annemin getirdiklerini yedikten sonra annem eve geri döndü, ben de işime devam ettim.

Makyaj malzemelerini, saç boyalarını ıvırını zıvırını derken tam üç saatimi almıştı burayı yerleştirmek. Son bir kez yerin tozunu süpürüp sildiğimde tek kalan işim dışarının camını silmekti. Onu da son anda fark etmiştim. Yarın açılıştan hemen önce de tabelamız asılacaktı.

Sezgin Güzellik Merkezi...

Heyecanla yarım saate kadar dışarı ve içeri camını da temizledikten sonra geçip içeride oturdum. Masanın üzerindeki izin belgelerini tek tek kontrol ettim son kez. Sorun çıkmasından korkuyordum. Neyseki her şey yolundaydı.

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin