BÖLÜM 7: Prenses

14 6 2
                                    

Ege'nin ağzından~

Fulya hafif bir şaşkınlıkla Berke'ye bakınca Berke
"Şey istersen bizim eve gelirsin orda anlatırsın" salak! Fulya ona yüzünü buruşturup baktı
"Ne diyon olum sen!?" Ege işin içine sıçmıştı panik yapıp
"Ha-hayır öyle demek istemedim. Sen yanlış anladın ben şey-"
"Beynine tükürüğüm sus bi'" dediğimde Fulya bana döndü "Sen bu Berke'yi takma salak herif panik yaptı. Düşünmeden konuştu. Onun adına özür dilerim. Şey diyecektiK uzun süredir derslere girmiyoruz ve çoğu şeyi de unuttuk bize bu konuda yardımcı olur musun? Hem biz buralarda yeniyiz arkadaşımızda yok belki arkadaşta oluruz??" sorar gözlerle ona baktım. Düşünür gibi bir hali vardı. Bana ve Berke'ye bakıp önüne geri döndü. Berke'ye dönüp sinirli gözlerle ona baktım o da özür dilercesine bana bakıyordu. Ders zili çalmıştı çok geçmeden hoca da geldiğinde derse başladık.

İkinci derste bittiğinde Ece yanıma gelip "İstersen ben size konuları anlatırım" tam ağzımı açıp cevap vereceğim sırada Fulya konuştu "Sen mi konu anlatacaksın? Haha güldürme beni! Neyi anlatacaksın daha önce Tarık'a anlattığın gibi hangi pozisyonun daha rahat olduğunu mu!!?" alayla sorduğu bu soru karşısında herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu.
Tarık kimdi acaba?
Ece tam cevap vereceği sırada Fulya ayağa kalkıp üstüne yürüdü "Uza şuradan! Sürtecek başka kişiler ara!! Benim arkadaşlarımdan da UZAK DUR!" kız adeta kükredi. Ve arkadaşım demişti. Demek ki kabul etti!Madem artık arkadaştık ona Tarık'ın kim olduğunu sormayı aklıma not ettim. Ece geriye doğru giderken Fulya ayağına basarak Ece'nin düşmesini sağladı. Ece acıyla küçük bir çığlık atınca Fulya yanına yere çömeldi ve "Bu dün ve geçmişte yaptıklarından alacağım intikamın yalnızca tanıtım filmi!" uww ürkütücü. Fulya ayağa kalkıp elini yerde duran Ece'ye uzattı ve "Kalk hadi" dedi. Ece, Fulya'nın uzattığı eli itip kendi ayağa kalktı. Fulya alaycı bir şekilde gülümseyip Ece'ye arkasını döndü ve yürümeye başladı bize yaklaştı"Hadi gidelim" dedi sadece bizim duyabileceğimiz şekilde. Nereye olduğunu sormadan kalktık. Zaten sinirli görünüyordu daha da snirlendirmek istemedik. Berke "İyi misin!" diye sorduğunda Fulya kafası ile onaylamakla yetindi. "Kantine gidelim mi?" diye sorunca "Olur" dedik.

Kantine indiğimizde Fulya vişne suyu aldı bizde kahve. Bize dönerek "Gelin size okulu gezdireyim" dedi kabul ettik ve hızlıca okulu dolaşmaya başladık. Resinlerin sergilendiği yere geldiğimizde birçok resmin ona ait olduğunu fark ettim. Yetenekliydi. Resimler mükemmeldi. Kelebeklerin olduğu mor bir resmin önünde durdum üstünde ki kelebekler Fulya'nın kulaklık kutusunun üstünde ki kelebekler ile tıpatıp aynıydı. "Bu gerçekten çok eşsiz duruyor." dediğimde Fulya ve Berke geri yanıma geldi. Fulya vişne suyundan bir yudum aldı ve konuşmaya başladı "Kelebekleri severim. Bana şu kısacık ömrümüzde hayatı doya doya yaşamamızı ve özellikle de istediğimiz şekilde yaşamamız gerektiğini anlatırlar." Cümlesini bitirmesiyle zil çaldı ve sınıfa çıktık.

Fulya'nın ağzından~

Ege ve Berke onlara ders anlatmamı ve arkadaş olmak istediklerini söylediklerinde şaşırmış ve terddüt etmiştim. Ama içimden bir ses kabul etmemi söyledi. Onlara cevap vermeden önüme döndüm.

Ders bittiğinde Ece Ege'nin yanına geldi ve "İstersen ben size konuları anlatırım" Ege tam ağzını açıp cevap vereceği sırada konuştum
"Sen mi konu anlatacaksın? Haha güldürme beni! Neyi anlatacaksın daha önce Tarık'a anlattığın gibi hangi pozisyonun daha rahat olduğunu mu!!?" alayla sorduğum soruya karşılık vermesine izin vermeden üzerine yürüdüm.
"Uza şuradan! Sürtecek başka kişiler ara!! Benim arkadaşlarımdan da UZAK DUR!" dedim ve ayağına basarak yere düşürdüm. Yanına çöküp "Bu dün ve geçmişte yaptıklarından alacağım intikamın yalnızca tanıtım filmi!" dedim ayağa kalktım ve elimi ona uzattım o ise elimi itti alayla gülümseyip ona arkamı döndüm ve Berke'lere doğru yürüdüm "Hadi gidelim" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Soru sormadan geldiler bu hoşuma gitmişti. Onlar görmesede gülümsedim.

Kantine gidip vişne suyu içmem lazımdı. Her sinirlendiğimde mutlu olduğumda ve ya üzüldüğümde vişne suyu içerdim. Kantine indiğimizde Ben vişne suyu aldım Berke ve Ege de kahve ardından onlara okulu gezdirdim. Resimlerin sergilendi bölüme geldiğimizde Ege benim çizidiğim kelebekli mor tablonun önünde durduğunu gördüm. Birkaç adım daha yaklaşarak onu dinledim."Bu gerçekten çok eşsiz duruyor." dediği şey ile yanına gittim Berke de gelmişti. "Gerçekten çok güzel" diye fısıldayan Berke'ye bakarak gülümsedim. Ve konuşmaya başladım "Kelebekleri severim. Bana şu kısacık ömrümüzde hayatı doya doya yaşamamızı ve özellikle de istediğimiz şekilde yaşamamız gerektiğini anlatırlar." zil sanki cümlemi bitirmemi beklemiş gibiydi. Zilin çalmasıyla sınıfa çıktık.

Paydos zili çaldığında Ege ve Berke'ye dönüp "Yarın başlayalım" dedim Berke anlamaz gözlerle bana bakınca "Ders çalışmaya" dedim. "Okul bittiğinde kütüphaneye gidelim" diye eklediğimde ikiside onayladı. Ardından vedalaşıp sınıftan çıktım.

Eve yetiştiğimde üzerimdeki formadan kurtulup dün akşam giydiklerimi giydim. Ne! Farklı kıyafet kombinlemeye üşendim sadece. Hem hazır kombinlenmiş kıyafet dururken kim uğraşacak tekrar. KOYA'lı panduflarımı ayağıma geçirdim. Artık hazırdım!

Mutfağa inip atıştırmalık bir şeyler hazırladım ve telefonumu da alıp bahçeye çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mutfağa inip atıştırmalık bir şeyler hazırladım ve telefonumu da alıp bahçeye çıktım. Hazırladıklarımı yemeye başladığım sırada telefonum çaldı. Kaydedilmemiş bir numaraydı. O yüzden açmadım. Hemen ardından WhatsApptan mesaj geldi.
05*********
"Fulya benim Ege"
"Açar mısın şu telefonu"
Şaşırmıştım. Numaramı nereden buldu ki? Ben bunları düşünürken telefonum tekrar çaldı. Bu sefer açtım.
"Efendim Ege?"
"Selam!"dedi bir şey demeden devam etmesini bekledim.
"Numaranı sınıf grubundan aldım" doğru ya sınıf grubu.
"Anladım. Bir şey mi oldu?"
"Şey aslında eğer müsait isen şimdi başlayalım ders çalışmaya?"
"Olur. Müsaitim."dedim
"Um tamam o zaman nerede buluşalım?"
"Benim evime gelin. Şuan evden çıkasım yok. Çok üşeniyoruuumm~"
"Tamam"dedi ve telefonu kapattı. "Garip" dedim ve yemeğimi yemeye devam ettim.

Yemeğimi bitirdikten sonra tepsiyi mutfağa götürüp boşları yıkadım. Ve odama çıkıp kitaplarımı ve kalemliğimi alıp geri bahçeye indim. Yuvarlak masanın üzerine koydum ve iki sandalye daha getirip masanın etrafına koydum. Zil çalınca geldiklerini anladım ve bahçe kapısının oraya giderek onlara kapıyı açtım. Selamlaşıp içeri girmeleri için kenara çekildim. "Sol taraftan" dedim ve kapıyı kapatarak arkalarından gittim. Masayı işaret edip oturmalarını söyledim.
"Aç mısınız? Bir şeyler hazırlamamı ister misiniz?"
"Aslında olabilir bir şey yemeden geldik." diyen Berke'ye gülümsedim "Tamam o zaman hızlıca sandviç yapayım?"
"Bizde yardım edelim" diyerek ayaklandılar. Peşi sıra mutfağa girdik. Boyun dolabın kapağına yetişemediği için sandalye çektim ve sandalyenin üzerine çıkarak sandviç ekmeklerini aldım. Arkamdan gülüşme sesleri gelince onlara döndüm
"Kusura bakmayın ven sizin gibi devasa değilim" dedim sitem edercesine. Bu dediklerinden sonra dahada güldüler bu sefer bende güldüm. Birbirine karışan kahkahalarımız mutfakta yankılanıyordu. Sandalyeden inerken çocuklara bakıp
"Bunca zaman sonra ilk defa bu kadar gülüyorum." dedim. Bana bakıp
"Daha fazla gülmeni istiyorum. Gülünce çok güzel görünüyorsun PRENSES" Ege'nin dediği şey hoşuma gitmişti buna karşılık tekrar gülümsedim.


SELAAAMMM~
BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK UMARIM BEĞENİRSİNİZ
OY VERİP YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN SİZİ SEVİYORUM🦋

FOREVER TOGETHER (SONSUZA DEK BİRLİKTE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin