Zaman acımasız. Geçen her bir dakika, her bir saniye aleyhimize işliyor. Belki yıllar geçecek ve biz bir araya gelemeyeceğiz. Gitgide uzaklaşacağız kayıp giden yıldızlar gibi, çok uzaklara gideceğiz, birbirimizden çok uzağa. Şehirler yıkılacak, büyük depremler olacak. Biz bir daha hiç bir araya gelemeyeceğiz..İçinde fırtınalar kopsa da dışında yaprak kıpırdamayan insanlar olur ya, işte benimki de o hesap. Kimseye anlatmam ben, ne yaşarsam içimde yaşarım. Acılarımı kimseye göstermez, bütün dertlerimi küçük bir tebessümün ardına gizlerim. Aslında derdim susmak değilmiş benim, anlatmakmış. Karşıma biri çıkana kadar bunu fark etmemiştim. Şimdi en çok ona anlatmak, en çok onunla konuşmak ve derdimin dermanını onda bulmak istiyordum. Daha önce hiç bu kadar imkansız bir hayal kurmamıştım.
İmkansız diyorum çünkü kalp kırmaktan korkuyorum, hep korkmuşumdur bugüne kadar. Kimseyi üzmek, kimsenin sebebi olmak istemem. Onu incitmeyi hiç istemem, ondandır yanına yaklaşmak istememem.
"Kendinizi beş yıl sonra nerede görüyorsunuz?" dedi Emir, her gün bize soracak farklı sorular buluyordu. Bir nevi bizi birleştiren bir bağdı aramızdaki, bir olabilmemiz için en çok o çaba sarf ediyordu.
Yıllardır her gün geldiğimiz sahildeydik yine bizim tayfa ile. İskeleye çıkar, suya atlama yarışmaları yapardık. Ama eski keyfimiz yoktu. Birbirimizden hiç kopmayacağımızı bilsem de dünya çok hızlı dönüyordu ve biz her gün değişen düzene ayak uydurabilir miydik, ondan emin değildim.
"Ben burada olurum valla. Gidecek başka yerim de yok zaten." kendi sorduğu soruyu yine önce kendi yanıtlamıştı.
"Hapiste." dedi ve güldü Akın, sonra birden düştü yüzü. "Annem gibi.." o an hiçbirimiz yutkunamadık. "Fazla yaşamam oğlum ben. Ya bir çöplükte bulursunuz cesedimi ya da cezaevinin tuvaletinde."
"Mekan açıyordun, ne oldu?" dedim omzuna hafifçe vurarak.
"Bizimkinin hayalleri iki gün sürer, üçüncü gün fikrini değiştirir. Geçen hafta da polis olacağım diye tutturdu." dedi Onur. Sonra gözler bana çevrildi.
"Bir sanat sergisindeyim.. Hep aynı şeyi çizmiş deli bir ressam olarak." dedim ve güldüm.
"Valla ben bilmem ki, mahkeme salonunda olurum herhalde. Üstümde avukatlık cübbesi.. Hayali bile güzel." dedi Ceyda.
"Bunun için sanırım önce ders çalışman gerekiyor." dedi Aslı. "Ben de mobilyaların arasındayım, iç mimar olmuşum. Dünyanın en güzel evlerini dizayn ediyorum."
"Polis olurum belki, babam gibi.. Evli mutlu çocuklu da olurum ben ya. Bir yuva kurmayı çok istiyorum." dedi Özgür, hepimiz güldük.
"Duygusal kuşumuza bakın.. Ay yuva kurmak istiyormuş, kıyamam." dedi Eren, herkes sustu ama o gülmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT | ZeyKer
FanfictionLeyla ve Deniz. İstanbul'da bir Lise. Bir olay yeri, bir soğuk kelepçe. Bir katil, bir kurban. Leyla'nın acı kaderi ve Deniz'in ona ihanet eden arkadaşları. Katil kim, kurban kim? İkisi de tanıdık.. Çok geçmemiş birbirlerini sevmelerinin üzerinden...