Pipirellalar. Sikkolar. Geçmişte bu iki ulus barış ve uyum içinde yaşıyordu. Sonra, savaşın başlamasıyla her şey değişti. Yalnızca iki tarafın birleşimi olan Yarrak onları durdurabilirdi. Ancak ona en çok ihtiyaç duyulan zamanda... ŞOK OLDUN Dİ MİEĞ diye bağırarak ortaya çıktı.
Sikkolar kendilerine göre daha ince ama biraz daha uzun olan Pipirellalara göre daha kalın ama bir o kadar da kısalardı. Yıllar boyu Gödoş Dağları'nda bir kağıt üzerinde bir millet sağda diğerleri solda olarak birlikte yaşamışlardı. Öyle ki bazen hangisinin solda hangisinin sağda olduğu bile karıştırılabilirdi. Ayrıca bir gün durup dururken Pipirellalara saldıran Havuçlar ve Sikkolara saldıran Aletler ile birbirleri yerine savaşmışlardı. Günümüzde Yarrak tarihçileri buna mal mısınız olm dese de büyük bir kısım tarihçiler de Havuçlar ve Aletlerin savaşacakları kişilere göre hazırlanacağını, bu yüzden birbiri yerine savaşan köylerin belki de büyük bir yıkıma engel olduğunu savunmaktadır.
İki ülke arasında tek kural vardı: Farklı ülkelerden birbirlerine aşık olabilirlerdi ancak çocuk yapamazlardı. Bir dağın ucundan malzemeleri toplanmış, diğer dağın ucunda birleştirilen bir prezervatif takmaları gerekiyordu. Evet, Pipirellaların ve Sikkoların da kendi vücutlarında minik minik organları vardı. Bu yasa hakkında tek bilinen çok eskilere dayandığıydı ancak sebebi keşfedilen hiçbir kaynakta bulunamamıştı.
<>
İki ülkenin barış içinde geçirdiği uzun yılların sonunda boklumsuz yarrak tohumları ekilmeye başlamış, sevgi kaybedilmişti. İki taraf da toprak ve para hırsına bürünmüştü. Gece gündüz demeden karşı ülkede öldürebildikleri herkesi öldürüyorlardı. Sikişsiz günler sanki hiç yaşanmamış gibi davranılıyordu.
Bugünlerde iki ülkeden birbirini seven iki kişi vardı: Sikkolardan Sikfoş ve Pipirellalardan Pipsoks. Ancak yeni kurallar yüzünden Gödoş Dağları'ndaki götün arasında gizli gizli buluşmak zorundalardı. Ancak bir gün Pipsoks'un babası onu gizlice takip etmişti. Pipsoks ve Sikfoş sarıldığı an başlarının üstünde patlayan silahla Pipsoks Sikfoş'un önüne geçmiş ve babasıyla karşılaşmanın şokunu yaşamıştı.
Babası insanlara karşı iyiydi ve genellikle iyi bir düşünce yapısı vardı. Ancak ülkesine bağlıydı ve düştüğü şeyin ardına düşerdi. Pipsoks tartışmanın anlamsız olduğunu biliyordu. Sikfoş'un elinden tutup koşmaya başladı, artık doğup büyüdüğü dağlarda gidecek bir yeri olmayacağını biliyordu. Babası arkasından CCC PİPİRELLA CCC diye bağırarak geliyordu. Onunla savaşmayacaktı, izlerini kaybettirmeleri yeterliydi.
Sonunda, dağlardan neredeyse 900 metre uzaklaştıklarında artık babasının sesi gelmiyordu. Bir mağara bulup girdiklerinde Pipsoks Sikfoş'a döndü:
"Benim yüzümden artık sen de dönemeyeceksin."
"Kaçmasaydık da ihbar edilecektim biliyorsun yarram."
Sustu. Susmasaydı da susacaktı. Karşılarında beyaz saçlı Sikkolardan uzun, Pipirellalardan kalın birisi duruyordu. O bir "Yarrak"tı. 600 yıldan uzun süredir yaşıyordu. Eğveğvleyerek "Gün TaBuLaRı yıKmA güNü" dedi ve birden yok oldu. Pipsoks ve Sikfoş birbirine döndü. Yarrak'ın ne demek istediğini anlamamışlardı. O sırada birbirlerine karşı kendi organları olan yarrakları harekete geçti.
"Bunu mu yapmamız gerekiyor?
"Ne olabilir ki? Kaybedecek bir yarrağımız kalmadı."
"Doğru hadi skişelim."
Ve beyazlıkların havaya uçuştuğu an gökten sikiş pembesi bir ışık indi. İkisi iki ruha sahip tek bedende bir Yarrak'a dönüşmüştü. Beyaz saçlı Yarrak tekrar geldi ve anlatmaya başladı.
"Yıllar önce bir Sikko ve bir Pipirella evlenmişti. Ama onların ruhu bugünlerdeki gibi karanlık bir ruhtu. İlk atalarınız 'Biber10' denilen 10 kişiydi. O ikisi de bunlardandı. Dönüştükleri yarrak büyük bir yıkıma yol açmıştı. Ancak diğer 8 kişi bunu sikişe bağlamış ve iki ırkın birlikteliğini yasaklamıştı. O doğan Yarrak'ın adı Yarramme'ydi."
Sonra Yarrak yok oldu. Ancak donunu düşürmüştü. Donunu tam götün arasına gelen kısmında Yarramme kelimesi işlenmişti. Pipsoks götündeki beynini çalıştırdı:
"Vay amk doğru yolu bulmuş."
"Biber10 AHHAHAHSJSJSJSJS."
"Ülkelere dönmeliyiz. Belki... Belki bir bok olur."
"Taam."
Dışarı çıktıklarında mevsim değişmişti. Mağarada zaman sikiliyordu. Dağlara ulaştıklarında gördükleri manzara ufacıktı. Herkes birbirini kesmiş; Sikkolar Sik, Pipirellalar Pipi olmuştu. O an Pipsoks'un kafasına megafon düştü. O da sorgulamadan eline aldı ve bağırdı:
"SİKİŞİİİN!"
Sonra tüm Sik ve Pipiler bunu bekliyormuş gibi sikişmeye başladı. Dağlara pavyon ışıkları vuruyordu. Sikişler sona erdiğinde ortada büyük bir Yarrak ordusu vardı. Ve o an Dünya epik bir sikiş yaşadı. Yarraklar her yeri ele geçirmeye başladılar. Ufacık dağlarda yaşayan bu ırk sikiş gücüyle dünyanın başına geçmişti. Son ülke ele geçirildiğinde dünyaya sikiş mavisi bir ışık indi, evrendeki tüm gök cisimleri devasa bir yarrak şeklini aldı. Dünya ilk oluştuğunda Hindistan adı verilen bölgeden bir taş milyonlarca kat büyüyerek gökyüzünü kapladı. Üstünde tek bir cümle defalarca yazılmıştı.
"Hedeflere ulaşılan o kutlu günde, evren yarrak olacak."