More than a friend | liskook

episode 21

Hepinize selamlar! Bölümü erken atıyorum.

Yorumları eksik etmeyelim, sizleri kırmamak adına çarçabuk bir bölüm yazdım. 🌙💕

"O beni öptü."

Gözlerim inanamazcasına etrafta gezinirken, şoke olmuş durumda utancımdan odadan çıkamazken Chaeyoung'ların beni daha da utandırmasının vahim durumunu çekiyordum. Hayır bu bir rüya olamazdı. "Chaeyoung, rüya mı bu?" Jisoo yandan yandan kolumu cimciklediğinde ufak çaplı bir çığlık koptu dudaklarımdan.

"Sonunda!" dedi Jisoo ellerini birbirine çıprarken. Chaeyoung bağırdı. "Tanrı'm, best shipim real oldu. Bu günleri de mi görecektik? Ay birde öpüştüler." Chaeyoung çocuk gibi zıplarken utancımdan arkamı döndüm. "Kalbimi hissetmiyorum."

Jin ve Namjoon aniden odaya daldığında gözlerim sonuna kadar açıldı. "Ananı sikeyim, şimdi benim çocuklarım büyüdü mü?" Jin sahte gözyaşlarını silerken, Namjoon öksürdü. "Ceykey evladım hızlı çıktı."

"Ne hızlısı amına koyayım, tam tamına 8-9 yıldır bu anı bekliyorum ben." Jisoo yakınırken yanaklarım alev almıştı, kalbimi dahi hissetmiyordum. Sessizce Chaeyoung'a konuştum. "Biz şimdi," dedim inanamazken.

"Ben ve o..." Jin ve Namjoon aptalca suratıma bakındılar. "Biz şimdi sevgili miyiz?" Dudaklarım istemsizce aralanırken Taehyung'un odaya girişiyle ıslık çalması bir oldu. "Tabi sevgilisiniz amına koduklarım, yetti aa! Şimdi de sevgili miyiz diye başlarsan oho, işimiz var." Jin Taehyung'un ensesine vurdu. "Sen niye geldin lan?"

Gözleri büyüdü. "Benim brom sevgili yapmış, ben yengemi görmeyeyim mi yani?" Taehyung mutlu gözükmüyordu fakat iyiymiş gibi konuşuyordu. Bir haller vardı.

Jisoo sabır dilerken dudak büzdüm. "Beni utandırıyorsunuz. Ben öpmüşüm gibi davranmayın." Namjoon kafasını kaşımaya başladı. "Şey Jungkook öptüyse, ve siz öpüştüyseniz eğer sen de onu öpmüş oluyorsun Lalisacığım."

Taehyung sırıttı. "Ama çok güzel öpüşmediler mi ya!" Dedikten sonra kimse onu takmayınca yüzü düşmüştü. Sahi, neyi vardı? Mutlu olması gereken ilk kişiydi bu olaydan sonra. Bir anda odaya giren Jennie ile tüm dikkatler dağıldı. Çünkü morali bozuk duruyordu. Taehyung direkt bakışlarını kaçırdığında bana doğru baktı Jennie. "Bunun burada işi ne?"

Etrafa bakındım. "Taehyung'un mu?" Jennie donuk ifadesiyle kaşları çatık bir biçimde önüne, yani bana bakmaya devam etti. " Açıkçası 'Bu' olarak adlandırılacak başka biri göremiyorum ben burada, sen ne dersin?" 

Taehyung'un bakışları yere düştü, dudaklarını birbirine bastırdı. Gözleri dolmuyordu, değil mi?  Chaeyoung şaşkınca Jennie'ye baktı, ardından Jin'e. 

Hayır hayır, Taehyung gerçekten iyi değildi.

Jin Taehyung'un omzuna vurdu. "Tanrı senin ne etsin Taehyung, biz öpüşün barışın diye gönderdik seni kızın yanına, kız buz topu olmuş gelmiş. Ne yaptın gerizekalı." Taehyung ağlamamak için zor duruyordu. Şaka mı bu? Jin'de Taehyung'u süzüyordu şaşkınca. "Jin sussana." dedi Namjoon omzuna vurarak.

Şaşkınlıkla Jennie'ye baktım. Jennie sinirle bağırdı. "Tüm erkekler çıksın şu sikik odadan."

Hepsi bir dudak uçuklatarak çıkarken Jennie kapıya doğru yaklaştı ve imalı bir biçimde seslendi. "Kendine erkek diyebilen varsa tabi." Taehyung'un acıklı iç çekişi kulaklarımda yankılandığında gözlerim büyüdü. Jisoo elini kalbine götürdü. "Yemin ederim kalbim sikildi burada, ne oluyor Jennie?"

Dudaklarımı ısırdım. "Taehyung ağlayacaktı Jennie. Ne dedin ona?" Chaeyoung kendi kendine dövünmeye başlamıştı. "Tanrı aşkına bir durun artık. Burada biz mutluluktan ölmek üzereyiz, bu salaklar sevgili olmuş siz sürekli kavga, dövüş." Kafasını salladı Jisoo.