yatağın sensiz tarafı

8 3 1
                                    

Yattığım yerden doğruldum. Başım tam anlamıyla çatlamak üzereydi. Yere saçılan kıyafetlerin arasında gezindim bir süre. Ekose desenli oduncu gömleğimin cebinden aldığım sigara paketimle camın önüne geçtim. Arada bir şiddetlenen yağmur dünyayı kötülüklerinden arındırmak istercesine yağıyordu. Çabasının nafile olduğunun farkında olmasını umardım. Ya da birinin onu uyarmasını.

Sigaramı yaktığım sırada gözüm yatağın ona ait tarafına takıldı. Boştu. Her zamanki gibi alacağını almış ve siktirip gitmişti işte. Umursamamam gerekiyordu artık, bu duruma düştüğüm ilk sefer değildi ve son da olmayacaktı. Fakat her seferinde aynı çocuksu umutlarla onu yanımda görmeyi umarak uyanıyordum sabahlara. Yanıldığımı görmek rutinimin bir parçasıydı artık.

Yarıladığım sigaramı öylece yere attım. Gri bulutların günüydü belli ki bugün. Yağmur dinecek gibi durmuyordu. Bana aldığı kaktüsü sulayamayacak kadar sıkkındı canım. Sulamasam gebermezdi sonuçta. Ya da ne hali varsa görebilirdi. Bu yüzden onu orada bırakıp banyoya geçtim ve duş alıp üstümü değiştirdikten sonra dış kapıya yöneldim. Aç değildim, sanırım midem de bu iç karartıcı havadan nasibini almıştı.

Evden ayrılacağım sırada "Yoongi," deyişini işittim. Elim kapı kolunda asılı kalmıştı. İlerlemem gerekirdi fakat arkamı dönüp bakmak adına şiddetli bir arzu peydahlanmıştı içimde. "Sevgilim hata yapıyorsun. Beni dinle."

Hayır Taehyung, bu işler böyle olmazdı. İstediğin zaman dibimde bitip istediğin zaman beni o kahrolasıca yatakta bir başıma bırakamazdın. Benim hayatım tek kişilikti ve içeride benden başkasına yer yoktu. Gerek de yoktu.

O an bir şekilde intikam duygum ve öfkem baskın çıkmıştı, kapıyı açıp yüzüne bile bakmadan ayrıldım evden. Sadece siktir olup gitmen gerekirdi hayatımdan. Bu senin için zor olmamalıydı, her zaman yaptığın şeydi sonuçta. Rüyalarımda olduğu gibi, uyandığımda karşıma ilk çıkan manzarada olduğu gibi, yürürken aklımın bir köşesinde dönüp duran senaryolarda olduğu gibi, yemek yerken, araba sürerken... Sahnede tek başınasın artık. Umarım tadını çıkarıyorsundur. Seni hayatımın başrol oyuncusu yaptıktan sonra başıma açtığın işlerin farkındalığıyla rahat bir uyku çekebiliyor olmanı umuyorum.

Tek zorlanan ben olamam. Hayatın adaletsizliğine bile ters bu.

Canın cehenneme.

-

On beş dakikalık bekleyişimin ardından çıkardığı seslerle istasyona yaklaştığını haber veren trene saçlarımdan akan sular eşliğinde bindim. Rastgele girdiğim bir kompartımanda yolcuların içeri doluşmasını ve kondüktörün gelip biletimi kesmesini bekledim. İçeride sigara içmek yasakmış, cebimden sigara paketimi çıkardığım sırada karşı çaprazıma kurulan genç söyledi. "Tamam," dedim. "Sen içme öyleyse." Ardından sigaramı yakıp dudaklarımın arasına yerleştirdim.

Bana bozulmuş gibi duruyordu. Kalın dudakları arasından sinirli bir homurtu döküldüğünü işittim. Kulaklıklarımı takıp arkama yaslandığım sırada bir şeyler geveledi. Kendi kendine konuşmaya devam edebilirdi, bu beni ilgilendirmezdi. Kulağımdaki kulaklığın tekini yerinden çıkarıp "Bayım, size söylüyorum," demeseydi tabii.

Sinirle çattığım kaşlarımla ona döndüğüm sırada yüzündeki öfkenin yerini pişmanlık ve tedirginliğe bırakışını seyrettim. Taş çatlasa on dokuzundaydı. Kendini toparlamaya çalıştı. "Üzgünüm bayım, ben Jimin. Astımım var ve dumandan uzak durmam gerek." Yasağı bahane olarak sürmenin faydası olmadığını anlamış olacak ki bu sefer başka bir neden atmıştı ortaya.

"Aynen öyle," dedim. "Şimdi kulaklığımı bırak ve defolup git kompartımanımdan."

Aptal gençler.

BluesideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin