(İki yıl öncesi, Jisoo'nun ağzından)
Unutmuş olanlar, bölümü anlayabilmek için 27. bölümü tekrardan okuyabilirsiniz. Yorum yazıp fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın. 💜🦋
Bu gün eve dönüşümün ardından bir hafta geçmişti, aslında buraya ev bile demek istemiyordum. Chaeyoung'un olmadığı bir yer benim için ev gibi hissettirmiyordu, onun olduğu herhangi bir yer ise zaten evdi.
Bu gün duruşmamın ilk günüydü bu yüzden uyandığımdan beri her şeyin düzgün gitmesi için dua ediyordum. Gerçi günlerdir uyuyabiliyor muydum tartışılırdı. Kardeşlerimi kurtarmam gereken bir şerefsiz vardı, hata şansım yoktu.
Duruşmaya bir saat kala gerekli bütün belgeleri yanıma alarak evden çıkıp arabaya binerek avukatımın yanına gitmiştim.
Kardeşlerimi yetimhaneden almam şuan bir çoğu açıdan zor olsa da, bütün aileme yıllarca işkence etmiş bir alkoliğin eline vermeyecektim. Yıllarca iki kardeşimi yanıma almak ve onlara iyi bakabilmek için çok çalışıp reşit olmayı bekledim.Şimdi onları yetimhaneden almak için çalışıyor olmam gerekirdi ayrıca ikisi de onaltı yaşında oldukları için onlara düzenli bir aile hayatı sunmam gerekiyordu ama öz ablaları olduğum için mahkemenin buna izin vereceğini düşünüyordum. Ayrıca annemden geriye kalan bir evim vardı. Kardeşlerim küçükken vefaat eden babamın Kore devleti için subay olarak çalışmasından kaynaklanan bir maaşım da vardı. Anne de vefaat ettikten sonra, reşit olduğu sürece bu maaş çocuklara eşit olarak dağıtılıyordu. İlk onsekiz yaşına giren ben olduğum için maaşı şuanlık tamamiyle ben alıyordum.
Şuan kendime ait bir evim ve bir arabam vardı, öz ablaları olarak onlara bakabilirdim. Mahkemenin de bu şekilde düşünebilmesini umuyordum. Onlara eski hayatlarını hatırlatan bir yaşam vermemek için her şeyi verirdim, yedi yaşından beri ikisi de yetimhanede anne ve babamın yokluğunu yeterince hissetmişlerdi. Bir daha olsun istemiyordum, bir zamanlar annesine, ablasına ve onlara şiddet uygulayan züppe bir üvey babaları olduğunu hatırlamalarını ve tekrar ona gitme düşüncesiyle mahvolmalarını asla istemiyordum.
Arabayı otoparka bıraktıktan sonra avukatın ofisine giriş yaptım.
"Hoşgeldin Jisoo, gel otur."
Masasının karşısında ki koltuğa yerleştikten sonra çantamı açarak gerekli belgeleri topladım.
"Daha bir buçuk saatimiz var ama bütün her şeyin tam olduğundan emin olmalıyız."
"Gerekli her şeyi getirdim ama ne olur ne olmaz tekrar gözden geçirmek istiyorum."
Gerginlikten dolayı ellerim titriyor ve düzensiz nefesler alıyordum.
"Sakin ol, kağıtları ver ben bakarım."
Avukata kağıtları uzattıktan sonra sakinleşmek adına çantamdaki suyu çıkartıp bir kaç yudum aldım.
"Yetimhane dosyası nerede Jisoo?"
Şaşkın bir şekilde kağıtları elime alarak karıştırdığımda yetimhaneye ait kağıdın olmadığını gördüğümde başımın ağrıdığını hissettim.
Nerede olduğunu düşünürken diğer evimde çekmeceye bıraktığımı hatırladım. Buradan arabayla gitmesi yarım saatten fazla uzaklıkta olan bir yerde, bir buçuk saat sonra mahkemenin olduğu bir zaman gerçekten olmasını istemediğim son senaryo başıma gelmişti.
Hızla ayağa kalkıp kağıtları masaya bıraktım.
"Nerede olduğunu biliyorum ama yarım saat daha uzun sürecek."