16.Who is right?

54 4 0
                                    


"Gerçekten tüm detayları dinlemek istiyor musun?" diye sordu Winter.

İtiraf ediyorum, merak ediyordum. Çünkü araları çok iyiydi. Ne oldu da olaylar bu raddeye kadar geldi bilemiyordum. Cadee bir ara söz etmişti, Winter da konuyu kapatmıştı ama düğünden sonra belli ki bu küçük bir tartışmadan fazlasıydı. Mutfaktaki bar sandalyelerinden birinde oturup komik ve meraklı bir yüz yaptım.

Winter bir kahkaha attı. "O zaman kahve ve atıştırmalık hazırlayayım tam kız muhabbeti olsun. Emin misin?" diye merakımı kontrol etti.

"Kahveme iki parmak gelecek kadar ılık yarım yağlı süt koyarsan sevinirim." dedim. Winter daha çok güldü ve dudaklarıma minicik bir öpücük koydu. Sonra da kahve yaparken anlatmaya koyuldu.

"Ben liseyi burada New York'ta okudum. Yani üniversiteye kadar tüm eğitimim burada geçti. Üniversiteyi burada okumak istemedim. Kendi başıma dünyayı tanımak istiyordum ancak bunu oturduğum yerden yapamayacağımın farkındaydım. İngiltere çok ilgimi çekiyordu. Tarihi binaları, eski kitaplar, kütüphaneler, nefes kesici doğa manzaraları ve her şeyden önce farklı bir kültürdü. Ara ara tatile de gitmiştik ama bir keresinde arkadaşlarımla kampa gitmiştik ve ben İngiltere'nin kırsalına da bayılmıştım." O anları hatırlayınca yüzünde bir gülümseme belirdi ve kahve demliği elinde kaldı bir an. Sonra kendini toparladı ve kahve makinesinin düğmesine bastı. Ardından atıştırmalıkları çıkarmaya koyuldu.

"Her neyse. Londra'daki okullara başvurdum ama hesap etmediğim bir durum oldu. Çok çabuk kabul aldım ve hemen kayda gitmem gerekiyordu. Bizimkiler programlarını düzenlemek istediler ancak onları durdurdum. Biz Jeremy ile gideriz dedim. Zor olsa da ikna oldular. Birkaç gün sonra Londra'da bir otele yerleştik. Kayıt işlemlerim tamamlanınca çok mutlu olmuştum. Kısa sürece kalacak yer bulamadım tabi. Babam sonunda bir yer ayarladı. Notting Hill'in Hyde Park'a bakan kısmında iki katlı bir ev." Gözlerim ilgiyle açıldı, orası pahalı bir yerdi.

Winnie devam etti. "Ancak kiracının çıkmasını beklemem gerekiyordu. Benim için hava hoştu. Kampüsü tanıyordum, şehri geziyordum. O sıralar Bell ile tanıştık. Samimi, sıcakkanlı, biraz da çekingen bir kızdı. Otelde kaldığımı söyleyince şaşırdı, onun evine taşınmamı rica etti. Zaten babası ayrı eve çıkmasını istememişti. Kirayı bölüşünce ve cidden düzgün arkadaşlarını görünce kabul eder gibi olmuştu. Sana o evde kalmak için bir sınavdan geçtiğimizi anlatmıştım." Başımla onayladım onu. O sırada kaselere kuruyemiş koydu ve fırından muffinleri cookileri çıkardı.

"Kısaca o evde yaşadıysa benim de payım var bunda. Ama hiçbir zaman yüzüne vurmadım bunu. Sonrasında babama kalacak başka yer bulduğumu söyledim, istemeyerek kabul etti. Yaşayacağım koşullardan endişeliydi. Ben ise yeni birilerini tanımak hoş olur diye düşünüp daha ucuz bir semtte kalmayı kabul ettim. Hem beğenmezsem çıkardım. Kızlarla da anlaşınca Jeremy ile beraber eşyalarımı taşıdık. Cadee ile orada tanışıp sevgili oldular." Böylece onların da hikayesini öğrenmiş oldum. Winnie kahveleri hazırlayınca koltuklara geçtik.

"Ben New York'a geleceğimi söylediğimde Bell kavga çıkardı. Beni öyle saçma şeylerle suçladı ki kendisi de fark edince konuyu değiştirip seninle olan ilişkimiz hakkında yersiz yorumlar yaptı. Ben yine de affettim onu ve iyi ayrıldık. Ya da ben öyle düşündüm. Buraya geldikten sonra çok değil bir iki ay sonra yerime başkasını almış ve eşyalarımı depoya koymuş. Oysa bana odan gelme ihtimaline karşı hep aynı kalacak demişti." Öfkelenmişti, açıkça haksızlığa uğradığını düşünüyordu.

Bardağu dudaklarımdan çekip söz aldım. "Bebeğim belki kirada zorlanınca birini almak zorunda kalmış olabilir. O yoğun tempoda aramasını kaçırmış olabilirsin."

Landing in London 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin