Gece baygınlık geçirerek serildiği yerden kalkmaya gücü yetmiyordu. Parmağını dahi kımıldatmaya hali yoktu ancak küçük kızı ağlamaktan katılacaktı kalkmak zorundaydı, bütün acılarıyla beraber yüklendiği ne varsa sırtlanıp kalkmalıydı. Bazı kadınların ayağa kalkıp savaşmaktan başka çaresi olmazdı Ayşe onlardan yalnızca biriydi. Sürünerek kalktı karyolanın üzerindeki kızını alıp sütünün olmadığını bildiği halde göğsüne götürdü. Acı içindeydi ama acılarının geçmesini beklemekten başka çaresi yoktu.
Gözlerinden usulca süzülüp kızının üzerine düşen göz yaşları acılarını hafifletmediği gibi daha da arttırıyordu. Tekrar eden sıradanlaşmış acıları boynunu büküyordu arkasında aile desteği olmaması kimseyle arkadaşlık etmemiş olması koca bir boşlukta savrulup durmasına neden oluyordu, oysaki ne güzel başlamıştı evlilik hikayesi hiç bitmeyecek bir mutluluğun içine dalmış gibiydi kocasının kumarbaz alkolik şuursuz birine dönüşeceğini nerden bile bilirdi ki arkasında dağ gibi duran adamın onu yerle bir edeceğini nerden bilebilirdi? Gözlerinde akacak yaş kalmamasına rağmen bağıra çağıra ağlamak, arkasına bakmadan kaçıp gitmek istiyordu.
Soğuğun iliklerine kadar işlediği bir şubat gecesi on sekizinci yaşının ilk saatleri mutluluktan ayakları yere değmeyen sevdiği adamın peşinden giden tazecik Ayşe'nin virane olmuş dört duvarın içerisinde celladıyla oturup ölümü bekleyeceği aklına dahi gelmemişti. O günlerde küf kokan yetimhane duvarlarını özleyeceği dayak yemeden sessizce bir kenara geçip görünmez olduğu günleri özleyeceği aklının ucundan dahi geçmezdi. En iyi becerdiği şey görünmez olmakken artık bu özelliği işe yaramaz olmuştu. Sustukça daha da sapıtan kocasının gözü iyiden iyi hiçbir şey görmez olmuştu.
Evliliklerinin ilk ayı bahara dönmüş mart Ayşe'ye erken gelmişti ancak bu bahar çok geçmeden zemheri bir kışa dönüşmüş çaresizlik içerisinde iki büklüm dünyasının tersine dönmesini izlemişti. Kocasının ailesi onu en başından beri istemiyordu ancak Ayşe evlendiklerinde düzeleceğini sandığı bu konu hakkında büyük yanılmıştı. Şubatın ilk haftası on sekizine girdiği o karlı günde yıldırım nikahıyla evlenmişlerdi. İlk defa birine bir yere ait olduğunu hissetmişti... Artık gerçek bir soy isme ve gerçek bir yoldaşa sahipti. Nikah memurunun elinden sevinçle aldığı nikah cüzdanıyla tedirgin bir halde Ahmet'in ailesinin yanına gitmişlerdi. İlk tanıştığında pek hoşnut olmayan annesi ve babasının karşısına el ele nikah cüzdanı ile çıktıklarında kıyamet kopmuştu. Ayşe artık Arslan soyadını almıştı lakin Arslan ailesi aileye Ayşe'yi almadığı gibi Ahmetide evlatlıktan reddetmişti. Ayşe'nin o geceye dair hatırladığı tek şey bir köşeye sinip bütün bedeni titrerken içli içli ağlayışlarıydı. Korkusundan sesini çıkaramamıştı Ahmet ve babasının bağırışları arasında sadece içli içli ağlayıp zamanı geri almak istiyordu zira onun yüzünden Ahmet'te annesiz babasız kalmıştı.
İki saatin sonunda tartışma bir sonuca varmazken Ahmet'in babası ikisini de yaka paça kapı dışarı etmiş bir daha bu evin girişine adım dahi atmaması gerektiğini elin p*çi için ailesini yok saydıysa artık bir ailesi olmadığını bağıra çağıra bütün mahallenin duyacağı şekilde söylemiş öfkesi dinmeyince Ahmet'e birkaç tokat atıp bütün gücüyle kapıyı suratlarına çarptığında binada bulunan herkes çaresizliklerini izliyordu. Ahmet'in omzuna elini koyduğunda öfkeli bakışlarına maruz kalmış sonrasında ise elinden tutup götürdüğü yere hızlı adımlarla ilerlemişti ne yapacağı nasıl davranacağı ve evlilik hakkında en ufak fikri dahi yoktu. Ahmet'in peşinden nere götürürse o yöne doğru ilerliyordu ikisi de kimsesiz ve çaresizdi nerde kalacakları nasıl yaşayacakları hakkında en ufak bir fikre sahip değildi. Ne Ahmet'in doğru düzgün biri işi vardı ne de kendisinin çaresizlik ve bilinmezlik etraflarını sarmalarken, Ahmet semtin en ucuz apartı önünde duraklayınca, Ayşe kafasını kaldırdığında gördüğü izbe yerle tedirgin bakışlarını Ahmet'e yöneltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANA BAKMA
Ficción GeneralÜç kadın, üç farklı hikaye ve acı. Yaralarını saracak birbirlerinden başka kimsesi olmayan kusurlarıyla kusursuz üç mükemmel insan.