Rock Your Motor | HyunLixMinSung MiniFic

First Shot

/ Lady Gaga - Electric Chapel /

Bunu mini hikaye olarak yazıyorum, yani tahmini olarak 2-3 bölümde biter.

Başta Hyunlix ve Minsung gibi görünüyor olsa da bu aslında bir foursome ilişkisidir.

Argo sözcük, cinsellik, olumsuz örnek oluşturacak davranışlar ve çarpık ilişkiler bulunmaktadır.

İyi okumalar dilerim~
...

Yığınlarca insan,

Asfalta sürtünmekten ısınan lastiklerin kokusu,

Dudakların arasından süzülen karanfilli sigara dumanı,

Tezahüratçılar, hedef koyucular, meraklılar, tutkunlar...

Er ya da geç birbiriyle kavşakta kesişen yollar misali, buradaki topluluğun ortak noktasıydı sokak yarışları.

Adrenalin arayanlar, adrenalini içine sığmayanlar; hız tutkunları, hırs tutkunları; gürleyen motorlara hükmetme hissinin bağımlılığı; gençlerin kaybolmuş adımlarını her hafta sonu bu noktaya sürüklerdi.

Kendi motosiklet ve arabalarına güvenenler, onları çok iyi tanıdığını düşünenler bizzat onların üzerine binerek yolların tozunu attırırdı; yeni deneyimler arayanlar ise yol kenarına park edilmiş olanlardan bazılarını kiralardı.

Sık uğranılmayan bu tarla kenarı kuytu asfalt yol üzerinde insana haz veren bir diğer şey, polislerin ziyaretine uğrama ihtimaliydi. Belirsizdi, yüreklerini ağızlarında attırırdı katılımcıların. Yasadışı işlere kalkışmanın o içgüdüsel hazzı paha biçilmezdi.

Birbiriyle kaynaşık ortamın tadını alanlar, tekerlerin dönüş hızını metaforlaştırarak kendi ilerlemeleri sayanlar tekrar ve tekrar gelmek isterdi. Müdavimler herkesi tanırdı, en azından sima olarak. Bayraklar sallanır, pankartlar açılırken belli başlı yarışçıların isimleri haykırılırdı.

Kızlar ve erkekler, Hwang Hyunjin! diye çığrınırdı tıpkı şimdi olduğu gibi. Yolun diğer tarafından da karşılığı gelirdi:

Lee Minho!

Bu yarışçılar arasındaki rekabetin ateşi izleyicilere yansır, motorların arasında dolaşan yakıttan daha tehlikeli bir hava estirirdi pist adını verdikleri yolda. Tek bir göz kırpışlarına izleyicilerin kalpleri bir kibrit alevi ile yanmaya hazır mazot gibi tutuşurdu.

Yalnızca birkaç kez buraya uğramış olanlar bile ikisinin arasındaki çekişmeyi bilirdi, en iyinin en iyiyle olan yarışıydı bu. Yarışların ne öncesinde ne de sonrasında tek kelime konuşmazlar, birbirlerine attıkları bakışlar ile anlaşırlardı.

Düşman gibi görünüyorlardı ama hayır, onlar birbiri olmadan bitip tükenecek parçalar gibiydiler. Birinin buradaki varlığının sebebi diğeriydi, bağımlılık yapan zafer duygusu ikisinin de yarışları başa baş götürmesi ile daha da şiddetlenirdi.

Kimin kaybettiği önemli değildi, aksine; bir sonraki hafta kazanacaklarının garantisi tam da bu mağlubiyet durumuydu. Üst üste yenilmeye ikisinin de niyeti yoktu, döngü haftalardır tekrar ediyordu.

Sabahın serin rüzgarını birkaç saat sonra alt edeceğinin habercisi olarak güneş, kendisinden önce gökte loş pembeliğini getirdiğinde yarışçılar da sürüş partnerlerini yanlarına alarak piste adımlarını attılar.

Hwang Hyunjin'in kısa kesim siyah saçlarının açıkta bıraktığı alnı, aşağı indikçe mükemmel bir cennete açılan yüz ve bedeni içeriyordu. Kalın siyah kaşlar, uzun ince keskin gözler ve altındaki küçük kahverengi benin süs niyetine duruşu ben tehlikeliyim diye bağırıyordu. Kalkık geniş burnunun hemen altında iri pembe dudakları şimdiye dek kaç sigara ve küfür eskitmişti, bilinmezdi. Sivri çene hattı ve erkeksi aurasının tamamlayıcısı olan bedeni, geniş omuzlar ve uzun bacakları sayesinde insanın ağzını sulandırırdı.