24

2.8K 186 430
                                    

Bakugou'nun anlatımıyla

Yaklaşık 1 saat olmuştu ve Maddie düşündüğüm gibi söylediğim şeyi arkadaşça anlamıştı. Yani sanırım? İlk başta biraz kızarmıştı. Sonra ise 'Bende seni seviyorum' demişti. Biraz sohbet etikten sonra içeri bizimkiler girmişti ve ona ne kadar endişelendiğimi, endişelendiklerini söylemişlerdi. Herkes mutluydu ve neyse ki Maddie'min hiçbir şeyi yoktu. 

Şuanda ise boş boş sohbet ediyorduk. Sanki hiçbir şey olmamışçasına... Maddie iyi olduğu kadar yorgundu da bu yüzden konuşmalara çoğunlukla gülümsüyor ve ara sıra konuşuyordu. Odaya hemşirenin girmesiyle herkes sessizleşip bakışlarını hemşireye çevirdi. Hemşire Maddie'nin yanına gelip serumunun yerine yenisini taktıktan sonra bize dönüp gülümseyerek konuşmaya başladı.

" Özür dilerim sohbetinizi böldüğüm için fakat hastamız yorgun ve tahminen şuan başı çok ağrıyor?" Sonunu soru sorar gibi söyleyip bakışlarını Maddie'ye çevirmişti. Maddie mahcup bir şekilde başını olumlu bir şekilde salladı ve hemşire konuşmaya devam etti. " Bence hastamızı biraz rahat bırakalım."

Bize yeniden gülümseyip odadan çıktı. Maddie'nin hastaneden ne kadar nefret ettiğini bildiğimden hemşirenin peşinden çıktım ve arkasından seslendim. Durup güler yüzle bana döndüğünde neden bu kadar mutlu olduğunu düşündüm. 

Birkaç saniyedir kadının yüzüne baktığımı fark edince konuşmaya başladım.

" Maddie ne zaman taburcu olabilir?"

" Merak etmeyin sevgiliniz en geç yarın taburcu olur."

Sikeceğim ama ha! Tamam onunla yakıştırılmayı seviyorum ama göz kırpıp uzaklaşması ona karşı öfke beslemem için yeterli bir sebep. Salak şey. Bokum. Göz devirip odaya geri döndüğümde herkes benim odaya gelmemi bekliyormuşçasına Maddie ile vedalaştı ve odadan çıktılar. Mina yanımdan geçerken bana 'Sen burada kal' deyip gitti. 

Mina'nın dediği gibi yapıp koltuklardan birine yayıldım. Maddie ise olduğu yerde yana kaymaya çalıştı ama bileği yüzünden pek de başarılı olamadı. Ayağa kalktım ve bacağını tutup yana çektim. Sonra ise ayakkabılarımı çıkartıp onun ne zaman açtığını bilmediğim örtüsünün içine girdim. Kollarımla Maddie'yi sıkıca sardım ve başımı boynuna gömdüm. Farkında olmasam da bugün çok yorulmuştum. Onun kokusuyla kendimi uykuya bıraktım. 

Sesler beni uyanmaya teşvik etse de her seferinde reddedip uyumaya devam ediyordum. Sonunda o yumuşacık ses kulaklarımı bulduğunda yavaşça gözlerimi açtım. Maddie karşımda gülümseyen bir yüzle bana bakıyordu. Bende ona gülümsedim ve kendimi tutamayıp onu öptüm. Evet bu sefer düşündüğünüz gibi oldu... Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp şokla kendimi geri çektiğimde Maddie'de benden farksız değildi. Maddie kıpkırmızıydı ve bana öyle bir bakıyordu ki... Sanki, sanki o da uzun zamandır bunu beklemiş gibiydi. Belki de o da bana...

Kıpkırmızı olduğumdan emin olduğum bir anda fotoğraf çekme sesi geldi. Başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Çevirmemle daha da kızarmaya başladım. Tüm grup buradaydı ve daha da kötüsü bize kıkırdayarak ve imalı bir şekilde bakıyorlardı. Al işte bir de onlara mı açıklayacaktım. Maddie'ye açıklamak zorunda olmak zaten kötüydü. Bir de üstüne bu salaklar geldi. 

Hemen kendimi toparladım ve hastane yatağında oturur pozisyonu alıp onlara bağırmaya başladım.

" Ne bakıyorsunuz lan! Basın gidin delirtmeyin beni! Hem ne işiniz var oğlum sizin burada?!"

Sero imalı bir şekilde konuşmaya başlayınca öfkeden delirmek üzereydim. Şuanda tek amacım utancımı öfkemle kapatmaktı.

" Biz sizi görmeye gelmiştik de böyle bir durumla karşılaşacağımızı düşünmemiştik. Bu arada dün bir şeyler olmadı değil mi? Bilirsin kızın bileği-"

Bakugou X Reader - Bizim -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin