Bölüm 44

95 33 24
                                    

Eren'den...

Işler erken bitince Alilerin şirkette aldım soluğu. Kamp herkese baya iyi gelmişti. Bu yüzden bütün hafta moralim çok yüksekti. Alilerin şirkete geldiğimde Enes denen çocuğun Ali ile konuştuğunu gördüm.

"Hoşgeldin kardeşim," dedi Ali beni görünce.

"Hoşbuldum da hayırdır," dedim Enes'ten bahsederek.

"Akşam Yaren hariç hepinizle konuşmak istiyorum," dedi Enes.

Yaren'in adını onun ağzından duymamla kan beynime sıçrarken hakim oldum kendime. Yaren'e yaptıkları yüzünden çok sinirliydim bu çocuğa.

"Anlaştığımız gibi akşam konuşuruz," dedi Ali.

Ali'nin bu rahat tavrı bende merak uyandırırken bakışlarım ikisi arasında gidip geldi. Sonra Enes bizimle vedalaşıp gitti.

"Ne konuşacakmış?" dedim.

"Yaren için bir şeyler yapmak istiyormuş. Yaren'e tutulmuş belli. Belki iyi gelir Yaren'e."

Yaren için yapamayacağım şey yoktu. Iyi olsun yeter. Bu yüzden her fırsatı değerlendirmek istiyordum. Bu yüzden şimdilik sessiz kalıp Enes'in bizimle ne konuşacağını bekleyecektim. Belki de ele gelir şeyler söylerdi. Bir an önce akşam olsun da Enes ile konuşalım diye bekledim bu yüzden.

Zaman su gibi akıp geçerken şirkette boş boş etrafta dolanıp Alilere ayak bağı olmak için çabaladım. Ama Ali de Hasan da yaptığım boş şeylerden etkilenmeden devam etti işlerine. Bu halimize gülüp durdum kendimce deli gibi.

Akşam anlaştığımız saatte Enes ile kafede buluştuk. Kızlar evden yine eksikleri alacağız, bahanesiyle çıkmıştı. Aklım sürekli Yaren'deyken Enes'in söyleyeceği şeylere odaklandım. Hiç uzatmadan konuya girdi Enes.

"Yaren için düşündüğünüz bir şey var mı sizin," dedi.

"Buradan uzaklaştırmayı düşünüyoruz bir süre," dedi Dilan.

"Çok güzel. Benim de aklımdaki buydu. Zaten başka türlü iyi gelmez hiçbir şey ona. Her şey ve herkes gözünün önünde," dedi Enes.

Haklıydı da. Sinirli de olsam mantıklı şeyler çıkacak gibiydi bu çocuktan.

"Ee nereye gidecek?" dedi bu sefer.

"Yer düşünmedik," dedim ciddi tavrımı bozmazken.

"Ben Yaren'e göz kulak olmak istiyorum. Benim yanımda kalsın istiyorum. Ben önemli bir iş için birkaç aylığına İsviçre'ye gideceğim. İzin verin o da gelsin benimle."

Sinirim kendini hatırlatmak istercesine vücudumu titretirken seğiren çenemi elimle ovup anında çıkıştım Enes'e.

"Yok ebenin bir şeyi, İsviçre çok uzak olmaz," dediğimde herkes Enes'in dediğini düşünüyordu.

Onların bu sessiz kalışları bir anda sinirimi maksimum seviyeye çıkarırken içimden geçirip durdum.

Sakin ol Eren. Sakin ol Eren.

"Oğlum ne düşünüyorsunuz, uzak işte."

"Ne kadar uzak o kadar iyi Eren," dedi Ela.

Ela'nın sözleri ile açık kalan ağzımı kapattım. Gözümü kırpmadan diğerlerine de göz attım. Bu sırada kendime de düşünme fırsatı verdim. Ne yazık ki Ela da haklıydı.

"Of biz ondan, o bizden uzak, nasıl yapacağız ya?" diye söylendim.

"Onun için her şeye katlanacağız mecbur. Günden güne eriyip gidiyor," dedi Hasan yüzünü asarak.

Onun da bu durumdan pek memnun olmadığını anlamak zor değildi. Sıkıntıyla iç çektim.

"Söz veriyorum çok iyi bakacağım ona orada," dedi Enes ikna etmeye çalışarak.

"Yaren'i seviyor musun?" dedi Dilan.

Bu soru Enes'in yüzünde aptal bir sırıtışa neden oldu. Pür dikkat Enes'i izlemeye devam ettim.

"İlk gördüğümden beri çıkmıyor aklımdan. Bir ara gurur yaptım canını yaktım ama adam gibi karşısına çıkıp özrümü de diledim. Onunla mutlu olmak istiyorum ben," dedi gözünü masaya sabitleyerek.

"Onu üzersen seni sikerim," dedim direk.

"Tamam," dedi kendinden emin yüzüme bakarken.

Üzmez aksine iyi gelir Yaren'e diyordu içimden bir ses. Umarım yanılmazdım. Çünkü artık bu masalda mutlu bir sonu hak ediyorduk.

"Ee izin var mı?" dedi Enes, masadaki herkese tek tek bakarak.

Herkes bana baktı. Sanki son sözü söyleyecek kişi sadece benmişim gibi tüm sorumluluğu bana yüklemeye çalışmışlardı.

"Ne bakıyorsunuz bir şey söyleyin."

Sesim, sinirimi de tedirginliğimi de açık seçik ortaya sunuyordu. Sonunda Dilan ağzını açtı.

"Kaç ay," dedi Enes'e dönerek.

"Normalde üç aylık bir iş ama Yaren ne zaman isterse o zaman döneriz."

Kısa süreli bir sessizlikten sonra Yaren'i hayvan gibi özleyeceğimizi bile bile ona iyi gelmesi ümidiyle kabul ettik. Içimde hissettiğim burukluk yanlış yapmaktan korktuğumdandı. Kardeş dediğim bu beş insanın da iyiliği için her şeyi yapardım. Onların üzülmesinden korkarak da her şeye temkinli yaklaşıyordum.

"Ne zaman bu iş peki?" dedi Ali.

"11 Kasım da uçağa bineceğim işte."

"Bugün de 30 Eylül," dedi Ela dalgınca.

"11 Şubat buradasınız o zaman," dedim daha şimdiden özlemeye başlayarak.

"Her şey iyi hoş da ya Yaren kabul etmezse?" dedi Ela.

İşte asıl düşünmemiz gereken noktaya parmak basmıştı Ela. Ya kabul etmezse?

"İkna ederiz ama sanmıyorum. O da bu şehirden uzaklaşıp nefes almak istiyor," dedi Dilan.

Enes işinden, orada nerede kalacaklarından falan bahsetti. Yaren'e en kısa zamanda söyleyecektik. Umarım kabul ederdi, onu bu halde görmek yeterince üzüyordu çünkü. Nefes almak o kızın hakkıydı artık.

Biraz sonra Enes kalktı. Kızlar da Yaren şüphelenmesin diye bir iki bir şey alıp oradan eve geçeceklerdi. Ben de Erdem itinin yanına gidecektim diye kalktım. Kısa yolculuktan sonra Erdem'in mekanına gelmiştim ama tanıdık arabalar da oradaydı. Sabır dileyerek arabadan indim. Içeriye doğru ilerledim.

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin