1

557 68 62
                                    

medyadaki şarkıyı dinlerken aklıma gelmiş bir kurgu
umarım birileri beğenir lol

the pretty reckless - nothing left to lose

xoxoxoxoxo

"Hey, Minho. İşin var mı?"

Minho, sesini duymasıyla kapısını açmış olduğu arabasından çekildi ve arkadaşına döndü. Doğrulmasıyla göz göze gelmişlerdi. Şirketten arkadaşıydı seslenen. Aynı pozisyonda çalıştıklarından çok iş bölümü yaparlardı, biricik arkadaşının yüzünü tanıdığı an o işlerden birinin başına kalmış olmaması için dua etti Minho. Tam da arabasına binmek üzereydi sonuçta, o an sadece eve gitmek ve cips yiyerek maç izlemek istiyordu.

"Hayır, neden?"

Korkarak sordu. Onun endişesi aksine arkadaşı gayet neşeli bir şekilde arabasına atlamıştı böylece.

"Hadi o zaman. Bizimkiler içmeye gidiyormuş. Biz de beraber gidelim."

Ah, tabii ki. Gözlerini devirdi Minho. Endişesinden o an aklına gelmemiş olan ikinci ihtimal de buydu. Muhtemelen her zamanki gibi çıkışta birilerine asılmaya kalktığından diğer arabaları kaçıran San, onu bara bırakmasını istiyordu.

Derin bir nefes alırken o da koltuğuna yerleşti ve kapısını kapattı. San çoktan kemerini bağlamış, telefonundan şarkı aramaya başlamıştı bile.

"Sadece seni bırakırım. Hiç halim yok dostum, doğruca eve gitmek istiyorum."

Minho arabayı çalıştırırken söyledi. San sonunda bir şarkıda karar vermiş ve sesi arabaya bağlamıştı, vücudunu kıvırarak hafifçe şarkıyla dans ediyorken Minho'nun söyledikleriyle duraksadı. Ellerini indirip ona dönmüştü ardından.

"Hey, dostum. Hadi ama ne bu acele? Önce tak koluna bir kız, ardından eve geçersin zaten." İki işaret parmağını birbirine sürterek kaş göz yapmaya başlamıştı bu sırada, "Beraber. Anlarsın ya."

"Nasıl aklın fikrin hep bu konuda olabiliyor ya?"

Bıkkınlıkla söyledi Minho. Arkadaşı gerçekten genel anlamda kadınlara aşık bir adamdı. Hevesle bu aşkını anlatmaya başlamıştı sorusuyla da.

"Kadınlar tanrının bu çirkin dünyaya bir lütfu dostum. Keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cennet. Ve ben de onların kâşifiyim."

Eliyle kendine efekt yaparak söylediğinde, Minho da güldü.

"Senden olsa olsa Kâşif Dora olur adamım, zorlama."

"Hey,"

San, alınarak omzuna bir yumruk attığında daha çok gülmüştü Minho. Bir şey dememişti. Biraz sonra arabayı barın olduğu sokakta yakaladığı bir boşluğa park etti.

Diğerlerinin arabalarını tanımıştı çoktan. Beklediğinden çok kişi gelmiş gibi duruyordu. Onlara katılsa mı diye son bir tereddüte düştüğünde, düşünceliliğini fark eden San anında araya girdi.

"Evet! İşte bu tanıdığım Minho. Gelmek istediğini biliyordum. Hadi, kalk. Bugün şirkette canımıza okudular zaten. Biraz stres atalım."

San söylerken onun yerine kemerini açmıştı bile. Minho itiraz etmedi çünkü çoktan kanına girmeye başlamıştı. Belki de ikna edilmeyi bekliyordu.

Gülerek onu iteklemesini bekledi sadece. Haklıydı. Yeterince yorulmuştu, evde değil de onlarla birlikte kafa dağıtmayı da düşünebilirdi. Biraz sonra San arabadan inip dolanarak onun da kapısını açtığında, Minho'nun beklediği gibi sürüklenerek arabadan çıkarılmıştı. Böylece düşünmesine gerek kalmadı.

Nothing Left to Lose,, minsung & woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin