Sabah erkenden kalktım her zamanki saatte, sabah ezanında. Ellerimi yüzümü yıkadım, televizyon karşısına geçtim ve çizgi film izlemeye başladım. Çocukluktan süregelen bu çizgi film alışkanlığı beni çocuk değil, hayal gücü güçlü, istediği her şeyi hedefleyen biri haline getirdi. Yurtta tek kaldım saat 10.13 civarı arkadaşlarım yurttan ayrıldı, onları camdan seyrediyordum. Top oynuyor sağa sola koşuşturuyorlar, eğleniyorlardı. Yurtta benden başka kimse yoktu, odamda sessizce pencereden dışarıyı seyrediyordum. Aniden açılan televizyonla irkildim. Sesi tamamen açıktı. İçeri geçtiğimde kimse yoktu, kapıları kitlemiştik halbuki anahtarsız kimse giremez, anahtarda bendeydi. Televizyonu kapattım, içeriye odama doğru yürüdüm. Pencere kenarında kolumda kaloriferin izi çıkmıştı, bastırmaktan. Birden koridorda anahtar sesi duydum. Şıngır şıngır ediyordu. Koridora çıktım kimse yoktu. Kapı eşiğinden odaya adım atacakken tam arkamda hissettim o nefesi. Enseme doğru nefes alıp veriyordu. Arkamı aniden döndüğümde kimseyi göremedim. Filmlerde olduğu gibi: "Kimse var mı?" diye bağırmaya başladım, bir yandan korkuyor öteki yandan soğukkanlı olmaya çalışıyordum. Kimsecikleri bulamadım koskoca yurtta. Benden başka kimse yoktu ama bir şeyler olduğunu fark etmiştim. Acaba hayal gücü müydü? Gerçek miydi? derken 10 dk sonra aynı olay tekrarlanmaya başladı. İlk önce televizyon son sesine kadar açılmış, anahtar sesleri koridorda yankı yaparcasına ses çıkarıyordu. Ben ise hiç kimseyi göremiyor olaya anlam veremiyordum. Pencereden baktığımda dışarıda kimseyi göremedim. Hiçbir canlı yoktu, bomboş dümdüz bir yer gibiydi. Sessizliğin ardından bir top sesi işittim dışarıda. Kimin attığı belli olmayan esrarengiz topun nereden geldiğini bilmiyordum. Dışarıya adım attım, topu yerden kaldırdım ve etrafı kolaçan ettim kimse var mı yok mu diye. Dünyada sadece ben kalmışım sanki. Sevdiğim, nefret ettiğim ve küs olduğum kim varsa hepsi buhar olup uçmuşlar sanki. Bir yandan seviniyorum, diğer yandan sevincim kısa sürüyor yerini hüzne bırakıyordu. Kendime göre sakin karşıladığım bu olay esnasında kapı çaldı. Bildiğiniz gibi dışarıdan çalınmamıştı, içeriden biri çalıyordu kapıyı. Kırarcasına kapıyı çalıyordu, kapıyı açtığımda kimse yoktu, önümde 2 çift ayakkabı izinden başka. Allah'a dua ediyor bu durumdan kurtulmaya çalışıyordum. Telefonlar çekmiyor, internet desen kullanmıyorum. Sonra televizyon karşısına geçip en sevdiğim çizgi filmleri izlemeye başladım, dünyanın son günü olabilir diye ne varsa izleyiverdim. Televizyonun karşısında uyuyordum ve televizyonun sesiyle irkildim. Kendliğinden açılan sesler sinirimi bozmaya delirmeme neden olacak türden anormallikler görüyor, yaşıyor ve duyuyordum. Aklıma kesin bir tabir gelmişti: "Hayaletler.". Neredeyse imkansız olan bu durum benim içimde korku uyandırıyordu. Gözlerimi kapadım ve güzel hayaller kurmaya çalıştım, yaşanmışlıklardan sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ BAŞINA
ParanormalÇocukken hayal gücümüz o kadar güçlüdür ki olur olmadık şeyler görürüz, gerçek sanıyoruz ve korkuyoruz. İnsan doğası bundan ibaret işte: Korku. Hayalinde kimsenin olmadığı bir yerde ses geliyor. Aklımıza ilk gelecek şey hayalet olur hiç kuşkusuz. Be...