"Günaydın Türkiye, bugün duyacağınız bombalara hazır mısınız?
Gönderme tuşuna bastığımda derin bir nefes aldıp arkama yaslandım. Yaptığım paylaşımın altındaki yorum kısmının dolup taşmasına aldırış etmeden bilgisayarın güç düğmesine bastım.
Kararan ekranda beliren yansımama diktim gözlerimi.
Ben Mine Uysal. Ya da tüm Türkiye'nin bildiği diğer ismimle, ünlü magazin yazarı Yeşil Küpeli Kız. Bu sayfayı tam bir yılda kaynaklarımdan ünlüler hakkında kimsenin bilmediği haberlerle herkesten önce ulaşmak ve onları bloğumda, Instagram sayfamda paylaşmaktı.
Magazinden hoşlanan bu kadar insanla aynı dünyada yaşadığımı bilmediğim bir yolculuğun bir yıl sonrasında, bir zamanlar tahmin bile edemeyeceğim bir yerdeyim şimdi. Eğlenmek için açtığım Yeşil Küpeli Kız sayfası bana kazandırmakla kalmayıp fazlasıyla para da kazandırdı? Önce kirada oturduğum evi satın aldım, sonra daha büyük bir eve geçtim. Başta bunu bir iş olarak görmeye başladığımı anladığım an işin eğlencesini kaybetmeye başladığımı fark ettim; o an kendime, bu yola çıkarkenki amacımı hatırlattım. Ben bu sayfayı eğlenmek için açmışım ve öylede kalacaktı. Şimdi pembe ve siyah renkleriyle benzemiş odamda oturmuş, arkamda duran valizlerime bakıyorum. Evet, üçüncü evime taşınıyorum. Daha büyük bir eve mi? Daha lüks bir eve mi?
Hayır. Bana bu zamana kadar oradan buradan öğrendiğim magazin bilgilerinden çok daha fazlasını sağlayacak bir yere... Yeni haberime doğru gidiyorum. Biliyorum, kafanız karmaşık. Açıklamama izin verin. Sizlere Efe Duran'dan bahsettim mi? Tam iki ay önce evinin oturma odasında tek bir şarkı söylemişti Efe. Arkadaşları Efe şarkı söylerken videosunu çektiler ve bu videoyu dünyanın en ünlü video paylaşım sitelerinde paylaştılar. Ertesi sabah uyandıklarında Efe Türkiye'nin gündeminde bomba gibi düşmüştü. Yakışıklı, genç ve yetenekli. Yapım şirketleri Efe'nin telefonunu meşgul ederken, Efe tam o gün arkadaşlarından birinin yönlendirmesiyle Türkiye'nin en ünlü yapım şirketi SMA yapım ile anlaştı. O günden beri kendisine sakladığı üç şarkıyı piyasaya sürdü, bir anda on milyon takipçiye sahip oldu ve Türkiye'nin gündeminde birinci sıraya çıktı.
Efe Duran... Genç kızların yeni sevgilisi... Fakat maalesef kendisi bu zamana kadar ünlü olmuş her sanatçıdan fazlasıyla farklı. Evimden dışarı çıkmayı sevmiyor, asla görüntü vermiyor ve özel hayatı hakkında kimsenin tek bir fikiri bile yok. Ne bir arkadaşına ulaşabildim ne de onu tanıyan herhangi bir insana. Kimse onun hakkında hiçbir şekilde haber yapamazken ben bir mucizenin kucağına düştüm...
Bir gün arabamla trafikte ilerlerken diğer arabaların arasında bir plaka çarptı. Arabanın siyah camları yüzünden içinde kim olduğunu göremiyorum fakat plaka tam olarak şöyleydi:34 ESM ***. O ana kadar Efe hakkında öğrenebildiğim tek bilgi anne ve babasının isimleriydi: Sibel ve Metin. O an -kulağa ne kadar paranoyakça geldiğini biliyorum ama- umursamadan o arabayı takip ettim; çünkü plakanın Efe, Sibel ve Metin isimlerinin kısaltması olduğunu düşünüyordum.
O arabayla birlikte kendimi Kemerburgaz'ın en tenha, nezih ve zengin sokaklarından birinde buldum. İşte o an benim için bir mucizenin gerçekleştiği andı.
"Kardelen sokak..." diye mırıldandım Kendi kendime, araba bir binanın önünde durduğu sırada.
"No.26," diye devam ettim ve tam o an beni şoka sokan o gerçeklik, güneş gözlükleriyle arabadan inip binaya doğru bir adım attı. Efe Duran tam olarak burda, karşımdaydı. Onu ilk defa kanlı canlı görüyordum. Güneş gözlükleri, siyah gömleği, siyah pantolonu ve elindeki ahşap gitar çantasıyla ne kadar etkileyici göründüğünü tahmin bile edemezsiniz. Kalbim deli gibi çarparken gözlerim binanın üzerinde dolaştı ve orada, tam o anda bir başka mucizeye daha bakakaldım:
Camların birinde bulunan"KİRALIK" yazısı beni delice bir planın içine sürüklerken, içimdeki habercilik aşkı bunun hiç de delice olmadığını söylüyordu. Bunu yapacak mıydım? Evet, bunu yapacaktım. Her şeyimi bırakıp bu binaya taşınacaktım ve bir ay içinde Efe Duran hakkında her şeyi öğrenip onun hakkında büyük haberimi hazırladıktan sonra çıkıp gidecektim bu binadan.
O zaman tekrar tanışalım... Ben Mine, yirmi yaşında, kariyenin en parlak döneminde bir sosyal medya yazarıyım. Nam-ı diğer Yeşil Küpeli Kız... Hayat beni hırslarım uğruna buraya, hiç bilmediğim bir sokağa, üzerinde kocaman siyah harflerle"No.26" yazan bir binanin önüne sürüklemişti. Benim için bir ay süreceğini düşündüm bu yolculuk beni nerden nereye götürecekti, beni hangi duygularla tanıştıracaktı, beni gururumla ne dereceye kadar yüz yüze getirecekti bilmiyordum. Tek bildiğim, içimde yanıp tutuşan o başarı arzusuydu, başka bir şey değil.Kurduğum her bir cümle, yazdığım her bir satır, kalbinde hissettiğin her sızı sana uzattığım elimdir.
Tuttun mu?
Asıl hikayeye şimdi başlıyoruz 1. bölüm yarın geliyor beklemede kalın:)