Sandra derin ve güzel bir uyku çektikten sonra erkenden kalkıp hazırlanmaya başladı, getirdiği yeniliği herkesin görmesini istiyordu. bu yüzden açık mavi bir tulum giyip saçlarını serbest bırakarak, sadece önüne gelen saçlarını hafifçe tutturup abartı olmayan makyajını yapıp odasından çıktı. Hizmetlilere kendini hazırlatmak istemiyordu, kendisi yapabiliyorken bunu değerlendirmeliydi, güneş yavaş yavaş canlanırken Sandra neşeyle etrafta dolanmaya başladı. O sırada kardeşini bahçede çiçeklerle ilgilenirken gördü .oldukça şaşırmıştı,ağır adımlarla kardeşine yaklaşt. Kardeşine seslendiğinde Helen irkilerek ablasına dönmüş ve reverans yaparak "günaydın abla" Sandra gülümseyerek kardeşine bakmış ve "günaydın tatlım da, seni bu kadar erken kaldıran şeyde ne" Helen tedirginlikle "annemin bulamadığı doğum belgesi" Sandra burukça gülümsemiş ve kardeşinin elinden tutup "bende sana bundan bahsedecektim, doğum belgeni buldum ama pek hoşlanmayacaksın" Helen kaşlarını çatarak "kötü bir şey mi abla" Sandra Helene bakarak "şunu bilmelisin ki ben hep senin ablandım ve hala öyle kalacağım " Helenin gözleri dolarken "abla düşündüğüm şey olmasın " Sandra burukça gülümsemiş ve "çok üzgünüm Helen bende öyle olsun istemezdim" Helen ağlamaya başladığında "annemler neden bunu benden sakladılar ki ben, ben nasıl fark edemedim üvey olduğumu " Sandra Helene sarılarak "üzülme kardeşim biz hala abla kardeşiz, kan bağına gerek yok hem fark etsen de bu değişmeyecekti ki" Helen ablasına sıkıca sarılıp ağlarken "demek annemle babam bu yüzden bana düşkündüler. birde annem benim kraliçe olmamı istiyordu, sırlarla tahta oturan üvey evlat! resmen benim rezil olmamı istiyormuş" Sandra aniden sinirlenen kardeşine bakıp "Helen böyle düşünmemelisin eminim ki saklamak istememişlerdir sadece olaylar öyle gelişmiştir " Helen yine de çok sinirliydi ve "ne olursa olsun abla yine de bunu bilmeye hakkım var. Sen haklıydın anneme bu kadar güvenmemeliydim" Sandra kardeşine tekrar sarıldı "şimdi dikleş ve hazırlanıp annemin konuşmasına gel. hem Kimsenin bunu bilmesine gerek yok bu yüzden kendini çok yıpratma" Helen ablasına bakıp "haklısın abla hemen giyinip geliyorum" Sandra Helenin arkasından tebessüm etti. çünkü o her zaman haklı çıkan kişi olmayı hak ediyordu, yanına Sarah gelip güney kralının geldiği haberini verdiğinde, Sandra gülümseyerek kralın yanına gitmeye başladı. Kral Sandrayı farklı tarz kıyafetle gördüğüne oldukça şaşırsa da mızırca gülümseyerek reverans yapmış ve "çok yakışmış kraliçem " Sandra tebessüm ederek "teşekkürler kral Jasper beğenmenize sevindim, biz kadınlar olarak yeniliğe ihtiyacımız vardı " " çok ama çok güzel olmuşsunuz " Sandra başını eğerek gülmüş ve "teşekkür ederim sizde çok yakışıklısınız " kral daha da keyiflenerek Sandraya yaklaştı o sırada yanlarına Sabrina reverans yaparak gelmiş ve "kraliçem Silverya kralıyla eşi geldi" Sandra Sabrinaya bakıp yanına ilerledi "çok güzel olmuşsun Sabrina, haber için teşekkür ederim nerede bekliyorlar acaba" Sabrina neşeyle gülümseyip "büyük salonda kraliçem" Sandra krala dönüp "sizde gelmez misiniz" kral Sandraya bakıp neden kraliçe sandranın krallığında çıkan isyanla sorumlu olan kişiyi, bu halk görüşmesini çağırdığını anlamaya çalışıyordu. yine de Sandrayı kabul edip peşinden büyük salona girdi. Silverya kralı anında dikleşirken, neden güney kralının burada olduğunu anlamaya çalışıyordu Sandra krala bakıp "gelmeniz beni çok mutlu etti kral Manias " kral tedirgin bir şekilde "davetiniz beni de çok mutlu etti kraliçe Sandra " Sandra dişlerini göstererek gülümseyerek kral Maniasın eşi kraliçeye dönüp " küçük kızınızı getirmemeniz beni biraz şaşırttı ama sanıyorum ki bugün onun yüzme kursu olduğu için gelemedi" kraliçe oldukça şaşırırken, Kral Manias sertçe yutkundu ve kekelemeye özen göstererek " evet kraliçem o yüzden aramıza katılamadı" Sandra kafasını sallayıp Jasper'a döndü "o zaman konuşma yapılacağı alana geçelim " Jasper Sandranın ne yapmaya çalıştığını anlayarak keskin bir gülümsemeyle "nasıl isterseniz kraliçem" Sandra tebessüm edip fısıldayarak teşekkür etti. kral daha çok gülümsediğinde Sandra kralla ilerlemeye başlayarak odadan çıktılar. arkalarından Silverya kralı eşiyle geliyordu, eşi fısıldayarak "kızımızın bugün yüzme kursu olduğunu nasıl bilebilir" kral kaşlarını çatarak "bilmiyorum ama bu ayağını denk al mesajıydı, kısacası kızımızla tehdit etti" kraliçe derin bir nefes alıp "neden bu işlere karıştın ki" diye söylenmeye başlamıştı. Sandra konuşma alanına geldiğinde etrafı inceledi her şey istediği gibi görünüyordu. annesi gururla kürsüsüne çıkıp, halka seslenmeye başladı, alttan alttan Sandranın düzenine laf atmaya başladığında. Sandra kafasını sallayıp annesini onaylıyordu. annesi artık haddini aşma durumuna geldiğinde, herkes nefesini tutmuş annesini dinliyordu. Silverya kralı nefes almayı bile unutmuştu. kral Jaspersa Sandraya bakmaya çekiniyordu. halk fısırdaşmaya başlamıştı. bile, Sandra ağır adımlarla kürsüye yaklaşmaya başladığında, annesi halkı örgütlemeye çalışıyordu "hepiniz bu düzenden sıkılmadınız mı? Daha güzel bir düzen oluşturabiliriz ! Kadınların kıyafetleri saçma şekiller almayan bir düzen mesela " Sandra annesinin yanına gelip, hafifçe annesini kenara itip "şimdi sıra bende LEYDİM" Sandra halkına ve kardeşine bakarak "biz kadınların ne giyeceğine kimsenin karışmasına gerek yok, istediğimiz ve rahat olduğumuz her şeyi giymeye hakkımız var. ben bu hakkı halkıma sunuyorum, emir vermiyorum bir seçenek sunuyorum; ister giyer, ister giymez ama bazı kendini bilmez leydilerin sözleri haddini aşıyor, öyle değil mi? üstelik halkımızın içine onlara zorbalık yaparak , benim adımı kötülemeye çalışan adamları yerleştiren bir leydi ise " annesi gözlerini büyülterek kızına baktı. bunu nasıl bilebilirdi, etrafına bakındığında Silverya kralının da orada olduğunu gördü Sandra Silverya kralına bakarak "bizde krallığa edilen ihanetin cezası bellidir ve ona destek çıkanlarında . Sandra halkına dönüp " özellikle halkıma yapılan bir ihanet ise ,daha sert olunur, Sandranın annesi Sandraya bakıp "ben öyle bir şey yapmadım " Sandra gülümseyerek eliyle işaret verdiğinde, her yeri kanlar içinde bir adamı sürükleyerek getiren generale bakıp başıyla onayladı. Sandra adama yaklaşıp "halkıma eziyet edip , onların iyi niyetini sömürmede sana kim destek çıktı " adam zar zor nefes alarak "anneniz kraliçem" annesi dehşet içinde Sandraya bakıp geri geri giderken "ben senin annenim bana ceza veremezsin" Sandra annesine bakarak "kurallarım nettir leydi Karen, krallığa ihanet edene ölüm cezası verilir. eliyle işaret verip kenara çekildi, Sandra arkasına dönüp halkına gözlerini gezdirdi, halkı Sandradan ne kadar korkulacağını öğrense de, saygı duyuyordu çünkü onlara yapılan bir şeyin cezasını veriyordu. Sandra kardeşine baktığında kafasını Josephin göğsüne koyduğunu gördü, bakmasa da yine de ablasını destekliyordu. Sandra kral Jasper ile Silverya kralına baktı. Jasperın gözleri tutku ile parlıyordu, her şeyi göze alan bir kadına beslediği tutku. Silverya kralı ise dehşet içindeydi, annesine idama yollayan kraliçe kendisine neler yapmazdı. Sandra annesin yanına gidip fısıldayarak " her şeyin bir sonu vardır anne, sen o sonu bana ne kadar getirmeye çalışsan da ben hep kurtuldum -annesi tekrar şaşırırken kızının bunları nasıl bildiğini düşünüyordu - ama sen kurtulamayacaksın , artık yolun sonu . inan bana helenede çok iyi bakacağım, özelliklede kendisini üvey sanarken. annesi gözlerini büyültüp kafasını olumsuzlukla salladı "lütfen" Sandra gözlerinin dolmasına izin verip, arkasına döndü ve halkına bakarak "bu durum beni ne kadar zora soksa da bunu yapmak zorundayım, herkes ihanetin bedelini alır annem olsa bile -gözlerini silip hıçkırığının kaçmasına izin verdi. ardından annesine hafifçe bakıp- seni seviyorum anne, babama benim yerime de sarıl olur mu?- Sandra adamına bakarak annesinin idamını onayladı- adamları annesini düzeneğe çıkartıp boynuna halatı geçirdiler, annesi dik durarak Sandraya bakıyordu. Helen Sandranın ağlayan sesini duymasıyla oda ağlamaya başlamıştı. annesinin ayağının altından çekilen tahtayla annesi çırpınmaya başlamıştı, Sandra dizlerinin bağı çözülmüş gibi yaptığında, yanına Jasper gelip onu sıkıca tuttu. Sandra hıçkırarak annesine baktı. Halkının gözünde, kuralları ve onlar için çok sevdiği annesinin ölme emrini vermiş gibi yapmalıydı, ki yapıyordu da. halkı Sandraya empati duymaya başlayarak, "yanındayız- sen her zaman güçlüsün- yaşasın kraliçe" sloganlarıyla destek olmaya çalışıyordu. Sandra içten içe kahkaha atarak ağlamaya devam ediyordu bu yaşlar mutluluk yaşlarıydı. Helen ablasının yanına gelip ona sıkıca sarıldı ve Sandraya eşlik ederek ağlamaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER
Historical FictionGüçlü bir krallığın ilk kızı olup piyon olmak zordu, özellikle sevilmeyen ve genelde yem olarak kullanılıp ilk yenilen piyon olmak. Hayatım bir satranç oyunu gibiydi. Bazen şah mat olurken, bazen şah mat yapıyordum. Ne kadar fazla zafer kazanırsam...