Cennet Reyhanlarından Bir Gül Hz. Hasan (Radıyellâhü Anh)

9 2 7
                                    

Hasan (radıyellahü anh)

Peygamberimiz (ﷺ), Allah'ın emri üzerine sevgili kızı Hazreti Fâtıma'yı, Hz. Ali'ye (radıyellahü anhümâ) nikâhladı.

Her ikisi de Re­sû­lul­lah'ın (ﷺ) terbiyesi altında büyümüşlerdi. Bu sebeple bütün Müslümanlara örnek olabilecek bir hayat yaşıyorlardı. Peygam­berimiz (ﷺ) de sık sık onları ziyaret ediyor, çeşitli tavsiyelerde bulunuyor, her türlü problemleriyle ilgileniyordu.

Hicret'in 3. yılıydı...
Bu mesut evliliğin üze­rinden bir yıla yakın bir zaman geçmişti. Fâtıma validemiz (radıyellâhü anhâ) hamileydi. Bu, baş­ta Peygamberimiz (ﷺ) olmak üzere bütün Müslümanları sevindirmişti.

Nihayet Allah'ın takdir ettiği gün geldi. Peygamberimiz, sevgili dadısı Ümmü Ey­men (radıyellâhü anhâ) 'i Hazreti Fâtıma (radıyellâhü anhâ) 'nın yanına gönderdi.

Âyete'l-Kürsî, Felak ve Nâs Sûrelerini okumasını tavsiye etti. Hazreti Ümmü Eymen (radıyellâhü anhâ) vakit geçirmeden Hazreti Ali'nin (radıyellâhü anh) evinin yolunu tuttu. Eve vardığında Peygamberimizin (ﷺ) tavsiyesini aynen yerine getirdi. Çok geçmeden Hazreti Hasan (radıyellahü anh) , ihtiyar dünyamızı şereflendirdi.

Peygamberimiz (ﷺ) doğum haberini alır almaz hemen kızının yanına geldi. Çok sevinçliydi, "Oğlum nerede, onu bana gösteriniz?!" buyurdu. Hazreti Hasan'ı (radıyellahü anh) kun­dak içerisinde getirdiler, Peygamberimize (ﷺ) verdiler. Onu kucağına aldı, sevdi. "İsmini ne koydunuz?" diye sordu. Hazreti Ali (radıyellâhü anh) , "Harp" deyince de şöyle buyur­du:

"Muhakkak siz kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleri ile çağırılacaksınız. Öyle ise çocuklarınıza güzel isimler koyunuz."

Peygamberi­miz (ﷺ) daha sonra torununun sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okudu. İs­mini de "Hasan" olarak değiştirdi.[1]
Hasan ( Güzellik, iyilik, hüsn sahibi olmak) demek.

Hazreti Hasan'ın (radıyellâhü anh) doğumunun yedinci gününde iki koç kurban edildi. Saçı tıraş edilerek, ağırlığınca gümüş, sadaka olarak verildi. Aynı zamanda sünnet ettiril­di.


Artık Hazreti Fâtıma'nın (radıyellâhü anhâ ) evi Peygamberimizin (ﷺ) yanında bambaşka bir manaya bürünmüştü. Seyyidler nesline beşiklik ediyordu. Peygamberimiz (ﷺ) kızının evi­ne daha sık gidiyor, torununu seviyor, onu kokluyor, omuzuna alıyordu.

Bir gün yine Hazreti Hasan'ı (radıyellâhü anh) sırtına almıştı. Bunu gören bir sahabi, "Ey çocuk, se­nin binitin ne güzeldir!" dedi. Peygamberimiz (ﷺ), "O da ne güzel bir binici­dir!" buyurdu.[2]

Bir başka gün de Peygamberimiz (ﷺ) , Hazreti Hasan'ı (radıyellâhü anh) severken Akra bin Habis (radıyellâhü anh) yanlarına geldi. "Yâ Re­sû­lal­lah, siz çocukları seviyor musunuz? Benim 10 ço­cuğum var, onlardan hiçbirisini öpmem!" dedi.

Peygamberimiz (ﷺ) ona baktı ve "Merhamet etmeyene merhamet edilmez." buyurdu.[3]

Zaman zaman da Hazreti Hasan (radıyellâhü anh), sevgili dedesinin yanına gider, onun sohbetinde bulunurdu. Yine bir gün Peygamberimizin (ﷺ) ziyaretine gitmişti. Vakit bir hayli geç oldu. Hava kararmıştı. Re­sû­lul­lah (ﷺ ), "Haydi eve git." buyurdu. Ebû Hüreyre de (radıyellahü anh) oradaydı. "Yâ Re­sû­lal­lah, ben götüreyim mi?" dedi. Peygam­berimiz (ﷺ) müsaade etmedi. Bu esnada bir ışık parladı. Hazreti Hasan (radıyellâhü anh) o ışık sayesinde rahatça eve gitti.[4]

Re­sû­lul­lah (ﷺ) kendisi Hazreti Hasan'ı (radıyellâhü anh) çok sevdiği gibi, ümmetine de onu sevmeyi vasiyet etti. "Allah'ım, ben onu seviyorum, Sen de sev; onu seveni de sev!"[5]buyurarak, onu seveni Allah'ın (ﷻ) seveceğini bildirdi.

✔️HULEFÂ'Yİ RAŞİDİN (Asr-ı Saadet'te ki Yıldızlar⭐)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin