MAVİ'YE MAVİ'DEN MEKTUP

9 4 0
                                    

Hiç görmeden aşık olduğum, ölümün en ölümsüzünü üstünde taşıyan, mavinin en çok yakıştığı insan… Belki daha okuyup yazmayı güç bela sökmeye çalışırken aklımıza kazınan isin ‘AtatürkAtatürkAtatürk’ 1881’de başlayan ve bitmeyecek olan, hiç bitmeyen hep büyüyen bir sevgi. Yaşayan bir aşk. Herkesin, tüm dünyanın aşkı. Türklerin babası, atası. Denizlerin ve gökyüzünün eşsiz uyumuna en çok yakışan isim. Cumhuriyet’in kurucusu bir devrim başlangıcı, sevginin en derini, mavinin en güzel tonu… İyi ki varsın Atatürk, iyi ki hala varsın.

Senin içindeki vatan aşkı, gelecek nesillerin, bizlerin sana ve senin gibi senin izindeki o vatan aşkını hiç söndürmeyecek. İlelebet muhafaza ve müdafaa edeceğiz. Türkiye’yi en az senin kadar çok seviyoruz. Sıradan hayatın karanlıklarından sıyrılarak bir yerlere gelmeye çalışıyoruz ve başaracağız da. Gelecek, genç nesillerindir ve genç nesiller senin yolunda, senin askerlerin olarak bu ülkeyi temsil edecek. Rahat uyu mavi gözlü dev. Biz hep; Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

Bu mektuplar Atatürk’ü görmeyip okuldan, ailesinden veya fotoğraflarıyla tanıyan insanların yazdığı mektuplardır.

Onu görebilme mutluluğuna erişmiş insanların duyguları ise bugün hepimizi kıskandıracak denli özeldir. Karşılaştığı her insanın hayatına güzellik katabilmiş Ulu Önderimizle anı biriktirme gururunu yaşamışlardır.

Bu güzel anılardan birisi de İzmir’de gerçekleşmiştir. Hakimiyet-i Milliye İlkokulu Fakir Çocukları Koruma Heyeti İzmir Palas Otelinde 12 Nisan 1934’te bir balo düzenlemiştir. Bu baloya Atatürk de katılarak İzmir halkına büyük mutluluk yaşatmıştır. Hakimiyet-i Milliye İlkokulu öğrencileri bu özel gün için bir albüm hazırlayarak Ulu Önderimize hediye etmiştir. Bu albüm Anıtkabir’de halen sergilenmektedir.

Müsameremizi, sevgili Gazi’miz neşelendirmişti. Balomuzda Gazi’mizin bulunmaları bizler için pek büyük bir tali (kısmet) değil mi arkadaşlar, düşündüm bu balo olmasa idi, bu sevgili babamızı ancak otomobil içinde bir saniye gönderebilirdim. Şimdi ne kadar mutluyum. Benim için o gece bir bayram gecesi idi. Gazi’yi karşımda görürken kalbim sevinçten titriyordu. Gözlerim hep bu sevimli adama bakıyordu. O kadar baktığım halde doyamıyordum. Ağladım, ona sarıldım ve öptüm, sevinç yaşları döktüm, gene doyamadım. Siz de benim gibi doyamadınız mı? Hele Gazi’mizin bize bakarken kalbimizdeki sevinci ömrümde unutamayacağım.
Unutulmayacak bir hatıra…

 12 Nisan Perşembe günü mektebimizin (okulumuzun) fakir çocuklarına himaye heyeti tarafından İzmir Palas Salonları’nda verilen baloya ben de gittim. Öğretmenimizin o gün bize müjdelediği havadis hakikat olmuş, Sevgili Gazi Babamız baloyu şereflendirmişlerdir. Gazimizin kapıdan girmesini büyük bir alkış tufanı takip etti.

Sevimli adımlarla yavaş yavaş talebelerin oynadıkları sahnenin bir tarafına oturdular. Herkesin kalbinin en derin köşesinden gelen bir sevinç kaplamıştı. Büyük küçük herkes mübarekGazimizin ellerini, yüzünü öpmek için adeta birbirleriyle rekabet ediyorlardı. Bende bir şeyinGazi‘ye doğru çekildiğimi hissettim. Dünyanın en büyük adamı karşımızda bulunuyordu. Nihayet şimdiye kadar kavuşamadığım emelime bu akşam hasıl olmuştum. İçimizde zaptı kabil olmayan heyecan ve helecan vardı. Gözlerimizi ondan ayıramıyorduk. Bu tatlı geçen bir saat bir dakika bile sürmedi. Bizi helecan ve heyecan içinde bırakan Gazimiz İzmir Palas salonlarını terk ettiği zaman adeta herkesi bir hüzün istila etmişti.

12 Nisan 1934 gecesi hiç unutulmayacak, ebedi bir hatıra olarak kalbimizde kalacaktır.

Bu baloda yaşanan güzel bir anı da Atatürk’ün tüm Türk insanında özellikle çocuklarda yarattığı sevgiyi ortaya koymaktadır.

12 Nisan 1934 tarihinde gerçekleşen baloda, küçük Ali, kollarını ona doğru uzatarak içten gelen bir sesle:

– Senin adını andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda bir şeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah seni doya doya öpmek istiyorum, diye haykırdı.

 O zaman ATATÜRK kollarını açtı:

– Öyle ise gel öp, dedi.

Ali koştu boynuna sarıldı.

Diğer çocuklar dururlar mı?

– Biz de biz de… diye bağırarak koştular öptüler, öptüler.

Heyecandan ağlıyorduk, yaverler, paşalar, Vali (Kâzım DİRİK) hatta kendisi de… Sonra… Hiç unutamayacağım şu sözleri söyledi:

– İşte benim neslim bunlar. Bunlarla biz aynı nesildeniz.

Türkiye’nin dört bir tarafından Anıtkabir Komutanlığı’na gelen bu mektuplar gösteriyor kiAtatürk yaptıklarıyla Türk Milleti’nin kalbinde taht kurmuş büyük bir liderdir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Türkiye’nin dört bir tarafından Anıtkabir Komutanlığı’na gelen bu mektuplar gösteriyor kiAtatürk yaptıklarıyla Türk Milleti’nin kalbinde taht kurmuş büyük bir liderdir. Daha binlercesini de paylaşabileceğimiz mektupların ortak temasınıAtatürk sevgisi oluşturuyor. Atatürk, Türk insanına sunduğu sonsuz sevgiyle mutlu bir yaşam vaat etmiştir. Türk insanı da bu özveriyi görmüş, yıllar geçse de Atatürk’ü yaşatmaya adeta ant içmiştir.

Şairin dediği gibi ‘Mustafa Kemal’i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.’

Minik yüreklere işlenen Atatürk sevgisiyle Atatürk’ün değerleri yaşatılmaya devam edilecektir. Atatürk’ün en çok önemsediği ‘eğitim’ sayesindeAtatürk’ü anlayan bireyler yetiştirmek bugünün öğretmenlerinin ödevidir. Türk milleti, kurtarıcısıUlu Önder Atatürk’e daima sahip çıkacaktır.

SARI SAÇLIM MAVİ GÖZLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin