18. Bölüm

656 85 314
                                    

Selamlar! Artık tam anlamıyla asıl olaylara girdiğimiz bir bölümle geldim!

Oylamayı ve düşüncelerinizi eleştirilerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın<3 Bölümler 150'yi aşkın okunmaya ulaşırken sadece 25-30 oy alıyor, oylamayan okuyucular da alttaki yıldızdan bölümü oylarlarsa çok sevinirim^^

Bölümü medyadaki müzikle beraber okursanız çok daha güzel olur.

Keyifli okumalar dilerim^^

🪐

🎧Lana Del Rey - Summertime Sadness🎧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎧Lana Del Rey - Summertime Sadness🎧

BERİN
"Biz çoktan mağlup olmuştuk, daha fazla savaşmak ne işe yarardı ki? İnsan kazanmak için savaşmalıydı, mağlup olmamak için değil."

MS 2512

Zamansız Bölge'nin labirentimsi koridorlarındaki ceset yığınında dolaşan bakışlarım, zihnimde korkunç şeyler uyandırırken ruhum bedenimden çekilmiş gibiydi, hatta muhtemelen basbayağı öyleydi. Bakışlarım, biraz önce kollarımdayken çığlıklar attığım Barkın'da dolaştı, ardından da onun biraz ilerisindeki Aslan'ın cesetinde. Koyu kırmızı kan zihnimdeki anılara sıçramış ve onlarla ilgili olan her şeyi kana bulamıştı. Köşede Kırmızı'nın ceseti vardı, biraz arkada aslında 2512 yılına açılan duvarı yıkmak için patlatılması planlanan fakat Merkez Askerlerin baskınından sonra mecbur kalınıp onların tarafına attığımız bombaları ayarlayan Ufuk vardı ve son nefesini veriyordu. Bu bomba sayesinde geri çekilen Merkez Askerlerine karşı içimde her türlü küfür inşa olurken kendimi başıboş bir balon gibi hissediyordum. Yeterince yukarıya çıkan her balon patlamaya mahkûm değil miydi?

Arkamdan gelen Suna abla hızla ellerimi tutarken, "Berin, Merkez Askerleri gelmeden kaçmalıyız! Benim için dayan, n'olur?" dedi nefes nefese.

Hâlâ mı devam ediyordu bu kovalamaca? Ne için yaşanıyordu tüm bunlar? Her şeyin sonsuza kadar mahvolduğu o anda, zihnimde yaşadığım farkındalık tüm bedenimin sarsılmasına yol açtı. O sırada serbestçe dolaşan gözlerim farklı bir cesete daha tutundu. Bu yeni tablo korkunç yeni izler çizerek beynime kazınırken Suna ablayı bırakıp oraya koştum. Merkez Askerleri umurumda değildi, yakalanmak hiç umurumda değildi. Asıl kaçtığım ölümler beni yakalamışken geri kalanından kaçmanın hiçbir önemi yoktu.

2494 (Zaman Yöneticisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin