38. BÖLÜM: SON DİLEĞİM

146 16 99
                                    

"Sonra o kedi, kralın yanına gitmiş. Hayvanlar dünyası kralı da bir kediymiş. Sapsarı tüyleri varmış-" derken, bir milyonuncu defa duraksadım.

Ah, hayır. Duraksamak zorunda bırakıldım.

"Neden aslan değil de kedi kralmış?"

Yeniden, derin bir nefes aldım. Zira bu hikayeyi bitirmek istemiyor olsaydım, şu ana kadar bile sabırlı kalamazdım.

"Öyle gerekmiş Arda'cığım, devam ediyorum ben." dediğimde dudaklarını büzüp göğsüme daha da sokulan miniğime şefkatle baktım. Yüzümde peyda olan gülümseme kalbimden kopan bir parça gibiydi. Bu sefer hissettiğim sevginin yoğunluğuyla küçük bir iç çekerken, devam ettim.

"Evet, kral kedinin sapsarı tüyleri varmış ve gözleri de yemyeşilmiş-"

"Aynı seninkiler gibi mi?"

Sinirli bir inleme dudaklarımdan kaçtığında Arda'nın meraklı bakan gözleri büyüdü ama bu bile yatıştırmadı içimdeki sabırsızlığı. Küskünce "Anlatmıyorum ya, her gece masalla mı uyutuyor sanki annen seni? Kapat gözlerini, uyu çabuk." dediğimde Arda derince ofladı. Omuz silkip "Zaten hikaye de çok komikti." dediğinde yüzümdeki hayret dolu ifadeye asla bakmadı ve her şeye rağmen sıkıca sarılarak gözlerini kapattı.

Ne kadar olmuştu? İki dakika belki. Yaklaşık kırk beş dakikadır, yüzlerce kez bölünmeye rağmen uyusun diye anlattığım masalda gözlerini kapatmayan çocuk, şimdi saniyesinde uyumuştu.

Şaşkın bir gülüş bu sefer ele geçirdi dudaklarımı. Miniğimin saçlarına bir öpücük bırakırken ben de kollarımı ona doladım ve verdiği huzurun tadını çıkardım.

Bu ikinci gecemizdi Arda'yla. Bir gün evvel dayısı getirmişti ve ilk gece özlemden olsa gerek koynuma sokulur sokulmaz uyumuştu. Bu gece ise, artık nazını bana geçirme vaktiydi beyefendinin. Öyle ya, teyzesine naz yaparak elde etmediği şey de yoktu. Yine de, ikimiz de halimizden memnunduk, zira naz yaparken öyle tatlı oluyordu ki onu ısırmamak için zor tutuyordum kendimi. Tabii, Arda'nın istekleri sınırlarımızı aşmadığı sürece.

Benim de gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığı sırada telefonumun mesaj sesi yükselince gözlerim biraz açıldı ve Arda'yı rahatsız etmemeye çalışarak uzanıp aldım. Cihangir'dendi mesaj. Arda'yla gün içinde oyun oynamış, miniğimin kalbini tekrar tekrar kazanmıştı ve yarın ben son sınavıma gittiğimde de birlikte kalacaklardı. Gizem dün Egemen abilere gitmişti ve Gökçe de benden önce evden çıkacaktı. Halimiz böyle olunca, iki sevdiğim bir süre baş başa kalacak gibiydi.

Tekrar kapanan gözlerimi zorlukla arayıp bildirime tıkladığımda mesaj açıldı. "Uyudunuz mu?" yazmıştı Cihangir. Üzerimdeki askılı pijamanın çoğunluğunu Arda kapattığı için rahatlıkla bir fotoğrafımızı çekip gönderdiğimde hemen gördü ama bir süre yazmadı. Fotoğrafa baktığını düşündüğüm için, ben de usulca bekledim onu.

Çok kısa bir süre sonra telefonuma mesajları düştü. "Eşsiz bir güzelliktesiniz." yazmıştı, hemen ardından "Çok yorgun görünüyorsun, uyu artık güzelim." yazdığında itiraz edecek değildim. İlk mesajına kalp yollayarak karşılık verdikten sonra, ikinci mesajı için yalnızca bir mesaj attım.

"Lütfen geldiğinde uyanık olmazsam acımadan yataktan at beni. Sana uyandım, tamam, kalkıyorum gibi şeyler söylersem de inanma. O ben değilim. O içimdeki iptal edemediğim hazır cevap programı ve ben o zamanlar uyanık olmuyorum."

Cihangir ne tepki vermişti ama bilmiyorum ama ben fazlasıyla ciddiydim. Birkaç dakikanın sonunda "Böyle bir şey yapmama gerek kalmayacağını hissediyorum." yazdığında sadece güldüm.

SONSUZ ADIMLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin