Müzikten alıntı;
"... Uçan kuşlar martılar
Yeşil tatlı bir bahar
Gülen şen sevdalılar vardı.."
Zeki Müren~İnleyen Nağmeler
~~~~~~~
Hünkar gözündeki yaşı sildi, arkasını döndü ve elinde sıkı sıkı tuttuğu tohumlar ile evine doğru ilerledi. Ali Rahmet Hünkar'ın bu kadar etkileneceğini hiç düşünmemişti. Gözündeki yaş,yüzündeki kırgınlık,zümrütlerindeki üzüntü...Çok derininde bir yerlerinde dokunduğunu hissetmişti. Bir süre Hünkar'ın arkasından bakakaldı.Ali Rahmet bahçedeyken Filiz yanına indi.-Filiz:Ali Rahmet abi iyi misin?
Ali Rahmet Filiz'i birden karşısında görünce yaşadığı şaşkınlığı gizlemeye çalışırcasına hafifçe gülümsedi.
-Ali Rahmet:İyiyim iyiym Filiz'ciğim
-Filiz:Bi dalgın görünüyorsun da onun için sordum.
-Ali Rahmet:Yok yok bir şey,teşekkürler sorduğun için.
Ali Rahmet arkasını dönmüş giderken
-Filiz:Nerelere daldığını ben anlıyorum,hatta nererlere daldığınızı.
Ali Rahmet Filiz'e dönerek
-Ali Rahmet:Nerelere dalıyormuşum bakalım?
Filiz iyice Ali Rahmet'e yaklaşarak sessiz bir biçimde
-Filiz:Ablamla yeniden buluşmak istersen ben sizi idare ederim merak etme.
-Ali Rahmet:Filizcim senin düşündüğün gibi bir şey değil emin ol.
-Filiz: Tabi muhakkak öyledir de aklında bulunsun diye dedim benFiliz imalı gülüşünün ardından hızlıca ablasının yanına gitti. Ali Rahmet'te sırıta sırıta bahçedeki işlerine döndü.
Hünkar tohumlar için çok uygun güzel bir saksı bulmuş,içine toprak dolduruyordu.Bunlarla uğraşırken çok neşeli görünüyordu.Hatta bir yandan da radyoda çalan şarkıya eşlik ediyordu:
''İnleyen nağmeler ruhumu sardı
Bir rüya ki orda hep şarkılar vardı...''Filiz ablasının bu neşeli halini keyifle izliyordu.Hünkar'ın sesi gerçekten güzeldi .Ama çok nadir şarkı söylerdi.Filiz o nadir anlardan birinde olduğu için bir süre sessizce dinledi ablasını.
Hünkar saksının toprak işini hallettikten sonra tohumları da alıp odasına çıkmak için kapıya dönerken tatlı tatlı sırıtarak onu izleyen kardeşini gördü.
-Hünkar:Ayh napıyorsun orada sessiz sessiz Filiz.Ödüm patladı.
-Filiz:Asıl sen neler yapıyorsun abla.Dalmışsın,ne bu neşe.Allah arttırsın
-Hünkar:Çekil şuradan Filiz elim dolu görmüyor musun?Hünkar elinde saksı ve tohumla odasına çıkarken Filiz'de onun peşinden gitti.Hünkar odasının perdesini açıp saksıyı camının kenarına yerleştirdi.
-Filiz:Abla perdeyi iyice aç ki Ali Rahmet abi aşağıda seni daha rahat görsün.
Hünkar Filiz'e öyle bir bakış attı ki Filiz fırtına öncesi sessizliği sezer gibi koşarak aşağı doğru gitti.Hünkar tohumu ekmekle uğraşırken bir yandan da Filiz'in ardından bağırdı
-Hünkar:Kaçma Filiizzz kaçma.Şu işim bitsin dürücem defterini
Hünkar tohumları dikkatlice toprağa gömüp sularken Ali Rahmet'te onu görmüş,penceresine yakın bir yerde durup izlemye başlamıştı.Hünkar işini bitirip kafasını kaldırınca Ali Rahmet'le göz göze geldiler.Ali Rahmet gülümsedi,Hünkar utanarak perdeyi çekti ve yatağına uzandı.
Çukurova'da bir gün daha sona ererken,ihtişamlı gökyüzü kendini karanlığa teslim etmişti.Bu gece gök yıldız doluyudu. Gecenin o güzel büyüsü neşe ile de karışmıştı.Ali Rahmet yatağına uzanmış kitabını okuyordu.Kafası karışık,aklının bir yanı hep Hünkar'daydı ve buna engel olamıyordu.Bu gün Cemal Süreya'da sanki onun kafa karışıklığını gidermek ister gibi,ona cevap verir gibiydi.Okuduğu her satır,her cümle Hünkar'a çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
FanfictionBu hikaye Çukurova topraklarında gönüle düşen bir sevda hikayesidir.Süveyda'nın gönül sevgisine uzanışıdır... Hünkar ve Ali Rahmet'in dillere destan güzel sevdasına benim penceremden bir bakış;