~Sadece Sizin İçin~

44.1K 1.6K 128
                                    

İyi okumalar...
Yoğun ve hızlı yağan yağmurun altında eve doğru yürüyordum. Evden gazete almak için çıkmıştım, iş ilanlarına bakmam gerekiyordu.

Bir iş bulmam gerekiyordu. İki gün önce işimden kovulmuştum. Neden mi? Yaşıtlarımın okuduğu bir lisede tuvaletleri temizliyordum. Özel bir liseydi.

Kovulmamın nedeni ise tuvalette ki aynanın önünde bir ruj görmüştüm. Rengini gördüğümde gözlerim kamaşmıştı. Hiç böyle bir rujum olmamıştı. Paramda yetmezdi zaten. Pahalı bir ruja benziyordu.

Dudağıma tam biraz değireceğim sırada ise tuvalete bir kız girip cırtlak sesiyle bağırmıştı.

'Bu benim rujum! Rujumu çalmış!' demişti. O kız yüzünden hırsız damgası yiyerek işimden kovulmuştum. Zaten o iş bana iyi gelmiyordu. Benim yaşıtımdaki insanlar okuyordu, gelecekleri için. Benim doğru düzgün bir geleceğim bile yoktu. Bir amacım yoktu.

Ben orta okulu bitirmiştim sadece. Liseye gidememiştim, neden mi? Annem yataklara düştü, çok kötü bir hastalığa yakalandı. Kanser.

Hem annemin ilaçlarının parasını ödemek için hem de iki kardeşlerimin de okuması için çalışıyordum. Beşinci sınıfa giden bir kız kardeşim ve daha üçüncü  sınıfa giden bir kız kardeşim daha vardı.

Onlar için ayaktayım. Bende okumak isterdim, şuan lise son sınıfta olmam gerekirdi. Ancak çok geçti, zaten geç olmasa bile okuyamazdım. Okul masrafları da eklenirdi.

Sonunda eve vardığımda, babamdan kalmış olan çok eski ve yıkılacakmış gibi duran eve, anahtarım ile girdim.

Babam mı? Bizi terk etmişti, arkasına bakmadan gitmişti. Evet ondan nefret ediyorum. Bir insan kendi kanından olan birisinden nefret edebiliyor. Bunu çok iyi biliyorum. Ölmesini diledim hep. Babam olsada ondan ölesiye nefret ediyorum.

Aklımda dolaşan kötü anılardan annemin sesi ile sıyrıldım.

"Kızım Beril, sen mi geldin?" diye seslendi içeriden. Üzerimdeki kaç kere diktiğim yamalı montu çıkarttım ve askılağa astım.

"Evet anne, ben geldim." diyerek elimdeki poşetin içinde olan gazete ile salona girdim.

Salonda; Eskimiş bir halı, iki tane bordo renginde süngerleri görülecek kadar yırtılmış çekyat, eski çok küçük bir televizyon, kardeşlerimin ders çalıştığı orta boylu bir masa ve soba vardı.

Annem üzerinde yorgan ile çekyatta yatıyordu. Elinde de canı sıkıldığı zaman açıp dinlediği küçük bir radyosu vardı.

"Hoşgeldin kızım." dedi annem. Ardından da öksürdü. Öksürmesinden nefret ediyorum. Ona bir şey olacak diye çok korkuyorum.

"İlaçlarını içtin mi anne?" diye sordum. Başını olumlu anlamda salladı. Yanına gidip yanaklarına sulu öpücüklerimi bıraktım.

Gazeteyi poşetten çıkartıp kucağıma koydum. Elime de bir kalem alıp iş ilanlarının olduğu sayfayı açtım.

Hadi bakalım, neler bulacağız acaba?
İş ilanlarını sıra sıra okumaya başladım, düşünebileceklerimin yanına kalemle hafif bir çizgi çiziyordum.

'Acil eve hizmetçi aranıyor! Sadece temizlemek için değil, hizmet için. Hem de çok iyi bir maaş vereceğiz.
Telefon Numarası: 05** *** ****'

Hizmetçi KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin