Mika ani bir hareketle başını kaldırdı. Bu rüya onu çok germişti. Planladıkları şey ve şimdi bu rüya... Bunları yaşamazlardı, değil mi?Ve o kadın... Mika o kadını çok iyi tanıyordu.
Yanına baktı endişeyle. Yuu yanında kafasını Mika'nın göğsüne yaslamış halde uyuyordu. Mika ise kafasını duvara yaslamış ama vücudu yere yatar vaziyetteydi. Çok garip bir duruştu bu ve boynunu ağrıtmıştı.
'' Hey, Yuu-chan! ''
'' Hm? ''
'' Sabah oldu. ''
'' Uykum var Mika. Sen git oyun falan oyna hadi. ''
'' Çok sıkıcısın Yuu-chan! Neyse ben deneye gidiyorum. ''
Mika ayağa kalkmaya yeltenince Yuu telaşla bileğinden tuttu.
'' Yuu-chan deneye gitmeli- ''
'' Deneye gitme! ''
Mika şaşkınlıkla önünde gözlerini kaçıran telaşlı çocuğa baktı.
'' İçimde kötü bir his var. Be-ben... ''
Mika Yuu'nun bileğinden tutmuş elini çekti ve kollarını sardı ona. Sarıldı ve Yuu'nun kulağına eğildi.
'' Korkma. Deney olacak ve bitecek. Her zaman ki gibi. ''
Yuu'nun yanağından akan gözyaşı ile geri çekildi. Önünde ki siyah saçlı çocuğa son bir bakış attı ve gülümsedi. Kapıya yöneldi ve odadan çıkıp kapıyı kapattı.
Mika'nın son sözleri Yuu'nun canını sıkmıştı. 'Her zaman ki gibi.' keşke bunu normalleştirmeselerdi. Ama onların günlük hayatları hep bununla geçiyordu. Mika her deneye gideceği zaman Yuu onu tutuyordu. Bazen bunun için kavga ediyorlardı ama ne kadar gereksiz de olsa Yuu'nun içinde ki o his gitmiyordu. Hep bir yumru olarak onda kalıyordu. Her ne kadar günün sonunda Mika ona gülümsese de, bir gün o içinde ki hissin gerçek olmasından korkuyordu.
Bir süre yerde öylece oturdu Yuu. Düşündü düşündü... Ne yapabilirdi? Acaba Mika deneydeyken planı gerçekleştirmek için hazırlık mı yapsaydı? Ne farkederdi ki... Yine ceza alacaklardı.
Yavaşça doğruldu yerinden. Sağ soluna baktıktan sonra odadan çıktı. Yemekhaneye kadar yürüdü. Yemeğini aldı ve masasına geçti. Yine aynı gün, yine aynı insanlar, yine aynı yer, yine aynı tatta reçel, yine aynı şekilde bakan yüzler... Herkes neden böyleydi? Bir kişide gülümseyemez miydi şu kasvetli ortamda? Belki kasvetinden kurtulurdu bu soğuk duvarlar.
Bu düşüncelerle önünde ki kahvaltıyla sadece bakışmakla kalan Yuu aniden masadan gelen sesle irkildi. Önceden burada kavga ettiği çocuk yine karşısındaydı.
'' Hey, neden bu kadar kasvetlisin? Etrafa kötü bir enerji saçıyorsun. N'oldu sana? ''
Yuu karşısında ki kızıl saçlı çocuğa anlamaz bakışlar attı.
'' Git başımdan. Hem kötü enerji saçan sensin. Bunları söylerken nasıl o yüz ifadesini takınabiliyorsun anlamıyorum. ''
Kızıl tek kaşını havaya kaldırdı.
'' Nasıl bir yüz ifadesi? ''
Yuu bıkkınlıkla bir nefes verdi ve kızıla soğuk bir bakış yolladı.
'' Böyle. Aşırı ifadesiz ve soğuk bakıyordun. Duygusuz musun sen? ''
'' Duygusuz falan değilim ben. Hem sen şu önündekini ye sonra konuşursun. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Carnatıons /MikaYuu
AcakMika, Yuu ile beraber anılardan, zamandan kaçmaya çalışır. Her şey geri teperken, anılar kendini yavaş yavaş tekrarlamaya başlar ve zihinlerinde tekrardan yer bulur. Okumak için ONS izlemiş olmanız gerekmez. ~ Kırmızı karanfil, tutkulu aşk, aşkın...