"Sevmesen ölürdün" komidinin ikinci çekmecesinin boş olduğunu gördüp,alttaki çekmeceyi açtı.
"Sevdin onu öldün" çekmecedeki kurumuş biberiye çiçeklerinin arasındaki sigara dallarından bir tanesini dudaklarının arasını koydu ve ayaklanıp mutfağa ilerledi.
"Sevmesen ölürdün ama sevdin yine öldün" mutfak dolaplarını bir bir açıp kibrit kutusunu ararken,bir yandan da nerden diline takıldığını bilmediği şarkıyı mırıldandı.En son aradığı kibrit kutusunu bulup dudaklarına yaklaştırdı,sigarasını yaktı,içine çekti ve ağır ağır mutfak penceresinin önüne doğru ilerledi.
Buydu, Werther'in
hayatı bundan ibaretti,birkaç dal sigara,kibrit çöpleri,kurumuş biberiyeler...Son kez dumanı içine çekip bitmiş dalı pervazda söndürdü. İkinciyi yakmak için haraketlendi. Diğer dalı da dudaklarına götürüp yakacaktı ki çok nadir yaşanan bir olay oldu;
Kapı zili çaldı.
Duyduğu zil sesi ile eli havada kaldı bir süre,ardından hiç acele etmeden kibriti kutunun kenarına sürttü, ve dudaklarına götürüp sigarasını yaktı.
Ağır ağır yürüyerek kapının önüne ulaştı,sigarasını dudaklarından ayırıp iki parmağının arasına sıkıştırarak kapıyı açtı.
Kimseler yoktu.
Kapıyı kapatacakken yerdeki mor renkli zarfı gördü.Bir süre etrafa bakıp zarfı eline aldı;
//
Merhaba Bayım,nasılsınız? İyi değilsiniz biliyorum lakin sormayacağım size bu namütehani üzgünlüğünüzün sebebini,çünkü biliyorum tek kelime çıkamaz dudaklarınızdan.
Biliyorum ne yazsam boş zira aklınızdaki tek soru "Bu da kim?"
Bilmiyorum Bayım ben kimim,neyin nesiyim. Belki defalarca aynı yolda yürüdük sizinle,belki geçen poşetlerini taşımasında yardım ettiğiniz o güzel kadınım,belki de çok yakından bir dostunuzum. Ne önemi var?
Ben siz kimi hayal ediyorsanız o kişiyim Bayım. Yahut da ben sizim,sizin iç sesinizim.Bilmiyorum Bayım.Bilmiyorum belki de bu bir hastalık,size duyduğum bu güçlü duygu bir takıntı. Ne korkunç...
Sanmam,ben size aşığım Bayım,zira beni görmezden geldip bir kadına aşık olduğunuz zaman bile içimde en ufak bir nefret kırıntısı yoktu. Demem o ki aşkın yanına nefreti koyamazsınız,eğer koyabiliyorsan o aşk değil,hastalıktır.Çıkamıyorum karşınıza,ben anlamam sizi,yetemem size.Çünkü ben hâlâ bir çocuğun Bayım.Çok isterdim sizinle aynı olgunluğa sahip olmayı,çok isterdim sizinle aynı okulda okumuş olmayı,beraber büyümeyi isterdim hem de ne çok...
Kıskanıyorum Bayım,kıskanıyorum sesinizi işitip geçen insanları.Onlar için basit olan şey benım için o kadar mühim ki anlatamam size.
Keşke Bayım,keşke sesinizi bir kez işitebilsem... Kendi sesimi de duymadım hiç fakat sızın sesınızı duyabilmek kadar mühim değil.Lakin,tanıyorum sizi hem de sizden daha iyi tanıyorum.
Mesela siz bir çiçeği koparmadan koklamayı bilmiyorsunuz bayım,bir kadınla sevişmeden sevmeyi,dövüşmeden barışmayı bilmiyorsuzunuz. Ne güneşin küfür yemediği kaldı sizden ne de yağmurun.
Kaç güzel cümle çıkar ağzınızdan,daha doğrusu kaç tanesini dile dökebildiniz?
Korkmayın Bayım söyleyin,gülümsetin insanları.
Kaç defa anlamaya çalıştınız kendinizi?
Yüzünüzü mosmor eden koca bir yalnızlığınız var lakin,göremiyorsunuz,
burnunuzun ucundaki doğru olanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm mektupları
Fanfictionseviyordum sizi seviyordum sizi: ve bu aşk belki içimde sönmedi bütünüyle; fakat üzmesin sizi artık bu sevgi; istemem üzülmenizi hiçbir şeyle. sessizce, umutsuzca seviyordum sizi, kah ürkeklik, kah kıskançlıkla üzgün; bu öyle içten, öyle cand...