36.Bölüm

1.6K 116 136
                                    

Yeni bölümün gelmesi için Oy sınırı +70, yorum sınırı +110'dur. Sınır tamamlandığı an 37.Bölüm gelecektir!

Lütfen OY VERMEYİ ve YORUM YAPMAYI unutmayın bu benim için ve yazma tutkum için oldukça önemli. HAYALET OKUYUCU OLMAYIN LÜTFEN! Sizler için çok fazla emek veriyorum sizin yapmanız gerekenler ise saniyelerinizi bile almayacak şeyler.

Arkadaşlarınızla paylaşarak ailemizin büyümesinde yardımcı olabilirsiniz. O yüzden oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çok çok çok seviyorum bir tanelerim! Lütfen bölümü hazmederek, yavaşça okuyun.

Satır arası yorumlarınız beni çok mutlu ediyor o yüzden bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim...

BÖLÜM 36: |KEHANET OYUNLARI VE SAKLANAN SIRLAR|

Andrew yüzünde hiç çekinmeden gösterdiği neşeyle kocaman bir avluda yürürken kendimi resmen bir sarayda gibi hissetmiştim. Mekan hafif loştu ama pencereden yansıyan ışık etrafı çok net bir şekilde aydınlatıyordu.

Andrew’e nazaran her şey krem rengiydi. Duvara asılmış olan bir sürü tablo, yerlere konulmuş büyük mumlar, çiçekler ve daha nice aksesuar gerçekten de hoşuma gitmişti. Nereye kadar tırmandığını bilmediğim merdivenlere yöneldiğimizde Andrew’in peşinden merdivenlere yöneldim.

Merdivenleri çıktığımızda Andrew bir koridora yöneldi ve koridordan hiç sapmadan sonuna kadar yürüdü. Koridorun sonuna, duvarın önünde durduğumuzda Andrew’in ne yapacağını merakla izliyordum. Andrew duvarda asılı olan tabloyu kaldırarak elini duvara yasladığında birkaç saniye boyunca hiçbir şey olmadı fakat ardından bir tıkırtı sesinden sonra duvar bir kapı şekline büründüğünde şaşırmamak ve sorgulamamak adına kendimi zor tutmuştum.

“Andrew?” diye seslendiğimde Andrew arkasını dönmeden, “Efendim?” diye sordu. “Sen salak mısın?” dediğimde Andrew hızla yüzünü bana döndüğünde kaşlarının çatık olduğunu gördüm. “Ne saçmalıyorsun?”

Gözlerimi devirerek onu süzdüğümde gözlerimle tabloyu gösterdim. “Bu koridorda sadece tek bir tablo var Andrew, o da bu gizli geçit olan tablo ve ne tuhaf ki bu tablo da koridorun sonunda. Yani demek istediğim şu ki bu koridor ve bu tablo,  ’Burada gizli bir şeyler var!’ diye bağırıyor resmen. Senin daha zeki olduğunu düşünmüştüm. Eğer saklamak istiyorsan bütün duvarlara tablo olması gerekirdi.” Dediğimde Andrew’in gözleri şaşkınlıkla irileşti ve gözlerime bakakaldı.

Andrew sessizce, “Haklısın,” diye mırıldanarak kapıdan içeriye geçtiğinde bende onun arkasından sırıtarak ilerlemeye başladım. Bir odaya girdiğimizde Andrew kapıyı arkamızdan kapatarak bana tam karşımızda duran iki kişilik deri koltuğu gösterdiğinde vakit kaybetmeden koltuğa ilerledim ve oturdum. Andrew’de yanıma oturduğunda, “Çıkar hadi kitabı.” Demişti.

Yanımda getirdiğim çantanın fermuarını açarak kitabı çıkardığımda hızlanan nefesimi ve kalp atışlarımla derin nefesler almaya başladım ve çantayı yere bırakarak kitabı kucağıma koydum.

Kitabın deri kapağını elimle kavradığımda nefeslerim sıklaşmış, açmaya tedirgin olmuştum. Bunu hisseden Andrew, “Tedirgin olma, aç hadi.” Dediğinde anlık bir cesaretle kitabın kapağını açtım.

Hiçbir şey yoktu.

Kitabın birkaç sayfasını daha çevirdiğimde bir yazı göremediğim an panikleyerek, “Yazılar nerede?” diye sormuştum. Andrew sakince kitabın sayfalarını çeviren ellerimin üzerine ellerini koyarak, “Sakin ol.” Diyerek beni durdurmuştu. Bakışlarım ona döndüğünde, “Kitabı okuyabilmemiz için kanımızı kitabın ilk sayfasına damlatmamız gerekiyor, ondan yazılar yok.”

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin