"Ji A sakin ol!" Onu dinlemeyerek şifonyerin üzerinde bulunan her şeyi yere indirdim. Parfüm şişeleri kırılmış ve zemini ıslatmıştı.
"Uzak dur benden Chanyeol! Madem ayrılmak istiyorsun, git buradan!" Bana yaklaştığında göğsünden hızla itip yere düşmesine sebep oldum.
İlk kez ona karşı çıkıyordum. Hayatımda ilk kez Chanyeol'e el kaldırmıştım. Canını yakmıştım onun. Fakat o benim canımı daha çok yakmıştı. Beş yılıma sığdırmıştım ben onu ve o beni sadece beş dakika da hayatından çıkarıyordu.
"Ji A bak-" kulaklarımı kapattım. Hiçbir şey duymak istemiyordum. Ayrılmak mı istiyordu? Tamam.
"Chanyeol sana çık dışarı dedim! Duymak istemiyorum tamam mı? Beni rahat bırak! Gelme buraya bir daha!" Bu evi birlikte almıştık. Her köşesini birlikte tasarlayıp, özenle eşyalarımızı yerleştirmiştik.
Yerden kalkıp odadan çıkışını izledim. Sadece kendisini değil, her şeyimizi de götürmüştü yanında. Anılarımız, mutluluğumuz, hayallerimiz... Her şeyimiz onunla birlikte gitmişti gözlerimin önünde.
"OROSPU ÇOCUĞUNUN TEKİSİN PARK CHANYEOL!" Avazımın çıktığı kadar bağırdım arkasından. Bizi bitirmişti.
Vücudumdan çekilmişti sanki tüm gücüm. Yere düştüm ve kendimi kalkmak için zorlamadım. Olduğum yere uzandım ve bacaklarımı kendime çekerek kahverenginin açık tonlarına sahip parkenin üzerinde cenin pozisyonu aldım.
Saatlerce aynı şekilde kalarak ağlamaya devam ettim umutsuzca.
Gelmesini bekliyordum ama gelmiyordu. Park Chanyeol neden gelmiyorsun? Gerçekten artık beni sevmiyor musun?
Hıçkırıklarım odayı doldurmaya devam ettiği her saniye kapının açılmasını bekliyordum. İçeri girip beni yerden kaldırmasını ve ard arda susmadan pişman olduğunu söylemesini. Ama hiçbir şey olmuyordu. Gelmiyordu.
Orada uzun süre ağlamaya devam etmiştim. Kapının açılması ile yorgun düşen bedenimi kapıya bakmak için zorladım. Gelmiş miydin?
"Sehun..." sen değildin. Gelen kişi arkadaşımız Oh Sehun'dan başkası değildi.
"Sehun gitti." Sehun hızla yaklaşarak beni yerden kaldırdı.
"Biliyorum." Sıkıca sarıldı bana. Onunda gözleri dolmuştu. Soğuk görünen kişiliğinin aksine oldukça duygusal bir kişilikti. Her gün bizim için dua ettiğini söyleyerek ağlayan birisiydi o. Tabii bizim onunla dalga geçmemiz ile bizim için dua etmeyi kestiğini söylerdi.
Aklıma gelen anılar ile minik bir kahkaha bıraktım. Sehun'un sadece varlığı bile beni birkaç saniyeliğine düştüğüm çukurdan çıkarmaya yetmişti.
"Ji A iyi misin?" Başımı olumsuz anlamda salladım. Ona yalan söyleyecek değildim ki zaten o da görüyordu iyi olmadığımı.
"Neden geldin?" Kısılmış sesim ile konuştum. Uzun süre ağlamak ve bağırmak sesimin kısılmasına sebep olmuştu. Kısılmasa şaşırdım zaten.
"Chanyeol hyung arayıp seni kontrol etmemi söyledi." Ne yapıyordun Chanyeol? Şimdi de bana acıyor muydun?
"Sehun geri gelmeyecek. Bizi bitirdi."
***
Bir ay boyunca beklemiştim geri gelmeni ama sen gelmemiştin.
Başımı yasladığım camdan son kez Kore'yi izliyordum belki de. Senin olduğun bir ülkede sensiz yapamazdım Chanyeol ama belki senin olmadığın bir ülke de sensiz yapabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Other Half | Park Chanyeol
FanfictionOneshot | Chanyeol hayatında yapabileceği en büyük hatayı yapmıştı ve şimdi kendini affettirmeliydi. @lasereal hesabındaki My Other Half | ChanBaek kurgusunun, b×g hâlidir.