2.Bölüm 💫

43 3 2
                                    

Kendi adını görmüştü, tüm damarlarında yayılan bir sıcaklık hissetti. Her şeyin normal olduğunu düşünmeye çalıştı ama olmuyordu. Korkuyordu,gitmek istiyordu. Ama bir korkak gibi kaçamazdı. Okula girmeliydi. Eğer kötü bir şey olsaydı zaten ailesi onu buraya bırakmazdı. Böyle düşünmeye zorluyordu kendisini. Kapıyı araladı ve içeri doğru adım attı.

İçeride hoş bir koku vardı. Okul duvarları resimlerle doluydu. Garip olan ise her resimde beşer kişinin olmasıydı. Resimlerde ki kişiler savaştan çıkmış gibiydi. Üstleri yırtılmış, saçları şekilsizleşmişti. Tüm duvarlar farklı resimlerle doluydu ama tüm kişilerin Bakışı aynıydı. "Çok yorulduk,bittik ama ölmedik ve bu her yaşadığımıza değer". Her resmin altında buna benzer cümleler vardı. Onlara neler olduğunu çok merak etti. Bunlar çok garipti ve bu gerilimlerden sıkılmıştı. Eve gidecek ve ailesine okulunun hemen değişmesi gerektiğini söyleyecekti.

Dışarı çıkmak için kapıya doğru yürüdü. O sırada sesler duydu. Sol koridordan geliyordu. Gitmeli miydi? Hemen koşup çıkmalı mı? Çok kararsız kaldı ama merakı korkuya ağır bastı. Sese doğru yöneldi. Yaklaştıkça sesler artıyordu. Beklemeden sınıfa girdi. Gördüklerine inanamıyordu.

Sınıftaki çocuklar, onlar... Dün rüyasında gördüğü çocuklardı. Nasıl olurdu? Çocuklarda korku ve şok içinde görünüyorlardı. Berk, tam konuşmak için ağzını açmıştı ki içeri takım elbiseli şık bir adam girdi. Hafif tebessüm ediyordu. Eliyle çocuklara oturmaları için işaret etti ve sandalyesine oturdu. Siyah laptop çantasını da masasının üzerine koydu. Konuşmaya başladı;
- Herkese merhaba arkadaşlar. Şimdi sıralarınıza oturun. Sıraların üstünde isimleriniz yazılı.

Sesi hem kibar hem de tehditkâr çıkmıştı. O âna kadar Berk sınıfın nasıl bir yer olduğuna dikkat etmemişti. Sınıf   laboratuvarı andırıyordu. Camdan masalar, demirden sıralar vardı. Önlerindeki duvarı tamamen kaplayan
devasa bir ekran vardı. Beş sıra vardı. Bu da on kişi olacaklarını gösteriyordu.

Berk  sırasını buldu. Sıranın köşesinde büyük harflerle adı yazılıydı. Yanına sarı saçlı, mavi gözlü biri oturdu. Adı Doruk'du , öyle yazıyordu. Doruk  da şaşkın bir şekilde duruyordu. Ama sert ve hırslı birine benziyordu.

Berk bunları düşünürken gözleri gizemli adama kaydı. Öğretmen olmalıydı. Tabi burası gerçekten bir okulsa...
Adam kahverengi saçlı, kahverengi gözlü ve uzun boylu biriydi. Tekrar konuşmaya başladı;
-Ben rehber öğretmeniniz Kerem Güneş. Öncelikle burasının normal bir yer olmadığını zaten anlamışsınızdır. Alışmanız zor olabilir ama en kısa sürede alışan her zaman daha şanslıdır unutmayın. Şimdi Size neden burda olduğumuzu ve önemi anlatmaya başlıcam. O sırada kıvırcık saçlı bir çocuk araya girdi.
-Yoksa biz özel çocuklarız ve dünyayı kurtarmak için mi görevlendirildik

Söylediğine bir tek o gülmüştü, herkes ciddi bir şekilde öğretmene bakıyordu.

-Ne sadece espri yaptım. Hani öyle olurya genelde. ;(

- Akın espri sırası değil önemli şeyler anlatacağım dikkatli dinleyin. Devam edelim. Bu okul DAK yani "değiştime araştırma kurumu" tarafından, süper teknoloji ile kuruldu. En başa dönersek DAK'ın dört büyük kurucusu vardır. Bu dört arkadaş ortaya bir hipotez attılar. Bu hipotez bazı hayvanların belirgin özelliklerini insanlara aktarmatı. Mesela bir çitanın hızı ya da kartalın keskin bakışları. Başardılar. Ama iki hain kurucu neredeyse tüm formülleri alıp kaçtılar. Elimizde sınırlı sayıda formül kaldı. Kaçtıkları yerde büyük bir tesis kurdular. Yaklaşık bir ay sadece ders görüceksiniz daha sonra belli özellikleri almak için iki aylık tedavi süreci geçmesi gerekicek. Daha sonra sınıf  ikiye ayrılacak kapıda görmüşsünüzdür. Kurucular sizden ümitli. Sizin sayenizde intikamlarını alabilecekler.

- Şimdi gelelim en önemli konuya bir daha okul dışına çıkamayacaksınız. Artık siz birer intikam kolu üyelerisiniz. Karşı koridorda yemekhane ve yatakhaneler var. Üst katlara çıkış izniniz yok. Sizin için her şey düşünüldü. Şanslısınız DAK'ın en çok  önem verdiği iki koldan birisiniz; birisi intikam kolu diğeri deney, gözlem, inceleme kolu. Bide sizin için önemli olan başaramayan tutsaklar kolu var.

Son cümleyi sessizce söylemişti. Berk kendini çok kötü hissediyordu. Demek annesinin sabah ki tavırları bu yüzdendi. Nasıl bıraktılar onu böyle bir yere. Annesi ve babası nasıl yapabildiler. Kızgındı. Öğretmen yine konuşmaya başladı.

- Bu günlük bu kadar. Daha hiçbir şey bilmediğinize emin olabilirsiniz.Bir dakika dokuz kişisiniz. Kim yok? Efe!!! Mete, ikizin Efe nerde?

Bağırarak konuşmaya devam ediyordu. Telefondan birilerini aramıştı. Berk hala ne olduğunu neden burda olduğunu anlamamıştı. Ama bu iş kesin kötü biticekti. Acaba Efe'yi bulduklarında napıcaklar diye düşündü ve beklemeye başladı.

Herkese merhaba yeniden yorumlarınızı bekliyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İntikam Kolu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin