*5 Kasım 2010*
İki gün.. Hafta sonu ile beraber koskoca dört gün olmuştu Leyla'yı görmeyeli, sesini duymayalı. Bu kaldırabileceğimden daha fazlasıydı.En son bir tokat yemiştim yüzüme, nedenini bilmesem de.. Tüm okulun önünde böyle bir şey yaşamış olmak bana kendimi rezil olmuşum gibi hissettirmemişti kesinlikle. Aksine bir hata yaptıysam bunun için özür dilemeyi çok istedim ama Leyla'ya bir daha hiç ulaşamadım. Benim yüzümden okula gelmiyor oluşu beni iyice üzmüştü.
Leyla'nın doğum gününe çok az bir vakit kala ona ne hediye alacağımı düşünürken şimdi ise onu göremiyor olmak çok acıydı. Pazartesi okul çıkışında bizim tayfayla toplanıp sık sık gittiğimiz sahile gidip çınar ağacının altına oturduk, bir tek Eren yoktu aramızda her zamanki gibi. Onlar gırgır şamata yaparken bense ne yapmış olabilirim diye düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi.
"Hayırdır?" dedi Onur kulağıma eğilerek, diğerleri kendi aralarında gülüşmeye devam ediyorlardı.
"Ne yapmış olabilirim sence? Yani ne için attı o tokadı? Var elbette bir derdi ama ne acaba? Düşünüp duruyorum.. Okula da gelmiyor, benim yüzümden galiba. Bir şey oldu belki de, başına bir şey geldi.. Okula gelmemek niye ya? Neden yani?"
"Geçenlerde sen de gelmedin ya okula.. O da seni merak etti." o an yüzüme kocaman bir tebessüm yayıldı.
"Ne? Sahi.. Sahiden mi? Beni mi merak etti? Düşündü yani beni, fark etti gelmediğimi.." ne kadar mutlu olduğumu anlatmam imkansızdı. Sonra Leyla'yı gördüm, bize doğru geliyordu. Başta hayal gördüğümü sandım. Ama herkes benimle aynı şeyi görüyordu belli ki, Emir hariç herkes şaşkındı. "Yine mi siz ya?"
"Ne?" dedi Özgür.
"Oğlum.. Öldüm ve cennetteyim, yanımda yine siz varsınız." dedim gözlerimi kocaman açıp Leyla'ya bakarken. Özgür'ün beni dürtmesiyle beraber kendime geldim.
"Hayal falan görmüyorsun, ben çağırdım Leyla'yı." dedi Emir kısık bir sesle, sonra da herkesi toplayıp ayağa kalktı. "Biz şuradaki markete gidip geliyoruz hemen."
"N-ne? He-hepiniz mi gidiyorsunuz? Nereye ya?" onlar gittiğinde Leyla ile baş başa kaldık. "Gazoz?" diyerek poşetten çıkardığım şişeyi ona uzattım.
"Çocukken gazoz kapaklarını biriktiren insanlara hayran olurdum hep, sanki çok zor bir şeymiş gibi.."
"Sen hiç biriktirmedin mi?"
"Benim çocukluğum, basit olan şeylere çok özenip onlara hiç ulaşamamakla geçti." diyerek ayağa kalktı, ben de peşinden gittim.
"Leyla dur bir dakika.." dedim ve karşısına geçip onu durdurdum. "Neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun? Yani.. Geçen şey oldu ya. Benimle bir derdin falan mı var? Anlat, çözelim beraber."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT | ZeyKer
FanficLeyla ve Deniz. İstanbul'da bir Lise. Bir olay yeri, bir soğuk kelepçe. Bir katil, bir kurban. Leyla'nın acı kaderi ve Deniz'in ona ihanet eden arkadaşları. Katil kim, kurban kim? İkisi de tanıdık.. Çok geçmemiş birbirlerini sevmelerinin üzerinden...