Hizmetçi Kız

Sabah bir o kadar sert olan yatağımdan kalktım ve Ecrin ile Ece'nin üzerini örttüm.

Aynı odayı paylaşıyorduk, aynı dolabı, Ecrin ile Ece aynı yatakta yatıyorlardı. Korktuklarında yanıma geliyorlardı.

Tahtadan oluşan dolabımın karşısına geçtim, siyah bir pantolon, kalın kahverengi bir kazak alıp dolabın kapağını kapattım.

***
Evden çıktım ve dün iş ilanı için konuştuğum adamın verdiği adresi taksiye verdim.

Umarım fazla yazmazdı taksi parası, çünkü yanımda sadece elli lira vardı.

Taksi camından dışarıyı izlemeye başladım, hayatımda çok az taksiye binmiştim.

Birkaç dakika sonra taksi büyük beyaz bir villanın önünde durdu. Bu villa gerçek olamayacak kadar güzeldi.

Büyük bir bahçesi vardı. Renk renk çiçekler bahçeyi süslüyordu.

Taksiciye dönerek sordum. “Borcum ne kadar acaba?” taksici sürücü aynasından bakarak,
“Yirmi lira hanımefendi.” dedi. Elli lirayı uzattım. Elimden elli lirayı alıp üstünü verdi.

Taksiden inip villaya yürümeye başladım, villa gerçekten çok güzeldi. Tam zile basacaktım ki kapıdan aniden birisi fırladı. Çarpıştık ve ikimizde yere çakıldık.

Üzerimde benim yaşlarımda olan bir adam vardı. Yüzü yüzüme çok yakındı, nefesini dudaklarımda hissediyordum. Bu yakınlık hiç hoşuma gitmemışti. Üzerimdeki adam yavaşca kalktı ve benim de kalkmama yardım etti.

Tam benim kalkmama yardım ettiği için teşekkür edecektim ki hızlıca ayrıldı yanımdan.

Villanın kapısında ise orta yaşlarında bir kadın kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Düştüğüm için toz olan üzerimi ellerim ile silkeledim.

“Ah, sen hizmetçilik için gelmiştin değil mi?” diye sordu kadın. Saçları güneş sarısıydı sanki. Gözleri koyu kahverengi, yaşlı olduğu belliydi ama yaşıtlarından genç durduğuna eminim. Nede olsa zengindi. Eminim bir sürü bakım yapıyordu.

“Evet efendim, iş ilanı için geldim.” dedim. Kadın delici bakışları ile baştan aşağı beni süzdü ve yüzünü buruşturdu. Zengin züppe.

“Deneyimlerin var mı bu konuda?” dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

“Pekala, gel detayları içeride konuşalım.” dedi ve arkasını  dönerek yürümeye başladı.

Topuklu ayakkabıları yürürken tiz bir ses çıkartıyordu. Rahatsız ediciydi.

Villaya girdim ve kapıyı yavaşca kapattım. Gözlerim ile villanın içini süzmeye başladım.

Çok modern bir evdi, merdiven bile  vardı. Bir sürü kapı, bir sürü değerli süsler. Salona geçtiğimizde güzel bir manzarayla karşılaştım.

Salon altın sarısı ve beyazdan oluşuyordu. Hayatımda hiç bu kadar güzel bir ev görmemiştim.

Kadın koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne attı. Kadının yanına gidip çekingen bir şekilde oturdum.
“Sen şimdi maaşı merak ediyorsundur.” dedi. Kadına doğru dönüp başımı olumlu anlamda hafifçe salladım.

“Maaş 2.000 lira, yeteceğini umuyorum. Ancak ufak bir yanlışında kendini kapının önünde bulursun. Şimdi gidebilirsin, yarın sabah burada ol. Adın ne bu arada?”