~Bu Sabah~
Telefonum çalıyordu. Sinirle gözlerimi açıp ekrana baktım. Tabii ki timin en enerji dolu insanı Eren arıyordu.Açtım ve konuşmaya başladım. "Efendim?" dedim. "Komutanım bugün askeriyeye gelecek misiniz?" diye sordu. Aynı ses tonuyla konuşmaya devam ettim. "Gelicem, noldu?". Arkadan belli belirsiz gülme sesi geliyordu. Zevzek zevzek "Sizi çok özledik komutanım" dedi. Bende imalı bir şekilde "Gelince görücem ne kadar özlediğinizi" dedim.
Sesimdeki imadan şınav çekecek oldukları anlaşılmıştır umarım. "Hasretinizden yandı gönlümüz" diye cevap verdi. Demek hâlâ anlamadınız Eren Bey. "Geliyorum az daha dayanın. Biliyorum bugün sabah içtima yapmadınız. Ben gelene kadar 200 şınav 150 mekik çekin'' dedim. "Yapmayın be komutanım" diye isyan etti. Sesimi ayarlayıp "Kaşınma asker topla timi emrimi getir" dedim.
Tüm timin hep bir ağızdan 'emredersiniz komutanım' dediklerini duyunca telefonu yüzüne kapattım. Saat 9 olmuş. Yataktan kalkıp rutin işlerimi hallettim ve aşağı indim.
Kız kardeşim Ceren elindeki kahvaltılıkları masaya taşıyordu. Annem beni görünce konuşmaya başladı. "Oğlum geç kaldın zaten gel kahvaltı yap öyle gidersin." Anneme güldüm ve cevap verdim. "Daha fazla geç kalmamak için gitmem lazım Sultanım" dedim. Hemen kaşlarını çatıp konuşmaya başladı. "Nazlanma Oğuz. Mete de uyanmadı zaten. Yağmur, Mete'yi uyandırsın. Sende o sırada kahvaltını yaparsın" dedi.
Onu sinirlendirmemek için masaya oturdum. Bir yandan da Ceren' i süzüyordum. Ona baktığımı anlayıp "Ne bakıyorsun?" dedi. Aynı soğuklukla cevap verdim. "Niye hazırlandın, sen nereye gidiyorsun?" dedim. "Bende sizle gelicem." dedi. Yeniden onu süzüp konuşmaya başladım. "Bu kıyafetle çöp atmaya bile çıkamazsın Ceren. Git üstünü değiştir." "Neden ya?" diye bağırdı. O sırada annem araya girdi. "Kızım git Mete abini uyandır iyice geç kalacaksınız." dedi. Bir şey söylemeden biricik ikizimi uyandırmak için yukarı çıktı.
Bende anneme soru sormaya başladım. "Anne, Ceren niye bizimle geliyor?". Elindekini bırakıp bana döndü. "Ödevi varmış. Resmi bir kurumu gözlemleyip haber çıkarması gerekmiş." dedi. Ceren 'Sosyal ve Siyasi Bilimler' okuyor. Yani mezun olunca gazeteci veya muhabir olacak. Muhabir olmayı çok istiyor. Anneme 'tamam' anlamında kafa sallayıp kahvaltıma devam ettim. O sırada Mete ve Ceren aşağı indi. Ceren "Ben hazırım hadi çıkalım" diyince Mete de bende ona döndük ve aynı anda konuşmaya başladık.
Mete-Oğuz:"Git yüzündeki boyları sil öyle gel.''"Ne var yüzümde?" dedi. Ben salağa mı yatıyor yoksa gerçekten salak mı diye düşünürken Mete cevap verdi.
"10 kilo boya var. Gerçek yüzünü unuttuk. Hızlı ol yoksa burda kalırsın." dedi. Ceren oflayarak sinirle merdivenleri çıktı. O gitmişken anneme "Anne şunun kıyafetlerine bi el at. 3 beden küçük kıyafetler giymesin." dedim. Annem "Oğlum abartmayın. Genç kız o" diye cevap verdi.Ceren'in gelmesini beklerken Mete de kahvaltı yapmıştı. Nihayet Ceren Hanım teşrif etti ve gitmek için kalktık. Üçümüz sırayla annemle vedalaşıp arabalara bindik.
Ceren'in Mete'ye trip attığı belliydi. O yüzden benim arabama bindi. Şimdiden saat 10 olmuştu. Gazı kökledim ve yarım saat sonra askeriyeye geldik. Ceren doğru binanın içine girdi. Bende arka bahçeden gelen sese doğru yürüdüm. Tüm tim çimlerin üstüne yayılmış sohbet ediyordu. Beni görünce kalkıp toparlandılar ve hazırola geçtiler. Sesimi olabildiğince gür çıkarıp "Günaydın" dedim. Onlar da hep beraber aynı ses tonuyla "Sağol" dediler. Selamlaşmamız bitince Rizeli Hayta Emre konuşmaya başladı.
Emre:"Komitanum?"
Aynı şekilde cevap verdim. "Emre?". Yüzündeki şapşal sırıtmayla konuşmaya başladı.
Emre:"Ceren nerdedur komitanum?". Sinirlensemde belli etmeden devam ettim. "Sanane?". Şaşırdı ama susmadı.
Emre:"Yoksa gelmedu mi?". Onu şivesiyle cevap verdim. "Gelmedu çok mi özledun Ceren'u?" dedim. Emre cevap vermedi ve Batuhan'ı işaret ederek gülmeye başladı.Şimdi Batuhan hariç hepsi gülüyordu. Sesimi ayarlayıp konuşmaya başladım.
"Sizene lan Ceren den. Yatın yere 300 şınav. Başlayın!" dedim. Emre hemen atladı.
"Komitanum yanlış anladunuz" Onu hiç takmadan "Emre 500" diye bağırdım. Emre kendini savunmak için konuşmaya başladı.
"Ama komitanum-----"Cümlesini tamamlanmasına izin vermeden bağırdım. "Emre 600" Emre artık sesini çıkarmıyordu. Çaresizce yere yattı ve diğerleri gibi şınav çekmeye başladı. O sırada Mete ve timi de ısınma hareketleri yapmak için yanımıza geldiler. Mete'ye 'şınav bitene kadar gözünün benim timimin üstünde olmasını ve şınav bitince bana haber vermesini' söyledim. Mete den 'Emredersiniz komutanım' sözünü duyunca arkama bakmadan binanın içine doğru yürüdüm.
Mete' nin rütbesi Yüzbaşı. Yani benim rütbem ondan daha büyük. Bu yüzden o da diğerleri gibi benim emrinde olan bir asker. Girişteki masadan işime yarayacak olan dosyaları aldım ve odama gittim. Ceren koltuğuma kurulmuş kulaklığını takmış oyun oynuyor. Yüksek sesle
"Ceren Hanım" dedim. Kafasını kaldırmadan cevap verdi. "Efendim?" "Bi zahmet elindekini bırak işinin başına geç. Yoksa bir daha buraya gelemezsin."Korkuyla ayağa kalkıp telefonu masanın üstüne bıraktı. 'Bir daha buraya gelemezsin' dediğim için yavru köpek bakışı atıp konuşmaya başladı. "Abimcim, en sevdiğim abim, -----" daha fazla yağcılık yapmasına izin vermeden konuşmaya başladım. "Ceren'imcim?" Yine aynı şekilde devam ediyordu. "Canım abim, en sevdiğim abim" Bu işe bir son vermem gerekiyordu. Ciddiyetimi takınarak konuşmaya başladım. "Git işlerini bitir. 2 saat sonra yanıma gel bayan askeriyesine gidelim" dedim.
"Banane ya gitmicem ben burda kalıcam" diye cırlamaya başladı. Elimdeki dosyaları gösterdim ve konuşmaya devam ettim. "Elimdeki dosyaları görüyor musun?" diye sordum. "Evet" dedi. "Bence bir an önce burayı terk et. Sinirleniyorum. Dosyalar her an kafana gelebilir." dedim. Bi şey demeden hemen odadan çıktı. Bende dosyaları masanın üstüne bıraktım.
Ceren telefonunu burda unutmuş. İyi oldu uzun zamandır telefonunu kontrol etmemiştim. Telefonu elime aldım ve koltuğa oturup arkama yaslandım. Yandaki tuşa basıp ekranı açtım. Ne zamandır şifre vardı bu telefonda? Hızlıca aklıma gelenleri denedim. Gerizekalı bu kız 0000 diye şifre mi olur. Önce galersini karıştırdım gayet normaldi. Sonra sosyal medya hesaplarına baktım. Genelde arkadaşlarıyla ödevler ve vizeler hakkında konuşmuş. Instagram DM kutusuna baktım. En üst sırada benim timimden Batuhan vardı. Merakla konuşmaları okumak için tıkladım. Batuhan, Ceren'in paylaştığı son fotoğraf hakkında konuşmaya başlamış.
KONUŞMALAR:
Batuhan:Fotoğrafta çok güzel çıkmışsın.
Ceren:Teşekkür ederim.
Batuhan:Nasılsın?
Ceren:İyiyim, teşekkürler. Sen nasılsın?
Batuhan:Bende iyiyim seninle sohbet ederken daha iyi oluyorum.Düşünki güneşsin ufkumda...
@batu.tr34 ve 5796 kişi beğendi.*Ceren'in paylaştığı son fotoğraf*
Not:Fotoğrafı Ceren güneşten korunmak için şemsiye açmış gibi kabul edelim.XXX
Evet arkadaşlar. İlk deneyimim. İmla ve yazım yanlışı varsa mazur görün lütfen. Destek olursanız çok sevinirim. Eğer tutarsa her hafta yeni bölüm gelecek. Şimdiden teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapkın Binbaşı
Teen FictionOğuz ALBAYRAK 24 yaşında. Kıdemli, yakışıklı, bekar, ağır, sinirli, sert, kıskanç, DELİ bir vatan evladı. Vatanı için düşünmeden canını verecek olan bir vatan evladı... Ülkesi ve milleti için her türlü fedakarlığı yapmaya her daim hazır olan bir vat...