🌚~1

11.7K 302 95
                                    

Merhaba! Değişen hayat hikayeleri okumayı çok sevmişimdir hani şu abili olanlardan. O kadar hikaye okudum ki artık bulamıyorum bu konuyla ilgili.  Bu yüzden dedim ki ben niye yazmayayım? Gidişatının nasıl olacağını bilmiyorum, anlık bir hevesle yazmaya başladım. Ama umarım anlık bir hevesle yazmaya başladığım hikayemi beğenir ve kütüphanenizden eksik etmezsiniz. Yazmaya başladığım tarih 11/05/2021 saat ise 22.40. Ne zaman yayınlarım bilmiyorum ama birkaç bölüm yazdıktan sonra yayınlamaya başlayacağım. Maksat elimde yedekten bölümler olsun :) Bu arada unutmadan söylemek istiyorum ki ben karakterler için resim koymayacağım sadece betimleyeceğim. Ama belki ileride kendi çizimlerimden koyarım. Veee son bir şey söyleyeceğim. Kitapta küfür değil de argo kelimeler olabilir. Umarım rahatsız olmazsınız:) Neyse fazla uzatıp sizi sıkmak istemiyorum. Okuyup beğenirseniz oylayıp yorum atar mısınız? İyi okumalarr:)

🌚🌚🌚

"Tutkulardan coğrafya, günlerden Perşembe. Ve ölmekten bir sayfa, sayfa.." diye söylenmeye başlamıştım ki "Mal, hoca daha yeni sınıfa girdi sen başladın söylenmeye" diye kafama bi şaplak indirdi can dostum Buğra. "E napiyim sevmiyorum dersi, suç mu?" Dedim Buğra'ya. Tam o sırada adımı duymamla hocaya değişik değişik bakmaya başladım: "Ece"
En sonunda "Efendim hocam" demeyi akıl edebildim. Hoca sabır diler bir şekilde kafasını salladıktan sonra başka isimler okumaya başladı. "Mal Ece, hoca yoklama alıyor sen efendim diyorsun" diyen Buğra'nın kafasına bu kez ben bi şaplak indirip "Konuşturmasaydın beni." Dedim. Zaten sonra hoca konuyu anlatmaya başladığımdan cevap vermedi ve ders dinlemeye başladık.

"Yemin ederim sevmiyorum bu hocayı ya sırf bu derse de hocaya da daha fazla katlanmamak için sayısal seçeceğim." diye söylenirken kantine iniyorduk. Kantine vardığımızda Buğra'ya masa bulmasını söyleyip kantin sırasına girdim. Sıra bana gelince "Zeki amca bana 2 tost, 2 çiğ köfte, 2 Pepsi, 4 tane de Eti Ahenk verir misin?" dedim. Zeki amca siparişimi hazırlayınca Buğra'nın oturduğu masaya gittim ve aldıklarımı yemeye başladık.

"Knk Yılmaz kardeşler bu okula geliyorlarmış öyle duydum az önce yanımdan geçen kızlardan" dedi. Biz Yılmaz kolejinde okuyorduk. Ve soyadlarından da belli olacağı gibi Yılmaz kardeşler bu okulun sahipleriydi. Daha önceden hiç görmedim ama okulda çok konuşuluyor. 6 kardeşlermiş, 5 erkek ve 1 kız. Kıza Allah kolaylık versin. 4 abi 1 kardeşle işi zor. Kızın ismi Buse ve bizle yaşıt yani 16 yaşında. 15 yaşında Can var, kardeşi. 18 yaşında Anıl, 19 yaşında Koray, 22 yaşında Berke ve 25 yaşında Doruk. Koray kardeşi Anıl'la aynı yıl okula başladığı için 12. Sınıf.
Buğra'ya cevap vermediğimi hatırlayınca "Ne zaman knk" dedim. "Bilmiyorum valla." Dedi zaten sonra zil çaldı.

Bir ders, iki ders, üç ders derken okul bitmişti. Buğra'yla beraber eve gidiyorduk zaten evlerimiz arasında 5 dakika var yakın yani.
"E o zaman yarın görüşürüz cano" dedim evimin önüne gelince. "Görüşürüz knk" deyip gitti Buğra. Ben de anahtarımı çıkarıp kapıyı açıyordum.

Kapıyı açtığımda karşımda gözleri dolu dolu ailemi görmeyi beklemiyordum tabii ki de. "Ne oldu" dedim ailemin bu haline bakıp. Aileme çok bağlıydım. Tabi ki arada tartışırdık ama hele ki birimizin canı yansın bu dünyayı yakardık. Ablam ağlayarak kollarını sardı bana. "Canım benim, bir tanem" diye sayıklıyordu ağlamaya devam ederken. Abim normalde bizim okuldaydı ama bugün gelmemişti okula. Abime baktım ne oldu dercesine. Ama o da cevap vermedi. Sustu, gözleri dolu dolu baktı sadece siyah gözlerime. Onların bu halleri canımı acıtmıştı, sevdiğiniz biri ağlıyor ama hiçbir şey yapamıyorsunuz öylece duruyorsunuz. Ne kadar kötü bir durumdu. Bu durumum verdiği sinirle sesimi yükselterek "Biri bana ne olduğunu anlatsın!" dedim. İçimizden en sakin olan eniştem "Bizi hastaneden aradılar." dedi. Devam etmesini beklerken aklımdan bin bir düşünce geçiyordu "Eee" dedim devam etmesini isterken. "16 yıl önce 2 bebeği karıştırmışlar." Dedi. Anladım zaten 16 yıl önce dediği anda. Benim de gözlerim doldu. "Ama.." dedim. Sesim içime kaçmıştı sanki. "DNA testi yaptırmalıyız" dedi eniştem..

🌚🌚🌚

Şimdi oturmuş doktorun sonucu açıklamasını bekliyoruz. Geçen hafta yaptırdık testi. Sadece kız ve anne babası gelmişti. Bizde ise ailem, teyzemler, kuzenlerim ve anneannemle büyük babam. Yalnız bırakmak istememişlerdi beni. Doktorun odaya girmesiyle herkes toplandı. Ve doktor yüzdeleri okumaya başladı. %99.98 ile Murat Yılmaz'la Sevim Yılmaz'ın kızıydım. Yılmaz kolejinin sahibinin kızı. 5 erkekle yaşayacak şanssız kız. Yılmaz kardeşlerin gerçek kardeşi.. Aileme baktım, eski aileme... Hepsi gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyorlardı. Ablam eniştemin omzuna yaslanmış ağlıyordu. Kapı açıldı. Buğra girdi odaya. İlk bana baktı, kıpkırmızı olmuş gözlerime. Sonra aileme baktı, en son ise Yılmaz'lara. Sonra onun da gözü doldu. Anlamıştı her şeyi. 16 yıllık canımdan çok sevdiğim ailemin gerçek ailem olmadığını.. Boğazımı temizledim. "Şimdi ne olacak?" Sesim kısık çıkmıştı, güçsüzdüm. Kendimde konuşacak gücü dahi bulamıyordum. Odada tok bi ses yankılandı. "Herkes kendi kızını almalı."  Murat Yılmaz bunu dediğinde istemsizce Buse'ye baktım. Gözleri dolmuştu.

Annem bağırmasıyla gözlerimi çektim Buse'den "Ben kimseye vermem kızımı! Yok öyle bişey!" Ama kendisi de biliyordu, eninde sonunda Yılmaz'larla gitmek zorunda kalacaktım. O an çok şey yapmak istedim. Bağırmak çağırmak.. Ama tek yapabildiğim olduğum yerde öylece dikilip ağlamaktı.. Ve yeni hayatıma en az hasarla alışabilmeyi dilemek. Çünkü her şey değişecekti, ben de bu değişenler arasında yer alacaktım. Artık değişenlerdik biz.

🌚🌚🌚
Bir sonraki bölüm için sınır 30 okuma 5 oy. 🌚🖤
(805 Kelime)

DEĞİŞENLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin