Başım gerçekten ağrıyordu. Ama bugün Anıl'ın doğum günüydü. Bugün benim yıllar sonra onlara tekrar sarıldığım gündü. Hiçbiri beni bırakmak istemiyor yanımdan ayrılmıyordu. Çok özlemiştim.
"İyisin değil mi küçük?"
Küçük. Anıl'ın küçüğü.
Çok seviyordum ben bu kelimeyi. Ben Anıl'ın küçüğü olmayı çok seviyordum.
"İyiyim."
Onlara soğuk davranmak isteyeceğim son şeydi. Ama kendimi toparlayamıyordum. Olmuyordu işte.
"Kelebeğim?"
Yasemin'in sorar sesiyle başımı kaldırıp ona baktım.
"Uyusan mı artık dedim? Malum yorgunsun."
Anıl'a baktım. Yatar mıydı ki eskisi gibi benimle?
"Anıl."
"Küçüğüm."
Ağzından çıkan kelimenin ne kadar özlem barındırdığı o kadar belliydi ki. Söylediği her şey gülümsememe neden oluyordu.
"Benimle uyur musun?"
Kaşlarını çattı hafifçe.
"İstemezsen sorun değil ama ben belki eskisi gib-"
"Uyurum. Ne zaman, nerede istersen uyurum ben seninle."
Gülümsedim tekrardan. Ardından ayağa kalktım. Ben kalkınca direkt diğerleri de kalkmıştı zaten. İlk Emir geldi karşıma.
"Güzelce dinlen. Bol bol vaktimiz olacak tamam mı?"
Başımı tamam anlamında yukarı aşağı hafifçe salladım. Saçlarıma bir öpücük kondurdu. Artık kısa olan, çok, çok kısa olan saçlarıma.
"İyi geceler, kuzen."
Hiçbiri birbiri gibi değildi. Apayrılardı.
"İyi geceler."
Sude gelmişti şimdi de. Sarıldı yavaşça.
"İyi geceler güzelim."
O da benden ayrıldığında en zorunu sona sakladıkları için karşıma Yasemin yerine Çınar gelmişti.
"Ben şimdi gideceğim. Ama sabah geleceğim söz."
"Gitme, kal burada."
Onca sene kimsesiz. Kimsesizdim. Yapayalnız.
"Minik, işlerim var. Söz halledip geleceğim."
Söz vermişti. Çınar tutardı sözünü.
"Söz mü?"
Gülümsedi.
"Söz."
Beni yavaşça kendine çektiğinde bende ona sarılmıştım. Ve beni tekrar kendinden ayırdığında evden çıkmak için kapıya yürüdü. Ve gitti.
Şimdi sıra Yasemindeydi.
Kelebeğimde.
"Kelebeğim."
Gülümsedim.
"Efendim."
O da gülümsedi.
"Şimdi uyu. Çok çok güzel rüyalar gör. Mutlu ol. Ve sabah muhteşem kahvaltıma uyan tamam mı?"
Başımı yine tamam dercesine yukarı aşağı salladım. O da yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra odama geçebileyim diye önümden çekilmişti. Ben ilerlerken Anıl da hemen arkamdan geliyordu.