Selaaam aşk bayan karılarım
Demirci köyüne gidip şu Medyadaki gördüğünüz varlık (kendisi Tanjiro nun kılıcını döven demirci) ye yavşamayı düşünüyorum KDLPDKDPDLDPDKEPEKEP
Evet şimdi gang ile orrrtamlara akıcaz ŞÖXŞXÖDŞXÖXĞDÖXŞÖX
Köye gitmeden yazayım dedim (ಥ◡ಥ)
İyi okumalar...
Yine Kelebek Konağında sıradan bir gün başlıyordu;
"İNOSUKE SEN Mİ OSURDUN!?"
"BEN BİR ŞEY YAPMADIM HER ŞEYİ BENDEN BİLMESENE!"
"Çocuklar kawga etmeyin barbara oynayalım."
İnosuke, Zenitsu nun kafasını yastıklara vururken Tanjiro onları durdurmaya çalışıyordu.
"YARDIM ET TANJİROOO, BENİ ÖLDÜRECEK AH!"
O surada odanın kapısı zarifçe çalındı ve içeriye Crescent girdi.
"Tanjiro, günaydın!"
Tanjiro ikiliyi bırakıp gülümseyerek kıza döndü "Günaydın Crescent-san!"
İkili normal bir sabah sohbeti yaparken arka fonda dayak yiyen Zenitsu birden uykuya dalıp gelen güç ile İnosuke nin ebesini sikmeye başlamıştı. Çıkan yıldırımlar ve İnosuke nin bapırışları eşliğinde Tanjiro Crescent a gülümsemeye devam etti.
"Bu gün çok mutlu korkuyorsunuz. Bir haber mi geldi?"
"Evet, kılıcın kırıktı öyle değil mi? Mitsuri-san İkra ya yeni bir kılıç yaptırmak için köye gidiş izni almış. İsterseniz bizimle gelebilirsiniz hem yeni bir kılıç yaptırırsın."
Tanjiro sevinçle odanın köşesinde duran kutuya baktı "Duydun mu Nezuko? Gizli köye gidiyoruz!"
"Hmhmhmh!"
Crescent tekrar gülümsedi ve odadan çıktı.
Kapıda onu dinleyen arkadaşları şaşırmıştı.
"Bu kibarlık ne amk?" dedi Ellie.
"Ne bileyim Tanjiro nun yanında kelimeler kendi kendine çıkıyor amına koyayım."
Tam ordan uzaklaşacaklarında kapı İnosuke tarafından zorla açıldı. Hala uyuyan Zenitsu dan dayak yiyordu.
"HELİNA NE ZAMAN GELECEK?"
"Helina kim?" diye sordu Hazen.
"Şu kısa ve siyah saçlı arkadaşınız! Karolina işte!"
Ashley "Katherina mı demek istiyorsun?" diye sordu.
"Evet evet Kanaro!"
"O hala rüzgar konağında eğitim alıyor. Eğer köye gelirsen onunla görüşebilirsin."
Maria açıklama yaptıktan sonra arkadaşlarına yetişmek için sekerek ilerlemeye başladı.
⚜
"Giyuu-san günaydın, çay ister misiniz?" Shinobu elindeki çay ile gelmişti.
Giyuu nun yanındaki Daphne Shinobu ya bitch bakışları atıyordu.
Giyuu ofladı ve alnını ovuşturmaya başladı "İçine zehir koydun öyle değil mi?"
"Yoo ne alakası var .d"
Daphne Shinobu nun Giyuu ile ne alıp veremediğini bilmiyordu ama sinirine gidiyordu. Zaten depresyona girmeye çok müsait biri gibi duran Giyuu ya sürekli yalnız olduğundan bahsetmesi ve ölmesi gerektiğini ima etmesi onu dövmek istemesine neden oluyordu.