✰ ✰ ✰Hava daha yeni aydınlanırken koyulmuştum yola...Elimde yayım sırtımda sadağım ormandaki eski kulübemden koyulmuştum yola...
O günün de her zamanki gibi geçeceğini umuyordum kendimce fakat hiç beklemediğimiz anda çıka gelir mucizeler.
İşte benim mucizem,benim için sıradan geçeceğine inandığım o aynı günlerden birinde çıka geldi ve onu gördükten sonra aklımdan başka hiç bir şey geçiremez oldum. Çünkü beni güzelliğiyle büyülemiş, ondan başka şey düşünemez hale getirmişti.
O bedâyiydi* ben ise âdiye*.
O bedâyiyken sadece ben onun yanında durmalıydım. Âdiye ruhum bundan zevk alırken daha sonra olabilecekleri düşünmek istemiyordum. Yeterince etkilenen ben adımlarımı atarken düşünmeyi bırakalı çok olmuştu...
✰ ✰ ✰
• Bedâyi: Eşi benzeri olmayan güzellikler ve görülmedik güzellikte şeyler anlamına gelen bir kelimedir.
• Âdiye: Alışılmış,sıradan ya da benzeri olan şeyler anlamına gelen bir kelimedir.
————————————————————————
Erutan'ın Raindancer albümünde yer alan 'The Willow Maid' şarkısından esinlenerek yazılmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖳𝖧𝖤 𝖶𝖨𝖫𝖫𝖮𝖶 𝖬𝖠𝖨𝖣⚚ᴶᴵᴷᴼᴼᴷ
Teen Fiction"Benimle gel güzel oğlan, söğüt yatağından gel." Her şey bu cümleyle başlamıştı. Avcı Jungkook ormanda doğa ananın oğlu Jimin ile tanışmıştı ve her şey çok hızlı gelişmişti. Bu iki aşık, aşkı tatmak isterken başka şeyler ile de yüzleşmek zorunda k...