23. Bölüm

735 383 75
                                    

Etrafımda koşuşturan insanlar, duyduğum ama algılayamadığım konuşmalar, siren sesleri, yüzümdeki kanın hissettiğim sıcaklığı...

Her şey çok karışıktı. Zorlanarak gözlerimi açıp etrafa baktım. Hastane odasındaydım. Kolumdaki küçük acının sebebi sanırım serumdu. Ceren, sedyenin karşısındaki koltukta uyuyakalmıştı.

Göz ucuyla cama baktığımda havanın karardığını fark ettim. Duvardaki saat on biri gösteriyordu.

Pars neredeydi? İyi miydi?
Acilen neler olduğunu öğrenmeliydim.

Yattığım yerden kalkmak için doğrulduğumda Ceren hissetmiş gibi anında uyandı.

"Abla iyi misin? Ne zaman uyandın?"
Telaşlı görünüyordu. Gözlerindeki kızarıklık ağladığını kanıtlar nitelikteydi.

"İyiyim, biraz önce uyandım. Diğerleri nerde? Pars iyi mi?"
Sesimi sakin tutmaya çalışıyordum.

"Pars'ı başka bi odaya aldılar. Durumu stabilmiş, öyle dediler. Emre onun yanında. Öykü ve Umut'u zorla gönderdik. Ama Umut birkaç saate geri dönecek. Babamları da telaş yapmasınlar diye aramadık."

Elimi ağrıyan başıma götürüp ovuşturdum.
"Ne zamandır buradayız?"
"Bu sabah odada öyle bulduk sizi. Gün boyu buradaydık işte."

Dudaklarını ısırdı. Ne zaman bir şey söyleme konusunda kararsız kalsa bunu yapardı.
"Abla aniden ne oldu size? Doktorlar da birşey söylemedi. Tahlilleriniz de temiz çıktı."

Ne diyecektim şimdi? Söylesem vereceği tepkiyi kestiremiyordum. Bayıldığımda bu hale geldiyse öleceğimi bilse kim bilir neler olurdu?

"Bilmiyorum." dedim kısık bi sesle.
"Alkol dokundu herhalde. Zaten kusup duruyordum."

"Abla kusmanız normalde ağzınızdan kan geldi."
Ellerimi yüzüme kapattım. "Bilmiyorum Ceren, bilmiyorum."

Elini omzuma koydu. "Benden sakladığın bir şey mi var?"
Başımı iki yana sallayarak reddettim. "Hayır, yok."

Suratıma alttan bi bakış attı.
"Emin misin?"
"Beni Pars'ın yanına götürür müsün?" diye sordum konuyu değiştirmek için.
"Götürürüm ama doktorun ne der bilmiyorum."

"Boşver doktoru gidelim hadi."
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp hasta terliklerini giyindim. Ceren kalkmama yardım edip kapıyı açtı.

Koridorun sonuna kadar konuşmadan yürüdük. "Burada" dedi eliyle odayı göstererek.

Kapıyı açıp içeri girdik. Emre bizi görünce oturduğu yerden ayağa kalktı. "İyi misin Efla?" diye sordu kısık ama telaşlı bi ses tonuyla.

"İyiyim merak etmeyin."
Bakışlarım Pars'a kaydı. "Bir gelişme var mı?"
"Yok."

İkisi de yorgun görünüyorlardı.
"Hadi siz gidin artık. Dinlenin biraz."
İkisi de aynı anda reddetti. "Sizi bırakıp hiçbir yere gitmeyiz. Daha sebebini bile öğrenmedik" dedi Emre. Ceren'de onu onayladı.
Onlar sebebini sorguladıkça ben geriliyordum.

FİZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin