Taeyong cam kenarındaki masaya otururken bakışları camdan, dışarıda gözüken han nehrine kaydı. Burası favori mekanlarından biriydi ve Doyoung bunu çok iyi biliyordu.
''Burası en sevdiğin yerlerden biri.''
Taeyong'un bakışları karşısındaki sandalyeye oturan Doyoung'a kaydı.
''Ve sen bunu çok iyi biliyorsun.''
Flörtöz ses tonu Jaehyun'un karnına bir yumruk indirmişti adeta. Onun Doyoung'a olan tavırları Jaehyun'u dehşet rahatsız hissettiriyordu.
O sırada garson gelmişti yanlarına, daimi müşterilerini gördüğü için samimi bir gülüşle kadehlerini pahalı şarapla doldurmuştu.
Taeyong kadehinden bir yudum alırken, ''Buradan sonra gece kulübüne gidelim mi?'' diye sordu Doyoung. ''Eğleniriz.''
Jaehyun'un bakışları Taeyong'a kaydı.
''Olmaz.'' demişti Taeyong. ''Buradan sonra Jaehyun'un iş yerine gideceğiz.''
''İş yeri mi, nerede?''
''Şey bir kitapçıda çalışıyorum da...''
Jaehyun utangaçça saçlarını kaşıdı. Oysaki Taeyong'un Doyoung ile gideceğini düşünmüştü.
''Kitapçı çok şirinmiş.''
''Selamlar.''
O sırada Yeri adımlamıştı yanlarına. Pahalı çantasını masaya bırakırken, Taeyong'un yanındaki boş sandalyeye oturdu.
Taeyong'un kaşları çatılırken, ''Senin burada ne işin var?'' diye sordu ürkütücü bir ses tonuyla.
''Ben çağırdım.''
Bakışları hızla Jaehyun'u buldu.
''Sen mi çağırdın?''
''Evet.''
Jaehyun yutkundu, üzerindeki delici bakışlar sanki birer cam parçasıydı da her an vücudunu kesip kanatacak gibiydi.
Taeyong sakinleşmek istercesine derin bir nefes aldı, dehşet öfkeliydi. İçinde patlamayı bekleyen bir volkan vardı adeta, Jaehyun bu volkanı sınırına getirmişti ve Taeyong ne zaman patlardı bilmiyordu.
''Hadi ama Taeyong biz arkadaşız.''
Taeyong bu yapışkan kıza katlanamıyordu. Öfkesini söndürmek için kadehinden bir yudum aldı fakat içkisi içindeki yangını alevlendirmişti sadece...
Jaehyun bakışlarını kaçırarak önündeki menüye çevirdi.
''Ben biftek istiyorum.'' demişti yanlarındaki garsona.
''Ben balık alayım.''
''Ben de...''
''Taeyong sen?''
Doyoung sorduğunda Taeyong bakışlarını Jaehyun'un üzerinden çekmeden, ''Biftek olsun.'' demişti. ''Fakat az pişmiş. Hatta öyle az pişmiş olsun ki tabağım kan gölü gibi gözüksün.''
Jaehyun'un tüm vücudu stresten ateş almış gibiydi.
Yeri suratını buruştururken, garson kafasını sallayarak yanlarından ayrıldı.
''Ah Taeyong senin bir köpeğin vardı küçükken hatırlıyor musun?'' demişti Doyoung gergin atmosferi dağıtmak istercesine. ''Beyaz, küçük bir köpekti ve o kaybolduğunda ne kadar üzülmüştün.''
Jaehyun kaşlarını çattı, Doyoung ve Taeyong küçüklükten beri mi tanışıyorlardı yani?''
''Neden ondan bahsediyorsun şu an?''
Doyoung omzunu silkti.
''Laf olsun diye, aklıma geldi birden. Sahi o köpeğini bulamamıştık acaba nereye kaybolmuştu?''
''O kaybolmamıştı.''
Doyoung'un kaşları çatılırken, ''Kaybolmadı mı?'' diye sordu. ''Nereye gitmişti o zaman.''
''Ölmüştü. Ben öldürmüştüm.''
Doyoung'un surat ifadesi değişirken, Yeri'nin dudakları şokla aralandı.
''Küçük bir köpeği neden öldüresin ki?''
''Öfkeliydim o da canımı sıkıyordu o kadar.''
Jaehyun derin bir nefes aldı, bu ürperticiydi.
''Aman 5 yaşındaydık, çocuktuk yani.'' Doyoung elini ortaya sallayarak gülümsedi. ''Çocukken yaparız böyle şeyler.''
O sırada iki garson hepsinin tabaklarını önlerine bırakırken, ''Onu sahiden yiyecek misin?'' diye sordu Yeri Taeyong'un tabağına bakarken, ''Hayvan hâlâ nefes alıyor gibi duruyor.''
Taeyong onu umursamadan bıçağıyla etini kesmiş ve kestiği parçayı keyifle çiğnemişti.
''Yeri?''
Herkes masalarının yanında duran takım elbiseli, orta yaşlı karizmatik adama çevirmişti bakışlarını aniden.
''Arkadaşlarınla mı takılıyorsun?''
Yeri gördüğü kişiyle yutkunmuş, huzursuzca kıpırdanmıştı oturduğu yerde.
''Ah evet...''
Orta yaşlı adam gülümsedi.
''Ben de bir toplantıdaydım.''
Yeri yapmacık bir gülüşle ayağa kalktı.
''Şey biraz konuşalım mı?''
Karizmatik adamı çekiştirerek masadan uzaklaşırken, Taeyong'da elindeki çatalını bırakmış o da ayağa kalkmıştı.
''Lavabo.''
Kısaca açıkladıktan sonra adımlarını lavaboların olduğu tarafa çevirdi. Beklediği görüntü lavaboların önündeydi bu yüzden Taeyong duvarın köşesine geçerek elindeki telefonunun kamera kayıt kısmını açtı usulca.
''Arkadaşlarımın yanında neden benimle konuşuyorsun?''
Adamın kaşları çatıldı.
''Bir sorun mu var?''
''Liseli bir kızın bir iş adamıyla ne işi olur ki? Bunu düşünür herkes. Lütfen kalabalık ortamlarda beni tanımıyormuş gibi yap.''
Adam gülümsedi.
''Güzelim bu mu sorun?''
Eli Yeri'nin dalgalı saçlarına gitti.
''Seni özlemiştim ve görünce bir an mutlu oldum. Sen olmadın mı?''
Yeri omzunu silkti sevimlice.
''Evet ben de oldum tabii.''
Taeyong gördüğü görüntüyle yamuk bir gülüş verdi. Kayıt kısmını kapatıp telefonunu cebine sıkıştırırken keyifliydi.
Kim Yeri onun olana göz dikerse Taeyong'da bunu ona ödetirdi.
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prom queen // jaeyong
FanfictionYonsei lisesinin en gözde en popüler öğrencisi Lee Taeyong ve ona kalbini kaptıran Jaehyun. #1 jaeyong ©jaeyongmylemondetox