''Hayir!! Bırak! Anne!! Lütfen onlara gitmeme izin vermediğini söyle!''
Wooyoung çığlık atarken ve iki hantal adam onu götürmek için sürüklerken gitmemek için hem adamlara hem de annesine yalvarıyordu. Gözyaşları hiç durmaksızın akarken önünü görmekte zorlanıyordu.
''Anne! Lütfen! Bir iş bulacağım! Söz veriyorum! Daha çok çalışacağım! Lütfen!'' Annesi onu duygusuz ve ifadesiz bir yüzle izlerken hıçkırdı.
''Bunun için çok geç Wooyoung.''ikinci oğluyla dönüp uzaklaşmadan önce söylediği son ve tek şey buydu.
''Annecim Youngi'yi nereye götürüyorlar?''altı yasındaki çocuk masumca annesine sordu.
''Onu çok özel bir okula götürüyorlar.'' Kadın monoton bir sesle konuştu.'' Birçok yeni şey öğreneceği bir yer.''
Küçük çocuk başını yana eğdi.
''Yeni ve özel bir okul mu? Ne zaman dönecek?''iri gözleriyle ve hüzünlü bir sürat asmasıyla annesine bakarken sordu.''Önemli değil bebeğim, Wooyoung'u unut.''küçük elini sıktı.'' Eve gidip krep yapmaya ne dersin?'' Ilk oğlunu eski bir mobilya parçası gibi, satmamış gibi gülümsedi.
Wooyoung kendini bir minibüse sürüklendiğini hissetti. Az önce olanların hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordu. Annesi sözleşmeyi imzaladıktan sonra, bir zamanlar sahip olduğu herşeyini kaybetti, en başta özgürlük olmak üzere.
O artık bir mülkten başka bir şey değildi...
Yakında bir mağaza rafında satılacak ve satın alınacaktı...bir müşteri etrafına bakacak, hoşlanırsa alacaktı...tıpkı alışveriş gibi. Kıyafet alışverişi gibi,market alışverişi... insan alışverişi dışında...Wooyoung belki de en iyi oğul değildi, ama o da kötü değildi.
Annesinin onu asla sevmediğini biliyordu,çünkü hicbir zaman başarılı olamadı. Okulda her zaman başarısız oldu ve zar zor mezun oldu, her yeni bir ise girdiğinde hep kovuldu.Wooyoung hicbir şey de asla iyi olmayacağı gerçeğini kabul etti, elini koyduğu herşeyi her zaman alt üst ederdi. Sarışının hiçbir zaman yakın arkadaşı olmadı,diye düşündü, belki de sosyal olarak ne kadar garip olduğu için kimse onunla konuşmak istemiyordu. İlk sevismelerinden hemen sonra ayrılmadan, ilişkileri 4 ay süren erkek arkadaşı hariç.
Babası onları terkettikten sonra çocuğun tek mutluluk kaynağı küçük kardeşi Kyungmin'di. Okulda veya işte kötü bir günün ardından her zaman herşeyi çok daha iyi hale getirirdi. Ne olursa olsun, küçük masum çocuk Wooyoung'u gülümsetmeyi hep bir şekilde başarırdı.
Wooyoung,adamlardan birinin gözlerinin etrafına bir parça kumaş sararken sessiz kaldı.
Diğeri onu tuttu ve ellerini arkasından o kadar sıkı bağladı ki, onları hareket ettirmek canını yakacak kadar sıkıyorken onu, hiç-bir şey göremiyordu. Birkaç dakika önce ciğerlerini sökecek kadar ağlayıp, çığlık attıktan sonra yutkundu ve nefes almaya çalıştı, ama kalbi o kadar çok kin,nefret ve öfkeyle doluyduki,onu cehennem çukuruna götürdüklerini unuttu.'Senden çok nefret ediyorum anne...'
Not*:Açıklamada da söylediğim gibi kurgu bana ait değildir.
Kitabın orijinal yazarı: Happy0Little0Kill.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Çeviri)Stone Heart | Woosan°•.
Mystery / ThrillerJung Wooyoung, annesi tarafından köle olarak satıldı. Her kölenin korktuğu ve kaçındığı bir kişiye, şeytan ustası Choi San'a açık arttırma olarak çıkartıldı. Onunla birlikte söylenemez korkular yaşar ama işler değişmeye başlar... Söz konusu olan taş...