Love Shop • Minsung

That Smell

Eros; aşk, seks ve şehvet tanrısı olmak yerine eğer bir mimar olsaydı bu dükkanı onun yayından çıkıp süzülerek düşen okunun yarattığı inkar edilemezdi. Dışarıdaki dünya ile bağlantı sağlayan camdan kapı, ev sahipliği yaptığı "Açık." yazısını çiçeklerle dolu sokağa gösterdiği zaman aşk ile dışarıdaki dünya arasındaki tek engel o kapının açılması, içeri girdiğinizde kapının zile çarpması ile o küçük zilin "Hoş geldiniz." diyen tınısıydı. İçeri attığınız ilk adım ile önce zilin sakinleşmesini ardından kapının sizden bağımsız yavaşça kapanmasına izin verirsiniz. Mevsimlerden kış ise üşümüş nefesinizi gözlüklerinizi buğulaştırmayacak şekilde dışarı verir veyahut mevsimlerden yaz ise yüzünüz ve boynunuza çarpan soğutucunun sizi rahatlatmasına izin verirsiniz. Gözleriniz dükkanın pembe ve kırmızı uyumuna alışmaya çalışırken burnunuza gelen çiçek kokuları ile burnunuz da kendini belli eden uvuzlarınıza dahil olmuş olur. Bu kadar güzel görünen çeşit çeşit çiçeğin birbirinden kokuları ile bu kadar kolay ayırt edilebilmesinin tek nedeni taptaze olmalarından başka bir şey değildir. Boyunuzdan büyük peluş oyuncakları kucaklarken onları incitmediğinizden emin olun. Dükkandaki diğer her şey gibi çikolatalar da kendilerine özgü büyülülülerdir. Aynı aşçı Eros'un yapacağı türden çikolatalar ve kutu kurabiyeler.

Sadece özel günlerde değil, sevgisini her gün hissettirmek isteyenlerin dükkanı. Sevgiliniz, kardeşiniz, anneniz, arkadaşınız için... O gün içinizden "Seni önemsiyorum." demek gelirse bu büyülü dükkana gelip küçük bir kartpostal almanız yeterli olacaktır. Kartpostal sizin duygularınızı sihirli bir şekilde en içten şekilde yansıtacaktır.

Dükkanın güler yüzlü çocuğu Lee Minho yine tam vaktinde güneş ile dükkanı selamladı. İçerideki aşk büyüsünün dağılmasına engel olan kepenkleri her şey gibi büyülü olan anahtar ile açtı. Kapıyı selamlayan Minho'yu kapı da geri selamladı.

"Yine tam vaktindesin." Kapıya göz kırpan Minho tütsülere yöneldi. Düşünceli gözlerini kısan Minho, bugün dükkanın nasıl kokmasını istediğini düşünüyordu. Çenesiyle oynayan Minho sonunda tütsüler ile gözgöze geldi.

"Bugün burası aşık ruhların kovuşması gibi koksun lütfen." Minho dönüp dükkana bir göz gezdirdikten sonra herkesin bu fikirden tatmin olması ile memnun olmuştu. Teşekkür edip tütsülerden uzaklaşırken önce vücudunu ardından kafasını çevirdi. Kasayı açmak için hep oturduğu yere giderken güllere de selam vermeyi ihmal etmedi. Birisini koklayıp yerine koyduğunda güller kıskançlık ile kavga etmeye başlamışlardı bile.

"Beni seçti."

"Senden nefret ediyorum. Umarım bugün satılırsın."

"Minho beni kokladı artık rahatlık ile sola bile bilirim."

Minho güllerin her gün yaptığı bu kavgaya sadece kıkırdamakla yetindi. Kendince minik ofis dediği ofisine geldiğinde askılık ona pembe üstüne sarı renkle isminin işlendiği önlüğünü uzattı. Önlüğünü kafasından çekiren Minho önlük iplerine belinde tek düğüm attı. Kasayı da uyandırması ile dükkanda herkes günün mesaisinin başladığını anlayıp ciddileşmişti. Bugün de birileri hediyeleşerek "Seni seviyorum." diyecek veya aldıkları özür çikolataları ile gönül almaya çalışacaktı. Ya da herhangi bir şey. Sevgi içerin herhangi bir şey.

Bugün gözlük takan Minho nasıl göründüğünü kontrol etmek için dürüstlüğü ile herkesin güvenini kazanmış aynanın karşısına geldi. Aynanın biraz kirlendiğini fark eden Minho hemen bir bez ile temizleme suyu aldı. Aynayı silerken ayna çoktan ona bugün de harika gözüktüğünü, gözlüklerin ona ayrı bir hava kattığını söylemişti. Biraz utanan Minho teşekkür edip çiçekleri sulamak için sulama kabını çağırdı. Mutluluk ve heyecan ile süzülerek yanına gelen sulama kabı Minho'nun etrafında bir tur attıktan sonra memnuniyet ile Minho'nun onu tutup güzel çiçekleri sulamasına izin verdi. Su damlaları ile gıdıklanan çiçekler ve susamış toprak da gayet memnun gözüküyordu. Dükkandaki her şeyin Minho ile çok özel bir bağı olsa da satıldıkları zaman kimse üzülmezdi. Sevgi dolu yerden yine sevgi dolu yere gideceklerini bilirlerdi.