paris

405 26 4
                                    

Şu an Paris te otelimdeyim. Beş saat sonra otelin alt katında ki podyumda seçmeler var. Heyecandan kalbim yerinden çıkmak üzere biraz dinlenmek için uzandım ve İrem in tavsiyeleriyle kendime bir ada çayı yaptım. Ada çayının tadı çiş gibiydi. İçtiğim gibi yüzümü buruşturmam bir oldu.
Y/n: bu ne amk. Bok mu yedim bu ne ya. Diye kendi kendime mırıldandım.
Seçmelere 15 dakika erken indim. Orada ki bir görevliye ne yapmam gerektiğini sordum. Adam bana herkese ayrılan iç çamaşırını giyip sadece on adımlık catwalk yürümem gerektiğini söyledi.
Y/n: e kolaymış. Tamam teşekkürler.
Adam: rica ederim. Bol şans. Bunları derken mütevazi bir şekilde tebessüm ediyordu.
Sıra bana geldiğinde beni odaya çağırdılar. Burası sandığım gibi bir podyum değildi. Beyaz bir arka fon ve toplam yirmi adım atbileceğim bir alan vardı. Karşımda iki kadın bir erkek durmuş bana bakıyordu. Bunlar sanırım jüri gibi bir şeydi içimden "nereye düştüm lan ben" demeden edemedim. Jüriler gelip elimi sıkıp yerlerine oturdu. Ve o an arkamdan iki tane ışık açıldı. Işık çok güçlüydü. Bu ışığın amacı benim vücut hatlarımı ve kusurlarımı ortaya çıkartmasıymış. Fotoğrafçı adam bir kaç fotoğrafımı çekti ve sırada catwalk yürümek vardı.
Tüm yapmam gerekenler bittiğinde yarın bana kararlarını bildireceklerini söylediler.
Hemen odama çıkıp üzerimi değiştirdim.
Giydiğim:

Ve Paris sokaklarında gezmeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve Paris sokaklarında gezmeye başladım. Seslerden uzak kalabilmek için kulaklığımı taktım. Paris in moda şehri olduğunu bildiğim için bol bol alışveriş yapmaya çalıştım.
Gerçektende Paris abarttıkları kadar güzelmiş. Alışverişim bittikten sonra aldığım eşyaları otele göndertip. Bir restoran a oturdum. Yemeğimi sipariş edip etrafı ve insanları incelemeye başladım. Herkes bana çok şık gelmişti. Bu sırada bir çift yanıma yaklaştı. Yarım yamalak ingilizceleriyle fotoğraf çekinmek istediklerini söylediler. Hemen ayağa kalkıp onlarla fotoğraf çekindim. Çok tatlı bir çiftti. Onlarla ayak üstü biraz sohbet ettim.
Yemeklerimi yedikten sonra yediklerimi sindirmek için yürüyüşe çıktım. Eyfele doğru yürüdüm. Eyfel hava karardığı için ışıl ışıldı. Etrafımda bir sürü çift el ele Eyfel e yürüyorlardı. O sırada içimden keşke Louis te burda olsaydı diye geçirdim. Aklıma Louis i görüntülü aramak geldi. Hemen telefonumu çıkartıp Louis i aradım.
Louis: selam.
Y/n: selam. Bak sana ne göstericem. Dedim ve ışıl ışıl Eyfel i gösterdim.
Louis: vayy! Keşke orada olsaydım.
Y/n: keşke... diye iç geçirdim.
Ve bir yandan yürüyüp bir yandan da Louis e günümü anlattım. Yaklaşık bir buçuk saat konuştuktan sonra telefonu kapattım. Bu seferde Ehli yi aradım. İrem ve Ehli de "keşke orada olsaydık" dediler. Ve onlara da günümü anlattım. Ardından erkek kardeşimi aradım. O da New York da yaşıyordu. Benimle gurur duyduğunu durmadan söyledi.
Bu kadar telefon konuşması benim bünyeme tersti. Telefonu kapatınca resmen rahatladım. Ve yine kendimle başbaşa kaldım. Huzur dolu bir kaç saatten sonra otele dönmek üzere gerisin geri yola düştüm.
Saat gece 12.00 dı. Ben Paris in büyüsüyle sarhoş olmuş bir şekilde eve yürürken bir el beni arkadan sertçe kendine çekti.

(Bir bölümün sonuna geldik. Umarım beğenirsiniz. oy vermeyi unutmayın. yeni bir bölüme kadar kendinize çok iyi bakın. Seviliyorsunuz. Bb. 💐)

Louis Partridge ile hayal et/ COMPLEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin