Odama dolan güneş ışığyla birlikte gözlerimi araladım. Saat henüz 08:03'dü. Hafta sonu bu saatte uyanmak benim için bir ilkti. Yataktan ayaklarımı salladım ve yavaşça ayağa kalktım. Kızlarla 11 gibi buluşacaktık. Yani neredeyse 3 saatim vardı. Hemen üzerimde ki pijamalardan kurtulup eşofmanlarımı giydim. Dolabımda bulunan en sevdiğim spor ayakkabımı da ayağıma geçirdim. İşte hazırım. Telefonumu ve kulaklığımı alıp odadan çıktım. Sessiz olduğuna inandığım bir yürüyüşle aşağı indim. Mutfağa geçtim Hacer Abla çoktan uyanmış ve bugün için hazırlık yapıyordu. Koşup yanağına kocaman ve sulu bir öpücük bıraktım. Kocaman gülümsemeyle karşılık verdi. "Kahvaltı yapacak mısın kızım?" diye sordu. "Bi su alıp çıkacağım Hacer Abla spor yapacağım" dedim. Başını onaylar biçimde sallayıp, dolaptan aldığı şişeyi elime tutuşturdu. "Görüşürüz" deyip koşar adım çıktım evden. Bahçeyi de aştığımda vakit kaybetmeden sahile yürüdüm. Kâh koşarak kâh tempolu yürüyerek kocaman iki saati geçirmiştim. Artık eve dönmem ve hazırlanmam gerekiyordu. Geldiğim yoldan geri dönerek eve girdim. Alaz ve Berna kahvaltı masasında tabağındakiler yerine birbirlerini yiyorlardı. Göz devirerek hızlı adımlarla odama çıktım. Hemen bir duş alıp, giyinmeliydim. Duştan çıktıktan sonra dolabımın karşısına geçip ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Sonunda beyaz pantolonumu ve sarı gömleğimi giyindim. Düz saçlarımın olması benim için bir avantajdı. Saçlarımı da kuruttuktan sonra çekmeceden saatimi alıp koluma geçirdim. Hafif bir makyaj yaptım ve Cansu'yu aradım "Canım" diye açtı telefonu. "Ben hazırım çıkayım mı?" diye sordum. "Nur'da bizde sen gel gidelim." dedi." "Haluk Abi'yi alıp geliyorum" diye kıkırdadım ve telefonu kapattım. Babetlerimi de ayağıma geçirip koşar adım evden çıktım. Arabaya bindiğimizde Cansulara gideceğimi söyledim. Haluk Abi vakit kaybetmeden yola çıktı. Evlerimiz çok uzak değildi. Kısa bir süre sonra Cansuları da alıp alışveriş merkezine ilerledik. Nihayet ulaştığımız da Haluk Abiye teşekkür edip arabadan indik.
Tüm gün boyunca o mağaza senin bu mağaza benim dolaştık. Ayaklarımı hissedemiyordum resmen. Ama Nur enerjisinden hiç birşey kaybetmemiş, çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu. Kızları bu akşam bizde kalmaları için ikna etmek pek de zor olmadı. Annelerinden izin aldıktan sonra keyfim daha da yerine gelmişti. Bu şapşikler beni mutlu etmeyi başaran sayılı kişilerdendi. Birde Kerem vardı tabii. En iyi arkadaş kategorisinde ki tek erkek. Son olarak kuaför için yola çıktık. Tabi ki Haluk Abiyi aramıştım bu kadar çantayı nasıl taşıyabilirdim ki Tanrı aşkına? Haluk abi bizi kuaföre bırakıp çantalarla birlikte eve geçti. Cansu saçlarını değiştirmeye karar vermişti. Nur her zaman ki gibi bir yığın maske yaptıracak ve saatlerce yüzünü inceleyecekti. Benim işim onlara göre çok basitti. Sadece manikür ve pedikür yaptırıp çıkacaktım. Saatler süren kuaför maceramız nihayet son bulmuştu. Açlıktan ölecekmişim gibi hissediyordum. Son defa Haluk abiyi arayıp bizi almasını söyledim. Burdan eve yürümek işkence olabilirdi. Eve vardığımızda yemek faslı çoktan bitmiş, herkes odasına çekilmişti. Hacer ablaya bize birşeyler hazırlamasını rica ettikten sonra odaya geçtik. Kızlara pijama takımlarımdan verip üzerlerini değişmelerini bekledim. Bende lacivert - kırmızı pijama takımımı giyip odamdaki berjerlerden birine kuruldum. Tüm gün boyunca evden kimseyle konuşmamıştım. Eminim ki yokluğumu bile farketmemiş, odam da uyuduğumu düşünüp bakma zahmetine bile girmemişlerdir. Düşüncelerimi bölen kapı sesiyle kapıya döndüm. Hacer abla resmen harikalar yaratmıştı. Waffle bile yapmış. Canım benim. Karnımızı doyurduktan sonra gelenek haline gelen ağlamalı romantik film açıp izlemeye başladık. Öyle ki bazen hıçkırık sesinden dolayı filmin sesini duyamıyordum. Film sona erdiğinde üç çift ağlamaktan kızarmış göz vardı. Biraz dedikodu ve bir kaç sevgili hatırasından sonra yatağa geçtik. Yatağım çift kişilikti. Uykuya verdiğim önem, ailemin bana verdiği önemden daha fazlaydı. Eminim. Kızlara iyi geceler dedikten sonra yüz üstü kapanıp kendimi uykunun kollarına bıraktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçeği
RomanceÇok uzun bir zamandan sonra aynı ağacın altında buz mavisi gözlerine kilitlendi gözlerim. Işığını yitirmiş bir çift mavi göz. Acı artık iliklerimdeydi. Hissedebiliyordum... Rengin Kavaklıoğlu Aşkla büyüttüğüm ağacın gölgesinde zümrüt yeşili gözlerin...