Süpriz Misafir

191 87 30
                                    

Arkamda pazar da gördüğüm genç vardı, şaşırdım.

Efsun: Senin ne işin var burada? Yoksa beni mi takip ettin?

Genç: Asıl onu sana sormak gerek. Burası benim yerim ben hep buraya gelirim.

Efsun: Ne zamandan beri acaba? Çünkü buralarda seni hiç görmedim, yeni olduğun ve burayı yeni keşfettiğin çok belli.

Genç: Doğru, haklısın buraya  2 hafta  önce geldim ve yeni keşfettim burayı.

Efsun: Buraya neden geldin peki?

Genç: Bence sen çok meraklısın.

Efsun: Hiçte bir kere.

Çocuk gibi küsüp eşyalarımı toplayıp gidiyordum. Bunu yapmamam gerekti eğer biri gidecekse o gitmeliydi yine de kalktım ayağa. Neden sürekli sırıtıyordu ki sinir şey işte alt tarafı soru sordum.

Genç: Nereye gidiyorsun? Soruların bitti mi? Aslında burası ikimize de yeter.

Neden beni bırakmıyorlardı ev de rahat yok, burada yok hiç kavgaya girmek istemiyordum ve onunla konuşmakta. 

Efsun: Sana iyi oturmalar beyefendi.

Genç: Görüşmek üzere hanımefendi.

Gıcık işte ya gıcık. Gel de sinirlenme buna işte ukala. Neyse  ben bisikletimi alıp çoktan Hayatın evinin yolunu tutmuştum. Hayat benim en yakın arkadaşım; kısa boylu ve esmerdi, benim gibi  değildi, Arkeoloji okuyor. Buraya yaz tatiline geldi. Ona göre ben Psikoloji okuyorum ve babam yüzünden Ankara'ya gidemiyorum.
Burada bir kaç eğitim almıştım ama diplomam yoktu. 

Hayatın evine geldim, burada apartman bulamazsınız hep bahçelidir evler. Hayat da bahçeli ev de oturuyordu yanına gittim.

Hayat: Hayırdır kuşum, kim kırdı senin kanadını?

Efsun: Çok mu belli oluyor ya.

Hayat: Evet canım, anlat bakalım.

Hayat'a yaşadıklarımı teker teker anlattım. Anlatırken hem içimde bir şeyler kıpırdıyor hemde parçalanıyordu. Bir yandan buna o kadar çok kafaya takmamak gerektiğini düşünüyordum.

Hayat: Sema ablanın dediği doğru  bence de sen böyle şeylere sinirlenmezsin.

Efsun: O kadar sakin miyim ya ben , hiç fark etmiyorum.

Hayat: Hatırlasana baban seni evlendireceği gün bile sakindin.

Evet, babam beni evlendirecekti beni 20 yaşımda evlendirecekti. Durduk yere değil de küçük bir hatam yüzünden.
Ben 'anneme giderim, bir daha da dönmem' deyince vazgeçmişti bu kararından.

Efsun: O saçma günü hatırlatma bence.

Hayat ile konuşup, şakalaştıktan sonra eve yol aldım. Eve geldiğim de bahçe de babam, ablam, abim ve  sultan anne vardı beni bekliyorlardı sofraya oturup yemek yedikten sonra babama yakalanmamak adına sessizce yukarı çıkıyordum. Babam beni fark edip;

Adem: Nereye gidiyorsun Efsun?

Efsun: Odama biraz ders çalışacağım da baba.

Babam her zaman bu numarayı yerdi her akşam benimle oturup kahve içmeye bayılırdı. Ben de istemediğim zamanlarda hep 'ders çalışacağım' derdim. Babam bu sefer bunu yutmamışa benziyordu.

Adem: Biraz bekle kahveye misafirimiz var, onu görmeni istiyorum.

Efsun: Tamam baba, üstümü değiştirip iniyorum aşağı.

İşte buna gerçekten şaşırdım misafir, kahve ve ben.

Odama gittim dolabımı açıp papatya desenli uzun bir elbise giyip saclarımı açtım. Aşağı indim, oturma odasına girdiğimde karşımda beni sinir eden çocuk oturuyordu. Balıkesir'de başka misafir edecek birini bulamamışlar galiba. Yine hep olduğu gibi şaşırdım, tek kelime bile edemedim sadece ona bakıyordum. Kafamda deli gibi sorular dönüp duruyordu, babam bana bakıyordu sanki bir şey dememi bekliyordu. Adam ayağa kalkarak yanıma gelip elini uzattı;

Baran: Merhaba hanımefendi, adım Baran.

Hem eline hem de yüzüne anlamamış gibi bakıyordum.

Efsun: Sen neden buradasın, misafir sen misin?

Baran: Misafir değil de kalıcı diyelim biz ona.

Efsun: Anlamadım? (babama bakarak) Baba ne demek istiyor bu?

Adem: Kızım gel yanıma otur anlatayım sana.

Babam beni kolumdan tutup oturttu ben hala şaşkındım ve nasıl cümleler kullanacağımı bilmiyordum.

Baran: Ben kısa bir özet geçeyim Adem bey. Buraya 2 hafta önce geldim ve bu evi arıyordum bu evin sahibin torunuyum yani Esil hanım benim babaannem. Uzun yıllardır burada oturuyorsunuz önceden kira veriyormuşsunuz fakat babaannem vefat edince burası size kalmış ve kimse buna itiraz etmemiş.

Efsun: Eee bunlar doğru ve ne ilgisi var onun torunuysan, neden geldin buraya?

Bana gülmüyordu artık çok ciddi bir hal almıştı surat ifadesi. Psikoloji okumama rağmen çözemedim yüz ifadesini.

Baran: Bu evin bende tapusu var ve buraya bu evde yaşamak için geldim.

Babama baktığımda hiç bu kadar endişeli ve çaresiz görmemiştim babamın, ablamın, abimin ve benim içimizde bir şeylerin kırıldığını hissedebiliyordum.

Efsun: ( sakin bir şekilde ) Ne istiyorsun? Bu evden çıkmamızı mı?

Baran: Aslında böyle hiç düşünmemiştim sizi evden atmak gibi bir derdim yok, sizi zor durumda bırakmak istemem.

Mete : Peki ne yapacağız evi bölecek değiliz herhalde.

Baran: Aynen öyle. Ev iki katlı sonuçta, ve siz üst bölümü kullanmıyormuşsunuz Adem bey öyle söyledi.

Sema: Ne yani kullanmıyoruz diye.

Ben sesimi çıkartmıyordum, ama onun bu evde kalmasını da istemiyordum. Kim yabancı birisiyle evi paylaşmak ister ki?

Adem: Ben Baran'ı olayı açıklaması için davet ettim. Başka bir çaremiz olmadığını düşünerek üst kattaki bölümde kalması gerektiğini düşünüyorum.

Duyduklarımı sindiremedim, ne diyordu ki babam? Aynı evde kalamazdım bu ne olduğu belirsiz biriyle.

Efsun: Baba sen iyi misin? Çünkü bu ev de iki kızın yaşıyor bunun doğru olduğuna emin misin?

Adem: Ne yani EFSUN başka nereye taşınacağız ki kimimiz var burada bizim ha. Ankara ya gideceğime burada kalırım daha iyi en azından güvende ve bildiğimiz bir yerde oluruz.

Babam çok sinirlendi ve hızlıca odasına gitti. Ben onun kalbini mi kırdım? Onu üzmüş müydüm? Çok kötü  bir gündü ve rüya olması için yalvarırdım.

Barana yaklaşıp;

Efsun: Hepsi senin suçun başıma ne geldiyse senin yüzünden geliyor!

Gözyaşlarımın damladığını hissettim, koşarak odama gittim.
Neden hep benim başıma geliyordu ki neden ben! Ankara senden nefret ediyorum annemden de, onun akrabalarından da, aşağıdaki çocuktan da nefret ediyorum!
Kendimi durduramıyordum, saate baktığımda çok geçti ve hala uyumamıştım. gözlerimi yavaşça kapatarak uyumaya çalıştım.
Sabah olduğunda başım çok ağrıyordu. Üstümü bile çıkartamadan odamdan çıktım. Koşarak Hayat'a gidiyordum,  çok dalgındım nereye bastığımın farkında bile değildim.
Bir anda adımımı attığımda yola araba sesi korna çaldı.

Kendi DünyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin