Arabanın sesi beni rahatsız etti. Arabanın içine baktığımda abimdi, arabadan inerek yanıma geldi.
Mete: Efsun ne yapıyorsun sen?
Efsun: Abi ben görmedim seni, özür dilerim. Kafam çok dalgında.
Mete: Hadi gel, biraz konuşalım seninle iyi olmadığının farkındayım bende.
Abim beni arabaya götürdü. Sahile gittik, ama burası beni daha kötü yapmıştı çünkü Baran beni burada sinir etmişti, abim yanıma oturup;
Mete: Bak Efsun sen bizden daha güçlüsün, her şeye rağmen ayaktasın ve direniyorsun. Bu evde kalma işini benim onayladığımı sanıyorsan yanılıyorsun. Ben ne olursa olsun bu durumu çözeceğimize inanıyorum.
Abimi sessizce izliyordum. Siyah saçlarının dalgalanması dikkatimi dağıtmıştı. Ne diyebilirdim ki? Haklıydı sonuçta sadece ben ergence davranıyordum o kadar. Fiziksel olarak büyüsem de içim hep çocuk.
Efsun: Aslın da haklısın abi, öncelikle babamın kalbini düzelteceğim ve sonra Baran mı ne ismi onu evimizden bir şekilde göndereceğim yada sessizce gitmesini bekleyeceğim.
Abimle sarıldıktan sonra kahvaltı ve üstümü de değiştirmek için eve gittik. Baranı daha bu sabah hiç görmedim. Odama gidip duş aldıktan sonra beyaz bir gömlek ve siyah geniş uzun etek giydim. Saç kurutma makinesini almak için yukarı kata çıkarken birden karşıma Baran çıktı.
Baran: Gerçeği kabullendin mi bilmiyorum ama üst kata çıkamazsın!
Efsun: Gerçek şu ki eşyalarım yukarıda ve daha taşınmadın bile!
Baran: Ha pardon, evde olmadığın için bilemezsin tabi eşyalarınızı alt kata koydum. Biraz sonra işçiler gelecek, ortalıkta dolanmayın hanımefendi. Malum küçük kız çocuklarına zarar gelebilir.
Daha fazla tartışmamak için kurutma makinesini alıp odama geçtim. Neymiş ayak altında dolaşmayacakmışım, neymiş küçük kız çocukmuş. Söyleyecek söz de bulamıyorum adama ya. Mendebur desem değil , odun desem değil , ruhsuz desem hiç değil. Kahvaltı sofrasında bile vardı üst kat daha yapılmadığı için bizimle yiyordu. Ben daha fazla ona katlanamayıp gidecekken;
Adem: Nereye Efsun?
Efsun: Baba seninle biraz konuşabilir miyiz?
Adem: Tamam olur.
Masadan biraz uzaklaşıp babamın kalbini kazanmaya başladım. Sonunda babamın beni affetmesi beni mutlu etti. Bisikletimi alıp Hayat'a gittim ona bütün olanları anlatınca bir süre bunu sindirmesine izin verdim. Etrafımda döndü düşündü ve;
Hayat: Bence sen bir süre biz de kal.
Efsun: Hayır kalamam ki ona alışmam lazım yada çözüm yolu bulmam.
Hayat: Sen kimseye alışmak zorunda değilsin.
Hayat ile konuşmamızın sonunda saat geç olmuştu ve ona daha anlatacak çok şeyim vardı. Babamı o Baranın taşınma işini bahane ederek o gece Hayat da kaldım. Hem benim için de iyi olmuş oldu.
Sabah erkenden eve gittim. Evde su sesi dışında hiç ses yoktu, arka bahçeye gittiğimde Baran çiçek ekiyordu hemde benim bahçemde yanına gidip;Efsun: Ne ekiyorsun?
Baran: Sümbül ekiyorum.
Efsun: Sümbül seviyorsun demek Bende çok severim hatta sümbül ekmiştim daha önce.
Baran: Evet, severim ancak önemli olan çiçeğin olması değil ona sevgi ile bakmaktır. Bende baktım bütün çiçekleri ekmişsiniz.
Efsun: (hafif bir gülümseme ile) görmene sevindim.
Baran: Bahçenin sorumlusu sensin galiba.
Efsun: Evet, burası benim bahçem benden başka kimse girmez buraya " çiçek dikmek için " ama tabi burası senin evin olduğu için bir şey demedim.
Baran: Diyemezsin zaten Çiçek kız.
Bana çiçek kız demesini düşünürken Çiçeği sulayıp gitti, bana konuşma hakkı bile sunmadan! Onunla ortak noktamızın çiçekler olması ne tuhaftı. Umarım çiçekler kadar saftır, temizdir. Kahvaltıdan sonra babam ile okulu konuşmam gerekti onu çardakta görüp yanına oturdum;
Efsun: Baba, okula gitme konusunda kararlıyım. Baranı burada göreceğime Ankara'ya giderim daha iyi.
Adem: EFSUN! Bu konuyu seninle konuştuk gitmeyeceksin dediysem gitmeyeceksin.
Efsun: Hayır baba! Sen konuştun ben dinledim. Eğitim hayatımı böyle hiçe sayamazsın diploma almam gerek bunca emeğim boşa gitmesin. lütfen izin ver.
Adem: Bu diplomayı almak için bir sene mi okuman lazım Efsun?
Efsun: Evet baba, ne olursun gitmeme izin ver!
Adem: Benim daha iyi bir fikrim var. Bursa veya Manisa da tamamla. İlla ki Ankara olması şartmı?
Efsun: Baba saçmalama okulumu ben ilk orada okumuştum ve orada bitirmem gerek sadece bir senem kaldı ama sen, sen...
Adem: Devamını getirme Efsun! Annen seni benden aldığı zaman yaşadığım sıkıntıyı, içimin rahatsızlığını kimse bilemez.
Efsun: Baba, tek şansım bu bir sene dayanamaz mısın ha?
Adem : Düşüneceğim Efsun, uzun uzun düşüneceğim.
Efsun: Tamam baba.
Babamın yanından ayılıp odama gittim biraz ders çalıştıktan sonra bahçeye çiçeklerimin yanına geçtikten sonra onların yanına oturup sanki derdimi anlatıyormuş gibi bakıyordum. Ben insanları dinlemeye hazırken neden onlar beni dinlemiyordu. Benim kararlarımın hiç mi bir önemi yoktu? Şimdi ben annemin yanında esir mi olacaktım, yoksa burada okulumu bitirememiş bir psikiyatrist mi olacaktım hangisiydi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Dünyam
ChickLitSevmeyi kendim öğrenmiştim.Kendi dünyamın içinde... Atamadığımız çığlıklar vardır hepimizin sevdiğiniz bir insandan ihanete uğramak mı daha acıdır yoksa annesi tarafından eziyet görerek yaşamak mı? Efsunun büyülü dünyasına hazır mısınız? Onun acılar...