"Anne!"
Duyduğum sesle dakikalardır bakıştığım siyah elbiseden gözlerimi çekip Deniz'e döndüm.İki elbise arasında öyle kararsız kalmıştım ki elbiseler arasında dalıp gitmiştim.Bir siyah bir de buz mavisi bir elbise vardı önümde.Siyah elbise asilliğiyle ön plandayken,buz mavisi elbise ise göz kamaştıran bir güzelliğe sahipti.Sade ve şık.Tercihlerim genelde bu şekilde olurdu.Ve ben sanırım siyahtan yana olacaktım.
"Evet bebeğim?" Deniz adımlarını bana yönelterek yatağın üzerinde duran elbiselere baktı.Mavi gözleri biraz önceki halime benzer şekilde iki elbise arasında gidip gelirken gülümsemeden edemedim.Küçük elini buz mavisi elbisenin tülden eteğinde gezdiriyordu.Hareketlerini dikkatle seyrediyordum.Bu bana en keyif verdiği hareketlerinden sadece bir tanesi.İncelemek.
Parmakları hala tül elbisenin üzerindeyken bakışlarını bana çevirdi.
"Bu olsun." Buz mavisi elbiseyi yataktan çekip ayağa kalkarak üzerime doğru tuttum.Önümde duran boy aynasına bakarken kararımı değiştiren küçük Bey'e tekrar döndüm.
"Bu olsun."
———————————
İki saatlik bir hazırlanmanın ve bir saatlik bir yolun ardından sonunda düğün yerine ulaşabilmiştik.Beyaza yakın uzun saçlarımı dalgalandırmakla uğraşmıştım.Küçük bebeğime de siyah bir takım elbise giydirmemle tamamlanmıştık.Deniz'i kucağımdan indirdim ve yanına çökerek benim gri gözlerime zıt olan koyu mavi gözlerine baktım.Tek zıt yanımız bu da değildi.Beyaza yakın saçlarıma karşı simsiyah saçları ve beyaz bir teni vardı.Dış görünüş olarak benzemesekte kişiliğinin bana benzeyeceğine inanıyordum.Umarım.
"Sakın yanımdan ayrılmıyorsun.Anlaştık mı?" Anladığını belli edercesine başını aşağı yukarı salladı.Bu hareketine karşılık ayağa kalkarak küçük parmaklarını elime doladım ve düğün salonundan içeri girdik.
Üniversite arkadaşlarımdan biri evleniyordu.Çok sık görüşmesekte yılda iki üç kez yaptığımız üniversite arkadaş buluşmalarından birbirimizden haberimiz oluyordu.
Yemek masalarıyla döşenmiş büyük ve ferah salona girdiğimizde gözüme ilk çarpan ön masalarda olan ve elini bana doğru sallayan Esra oldu.Gülümseyerek masaya doğru ilerledim.Masada yabancı olan kimse görmüyordum.Üniversite yakın arkadaş çevremden olan Oğuz,Kıvanç,Şeyma ve Merve oturuyordu.Yanlarına ulaştığımda Esra gülümseyerek ayağa kalktı ve beni kollarıyla sardı.
"Sonunda geldin! Seni bekliyorduk bizde." Diğer herkeste selamlaşmak için ayağa kalkmıştı.Teker teker hepsine sarıldıktan sonra Esra'nın yanına oturdum.Esra Deniz'i kucağına oturtmuş öpmekle meşguldü.Kimi beklediği belli olmuştu.
"Gelmezsin sanıyorduk." Şeyma'nın konuşmasıyla bakışlarımı Esra'dan alarak ona çevirdim.
"Gelmemem için bir sebep yok? Arkadaşımız evleniyor." Kurduğum cümleyle gülerek bakışlarımı masadaki herkeste dolaştırdım.Gergin gözüküyorlardı.Kıvanç biraz çekingen bir tavırla cevap verdi.
"Deniz'i de getirmişsin."
"Evet? Görmek istersiniz diye düşünmüştüm.Ama pek sevinmiş gibi durmuyorsunuz." Bu anlamsız gerginlikte neydi böyle? Bakışlarımı bu seferde az önce Deniz'i severken fazlasıyla eğlenen Esra'ya yönelttim.Deniz'i öpmeyi bırakmış,diğerleri gibi yüzü gerilmişti.
"Esra?" Kaşlarım beklentiyle istemsizce kalkmıştı.Önce tereddüt ederek diğerlerine baktı.Bakışları en sonunda beni bulduğunda konuştu.
"Hakan burada." Beynim ilk başta bu cümleyi algılamakta zorlanmıştı.Kalbimse bu ismi hemen tanımış ve harekete geçmişti.Burda olacağını neden hiç düşünmemiştim? Her gece elim fotoğrafına giden,dört senedir unutamadığım bu adamın burada olma ihtimalini hiç düşünmemiştim.Uzak bir ihtimaldi.Çok uzun zaman olmuştu.Üniversite buluşmalarının birinde bile bulunmamıştı.Dört sene.Dört senedir gördüğüm tek yüzü fotoğraflarındaydı.Ve bir de Deniz de.Saçları,mavi gözleri,yüzü..Her şeyiyle ona benzemişti.Dört sene boyunca oğlumun yüzüne bakarken onu görmekten kendimi alıkoyamamıştım.Başlarda bu canımı çok acıtsa da zaman geçtikçe acı yerine özlemi bırakmıştı.Oğlumun yüzünde beni terk eden babasının yüzünü görmüştüm.Bir zamanlar benim için her şeyi göze alan adam bir bebeği olma ihtimalini göze alamamıştı.Üniversitenin ilk yılında tanışmıştım onunla.Deli doluydum.Eğlenmeye düşkündüm.Aşka düşkündüm.Sevilmeye düşkündüm.O zamanlar mavi gözleri herkese soğuk bir şekilde bakardı.İnsanları pek sevmezdi.Konuşmazdı.Birden onu incelerken bulmuştum kendimi.Her gün içini okuyamadığım sadece kapağını incelemekle kaldığım bir kitap haline gelmişti benim için.Bu uzun bir süre devam etmişti.Gün geçtikçe daha da tutuluyordum.Konuşmak istiyordum.Ama onu incelemekten buna vakit bulamıyordum.Hoşuma gidiyordu uzaktan da olsa.İçini merak ettiğim ama kapağından gözümü alamadığım bir kitap.Ben böyle devam ederken o bunu çoktan fark etmişti.Ve bir gün kapağı açmama izin vermişti.Okumaya doyamadığım biri olmuştu bu seferde zamanla.Her satırın altını çizerek ilerliyordum.Onun sevgisine açtım.Ona aşıktım.Zamanla birlikte yıllar devirmiştik.Ta ki bebeğimize hamile kalana kadar.Bu durum beni korkutmuyordu.Bana kendinden bir parça vermesi beni mutlu etmişti.Yanımda olduğu sürece korkmam sanıyordum.Ama o korkmuştu.Genç olmamız onu korkutmuştu.Karnımdaki bebeğimizden korkmuştu.Baba olmaktan korkmuştu.Bu korkular ona ağır geldiğinde..gitti.Onu en son gördüğümde karşımda korkularını anlatırken ağlıyordu,bağırıyordu.Yalvarmaya başladı.Aldırmamı istiyordu.Hazır olmadığını söylüyordu ama ben yapamadım.Bana verdiği en değerli hediyeyi çöpe atamazdım.Öldüremezdim.Onun gidişiyle babam beni tamamen reddetmişti.Annem bana hamileyken doğum esnasında vefat etmişti.Riskli olmasını bilmesine rağmen beni doğurmuştu.Ne hissettiğini o zaman anladım.O gittiğinde bende çok korktum.Sonumun annem gibi olmasından korktum.Eğer ölürsem bebeğimi bakacak bir babası yoktu.Kimsesiz olurdu.Çok zor zamanlar geçirmiştim.Her gece kaygılarımla yüzleşiyordum.Babamın beni terk etmesi..Bebeğimi babasının terk etmesi.Uzun süre bu düşüncelerle boğuştum.Üniversiteyi bitirdim.Ne olursa olsun yanında olacağıma söz verdim.Korkularımla yüzleşmeye çalıştım.Bugüne gelene kadar,bebeğimi büyütürken,bütün bu olanlarda tektim.Şimdiyse bu geçmişin sahibi adam buradaydı.
Dolan gözlerim salonun karşısındaki masada oturan adamı bulmuştu sonunda.Mavi gözleri üzerimdeydi.Beni gördüğüne şaşırmış gibi değildi.Dikkatle inceliyordu bakışları yüzümü.En son gözlerimde durmuştu.Onun yüzü ise hala ezberimde olduğu gibiydi.Değişmemişti.
Bakışlarımı ondan çekip hızla oturduğum yerden kalktım.
"Esra Deniz'e bakar mısın? Birazdan gelirim." Masadakiler ne olduğunu anlamadan lavabonun olduğu koridora doğru koşar adımlarla girdim.Kapıyı ardımdan kapattığımda göz yaşlarımın benden habersiz akmaya başlamıştı bile.Hıçkırıklarımı zorla bastırarak ellerimi lavaboya dayadım.Nefes alamıyor gibi hissediyordum.Göz makyajı yapmadığım için kendimi tebrik ediyorum.Sanki özenle bugüne hazırlamıştım kendimi habersizce.Aynadaki yansımama baktım.Islak yanaklarıma ve kirpiklerime.Hayır şimdi olmazdı.Burda olmazdı.Toparlanmalıydım.Artık yetişkindim ve daha sağlıklı davranmam gerekiyordu.Suyu açıp hızla yüzüme çarptım.Peçete koparıp aynaya bakarak kalan su damlalarını kuruturken yüzümün bu kadar çabuk düşmesine lanet ediyordum.Parmaklarımı saçlarımdan geçirip gülümseyerek son kez aynaya baktım ve kapıdan çıktım.Hazırdım artık.Güçlü bir kadındım ve buna uygun davranacaktım.
Tekrar salona girdiğimde gelinle damat nikah masasına oturmuştular bile.
"Evett!" Gelinin yanıtıyla tüm salon alkışla boğuldu.Olduğum yerde onlara bakarken kulağıma gelen fısıltıyla irkildim.
"Çok hoş görünüyorsun." Hakan yanımda duruyordu.Şaşkın şekilde yüzüne bakmaktan başka bir tepki verememiştim.Söylediği cümleye mi şaşırmalıydım yanıma gelmesine mi bilmiyorum.Yıllar geçtikçe soğukluğu geçmişti belki de.Birkaç yıl önceki ben olsaydım,burayı onun başına yıkardım.Ama ben kim tutabilen biri değildim.Yıllar geçtikçe ona olan nefretim özleme dönüşmüş,durgunlaşmıştım.Artık iki yetişkindik değil mi? Kendimi kandırabildiğim kadar gücü toplayıp konuştum.
"Seni görmeyi beklemiyordum." İkimizde nikah masasında imza atan çifte bakıyorduk.Onlar yerinde biz de olabilirdik diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım.Burada,onunla hayalini kurduğum bir manzaraya bakıyorduk.O ne düşünüyordu bilmiyorum.Ama başkalarının en mutlu anı benim en buruk anım oldu.Gülümsediğini duydum.
"Ama ben seni bekliyordum." Duyduğum cümleyle bakışlarımı gelin ve damattan çekerek yüzüne sabitledim.
"Ne demek bu?"
"Seni ve Deniz'i." Oğlunun adını biliyor muydu? Arkadaşlarımdan duymuş olmalıydı.Çünkü onu daha önce görmediğinden emindim.
"Bir oğlun olduğunu hatırlamana şaşırdım.Sence de biraz geç kalmadın mı?" Sesimin sert çıkmasına engel olamamıştım.O ise hiç bozuntuya vermiyordu.
"Biz zaten tanışıyoruz Esila."
Bugün duyduğum cümleleri sindirmem gittikçe zorlaşıyordu.
Bir şey dememe kalmadan tekrar konuştu.
"Balkonda devam edelim mi?" Eliyle üst kata uzanan merdivenleri işaret etti.Göz ucuyla bizim masaya baktığımda Deniz Esra'nın kucağında uyuyordu.Beklentiyle bana bakan gözlere döndüm ve başımı aşağı yukarı sallayarak gösterdiği merdivenlere doğru ilerledim.Birlikte yukarı çıktığımızda üst locanın büyük bir balkonu olduğunu gördüm.Büyük balkonun manzarasını deniz karşılıyordu.Ayın yansımasıyla parlayan denize baktım.Hakan da yanımda durup baktığım yere doğru bakışlarını sabitledi.
"Oğlumu hiç terk etmedim." Ama beni ettin.Cevap vermeden yalnızca dinliyordum.
"Hamilelik döneminde yanında olamadım.Kafam çok karışıktı.Aklım başımda olsaydı yapmazdım zaten.Yeni bir eve çıkıp düzen kurmuştun.Oğlumla tanışmaya hazırdım ama senin karşına çıkacak cesareti kendimde bulamıyordum.Bir süre yaşantını takip ettim.Artık dayanamayacağımı düşündüğüm bir zamanda çalıştığın günlerde Deniz'e bakmak için bir bakıcı aradığını öğrendim.Bir bakıcı buldum.Sen Deniz'i ona bıraktığın zamanlarda onu görüyordum.Bu sene onu kreşe yazdırdığındaysa hatırlayacağı şekilde tanışmış olduk.Çok zeki bir çocuk.Sır tutmayı biliyor.Ama babası olduğumu bilmiyor.Seninle bunu bir süredir konuşmak istiyordum ama bunu hemen yapamadım.Ben artık oğlumun bir babası olduğunu bilmesini istiyorum.Benim ona ihtiyacım var.Bunu sen izin vermeden yapamam.Biliyorum,haberin olmadan onu görmem sence yanlış olabilir.Ama o benim de oğlum ve beni anlamanı istiyorum." Sustuğunda gözlerim dolmuştu.Bu yaptığına sinirlenmek istiyordum.İstiyordum ama en çok istediğim şeyin bu olduğu aklıma geldi sonra.Deniz'i unutmamasını dilemiştim.Deniz'in babasız büyümemesini dilemiştim.Kendimi toparlayarak konuştum.
"Anlıyorum.Bu yaptığına kızamıyorum bile biliyor musun? Çünkü benim sana olan kırgınlığımdan daha önemli bir şey var.Deniz. Ve ben onun babasız büyümesine engel olamam.O bunu hak ediyor.Biz her ne yaşamış olsakta." Bedenimi ona çevirerek gözlerine baktım.
"Bana söylemek istediğin bir şey yok mu?" Susarak gözlerime baktı sadece.Ne düşündüğünü duyabilseydim keşke.
"Yıllar geçmesine rağmen seni Deniz'e bakarken gördüğümde..hatırladım." Dudakları aralandı gözlerime daha uzun baktı bir an.
"Seni ne kadar sevdiğimi hatırladım.Ama ..bunca geçen yıldan sonra hayatımda bazı şeyler değişti." devam ediyordu ki gelen erkek sesiyle sözü yarıda kaldı.
"Hakan." Uzun boylu sarışın bir adam bir ona bir bana bakıyordu.
Hakan bedenini ona çevirerek konuştu.
"Görkem meşgulüm biraz."
"Selin arıyor da.Sana ulaşamamış.Mirena'nın ateşi çıkmış yine.Eve gelmeni söylüyor."
Görkem elindeki telefonu sallarken Hakan mahçup bakışlarını bana yöneltti.Fısıltıyla bir cümle döküldü dudaklarından.
"Gitmeliyim.Özür dilerim." Görkem denen çocukla beraber hızla balkondan çıktıklarında bana da arkasından sadece bakmak kaldı.Şimdi yüzüme vurmuştu gerçekler.
Evlenmişti.Bir ailesi vardı.Bir de kızı.Mirena.Bu ismi biliyordum.Latince.Deniz.Anlamı buydu.Dolu gözlerle gülmeden edemedim.Aşk ilk günkü gibi kalabilir ,heyecanda öyle.Aylar da geçse...Yıllar da geçse...Hayat,insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.
Ama sadece iki kişinin arasında mı olurdu aşk? Aşk bazen tek kişilikti.Onu gördüğümde ilk günkü gibiydi aşk.İçimdeydi.Aşk her zaman mutluluk mu demekti? Bazen hüzündü aşk.Acıydı.Buruk bir hatıraydı.Aylar geçse de..Yıllar geçse de..İçimdeydi.