Taylor Swift- So it GoesKarmakarışıktım. Düşüncelerim beni mahvediyordu, ve öyle bir yerdeydim ki beni benden başka kimse mahvedemiyordu. Düşüncelerimi kontrol altına alamıyordum, sürekli anılara teslim oluyor ve düşüncelerimi onlara göre şekillendiriyordum.
Karanlık bir cennetteydim ve bu cennet bana pekte iyi şeyler vadetmiyordu. Kaybedecek bir şeyim yoktu, zihnimin içindekiler dışında.
Her şey öylesine değişik ve deli saçması geliyordu ki kulaklarıma önce asla ummadığım bir partide belki de asla unutamayacağım bir birliktelik yaşamış ve bu yetmezmiş gibi o geceyi her düşündüğümde kasıklarım yanıyor yaşadığım orgazmı düşündükçe gözlerim doluyor, dizlerim titriyordu.
Düşüncelerim beni boğuyordu. Şu an bizimkilerle oturduğumuz masada konuşulanlar umrumda bile değildi. Bana bir adres atacağını söylemişti ama saat öğleni geçmiş olmasına rağmen hala bir mesaj yoktu. Ki kendisini de bugün kampüste hiç görmemiştim diye düşünürken kafenin girişinden yüksek bir ses geldiğinde bakışlarımı oraya çevirmiştim.
Gördüklerim ile ufak çaplı bir şok geçirirken kalp atışlarım hızlanırken aynı oranda nefeslerim de hızlanmıştı. Bizimkiler masadan kalkıp oraya gittiğinde şaşkınlıkla etrafa bakmış ve ben de oraya doğru hızla adımlamıştım.
Fakülteden olduğunu bildigim hatta geçen yıl bazı derslerimizin ortak olduğu Minhyun, Yoongi'yi itiyordu Yoongi ise yüzünde her zaman olduğunu bildiğim soğuk bir ifadeyle Minhyun'a bakıyordu.
"Niye yaptın bunu?!" Yoongi'yi sertçe ittiğinde Seokjin aralarına girmiş ve Minhyun'u Yoongi'den uzaklaştırmıştı. "Sevgilimle yatınca eline ne geçti!?" Gözleri dolu dolu olan siyah saçlı çocuğun duyguları mahvedilmişti ve öylesine kötü görünüyordu ki bu sinirle karışık bir kırgınlıktı ama Minhyun bu duyguları şu anda çok derin yaşıyordu.
"Hiçbir şey." Yoongi yine mahvetmişti, çocuk yüzüne yumruğu geçireceği sırada Yoongi atik bir şekilde elini sertçe kavramış ve onu kolundan tutup sırtını göğsüne çevirerek kulağına bir şey fısıldamıştı. Minhyun öyle bir çığlık atmıştı ki tüylerim diken diken olmuştu. Yaşadığı duygular çok acıydı, kimsenin tatmasını istemeyeceğim türden sert bir duyguydu şu an kendimi onun yerine koyduğumda bile anladığım tek şeyin, yaşadıklarının ağır olduğuydu.
Yoongi cebinden telefonunu çıkarmış ve karşısındakine bir şeyler gösterince Minhyun şiddetle ağlamaya başlamıştı. Yoongi'nin yaptığı çok zalimceydi ve bu görüntüyü gördükçe içim paramparça olmuştu. Yoongi her zaman böyleydi bencildi, kendi dışındaki ve değer verdiği birkaç kişi dışında kimseyi umursamazdı.
Minhyun'a birkaç şey daha fısıldadığında Minhyun yere çöküp ağladığında içim paramparça olmuştu. Bu kadarı fazlaydı, diye düşündüm. Bunu yapmaya bu kadarını yapmaya hakkı yoktu! Neyden cesaret aldığımı bilmiyordum, onunla partide geçirdiğimiz o dakikalara mı sırtımı yaslamıştım bilmiyorum ama buna daha fazla dayanamamış ve Yoongi'nin ellerini sertçe tutup Minhyun'un üstünden çektiğimde "Bu kadar gösteri yeter! Bırak gitsin." bana 'salak mısın sen?'der gibi bakarken ben ciddiyetimden ödün vermemeye çalışıyordum.
"Sizde dağılın artık! Bir haftalık konunuz çıktı gidin şimdi bunun kritiğini yapın!" Minhyun durumdan istifade sessizce ağlayarak kafeden çıktığında herkes dağılmaya başlamıştı.
Açıkçası bu tür durumlarda hep sessiz olurdum ancak ilk defa da böylesi bir duruma şahit oluyordum. Yoongi'nin kavga ettiğini hep görmüşümdür ancak bunun bir duygusal kavga olduğu ilk andı. Elini bıraktığımda bana ters ters bakıp yanımdan geçerken "Kötü bir çocuk olduğunu düşünmeye başlıyorum." diyerek fısıldayarak geçmiş ve kafeden çıkmıştı. Ve tam gittikten onyedi dakika sonra telefonuma bir mesaj gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pillowtalk|yoonmin
Fanfiction"Yatak arkadaşı mı olmak istiyorsun?" Demiştim kulağına doğru eğilirken fısıldayıp omzuna ellerimi atmıştım. "Ne anladıysan o ister buna yatak arkadaşlığı de ister seks ister sevişme ne istersen de yeter ki ne istediğimi anlamış ol."